GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:109
Tarih:29.06.2016

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 14'üncü madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Aslında bu ülkede yargı hiçbir zaman bağımsız, tarafsız ve adil olmadı. Her dönem yargı, iktidarın elinde muhalifleri cezalandıran bir araca dönüştü. Şeyh Sait'in yargılandığı İstiklal Mahkemeleri de, birçok siyasinin yargılandığı DGM'ler de, siyasi soykırım operasyonları olan KCK davalarının görüldüğü özel yetkili mahkemeler de bu mantık ve amaçla kullanıldı. Yargının bağımsız olmama hâli bu ülkede maalesef süreklilik göstermektedir.

Siz bu durumdan şikâyetçiydiniz aslında, tabii iktidar olmadan önce. Bu durumun mağduriyetinin siyasetini çokça da yapıyordunuz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bir uyarı yapar mısınız? Uğultu var.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, salonda uğultuyu keselim.

DİRAYET TAŞDEMİR (Devamla) - Bugün iktidarın gücüyle ele geçirmediğiniz tek bir kurum kalmadı. Şimdi bu güçle aslında sizden farklı düşünen vatandaş, seçilmiş, akademisyen, avukat, yazar, gazeteci demeden kopya davalar ve pilot kararlarla, kendisine muhalifim diyen herkesi terörle mücadele adı altında sindirmeye çalışıyorsunuz. Şu an cezaevleri bu suçlamalarla tıklım tıklım dolu insan.

Sizden farklı düşünen kim varsa aslında susturmak amacınız. Öyle ki bu kürsüde yaptığımız konuşmalara bile çoğu zaman müdahale ediliyor ve şiddetli yaklaşımlarda bulunuyorsunuz. Sokakta insanlar linç ediliyor. Çeteler hukukun yerini alıyor. Özellikle resmî ideolojiye aykırı demeç, etkinlik ve girişim dava konusu hâline getiriliyor.

Yargı, tüm sorunlu geçmişine rağmen hiçbir zaman bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. Yargı sisteminin bu derece siyasallaştığı, yargı mensuplarının büyük çoğunluğunun hukuk ve kanunlar yerine resmî ideolojinin yönlendirmesine tabi olduğu bir dönem yaşanmadı. Aslında mevcut hukuku ortadan kaldırmışsınız; fiilî olarak yasalara aykırı şekilde ülkeyi yönetmeye çalışıyorsunuz, kafanızdaki dünyaya uygun şekilde değişiklikler yapıyorsunuz. Bu uygulamayla aslında hep birlikte bağımsız yargıya rahmet okuyacağız. Yargı mensuplarının artık siyasal iktidarın yanında alenen yer alarak, herhangi bir bağımsızlık kaygısı gütmemesi son dönemdeki değişimi anlatmak açısından önemli. Türkiye'de hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun egemen kılındığı bir yargı sistemi aslında yaratmaya çalışıyorsunuz. Zaten yasaları tanımıyorsunuz ve birçok anlamda da işlevsizleştirmişsiniz. Şimdi denetimin tamamen dışına çıkma çabası içerisindesiniz ki bu yasal değişikliklerin de amacı aslında bu. Yargıda hâkim olan cezasızlık yetmedi, bir de son dönem askere, polise, korucuya yargısal zırh getiren düzenlemelere giriştiniz. Yargıdaki ikiyüzlülüğü aslında bir anlamda kurumsallaştırmaya çalışıyorsunuz.

Sadece İç Güvenlik Yasası'nın ardından 218 kişi polis kurşunuyla yaşamını yitirirken tek bir polis bile maalesef ceza almadı. Polis ve askerler tutuksuz yargılanırken meşru savunma gerekçesiyle aklanıyor. Son dönemde muhaliflere en az 4.752 gözaltı yapıldı, 1.125 kişi tutuklandı. Genellikle gerekçesiz mahkeme kararlarıyla delil aranmaksızın yapılan tutuklamalar yargıdaki bu hoyratlığın da bir göstergesi. Çetelerin yargılanmasında takipsizlik, iyi hâl ve zaman aşımı cezasızlık araçları olarak süreklilik kazanıyor.

"Her şehit için bir DTP'li öldürülsün" diyen gazetecinin sözlerinde suç unsuru bulamayan yargımız, Özgür Gündem'e yayın yönetmenliği yapılmasını suç unsuru olarak görüyor. Türkiye'de nefret gazeteciliğiyle ünlenmiş Yeni Akit gazetesi hedef gösteren haberlerine, tehdit niteliğindeki gazeteciliğe devam ederken, şu an 37 gazeteci halka gerçekleri ulaştırma sorumluluğunu yerine getirdiği için cezaevinde. Tam 380 öğrenci eğitim hakları engellenerek şu anda hapiste tutuluyor.

Vekili olduğum Ağrı'da KCK davasının karar duruşmasında rekor cezalar çıktı. 11 kişiye toplam doksan yıl, yedi ay hapis cezası verildi, herkese üst sınırdan bu cezalar verildi. Bu arkadaşlarımızın yaptığı tek şey aslında sizin siyasetinize muhalefet etmek, basın açıklaması yapmak, görüşlerini beyan etmek ve siyaset yapmak.

Yine, bir yöneticimiz olan Nevzat Tekid on üç yıl ceza aldı ve bu ceza tek bir celsede verildi. Mevcut yargı mekanizması bunu soruşturma, araştırma, delilleri görme gereği bile görmeden tek bir kere Nevzat'ı mahkemede dinledi ve onun suçlu olduğuna karar verdi, on üç yıl ceza verdi. Yine benzer şekilde, Diyadin eş başkanımız Hazal Aras yaptığı hizmetlerden kaynaklı cezaevinde dokuz aydır tutuklu. Hâlâ davasının hangi mahkemede görüleceğine dair en ufak bir fikrimiz de bulunmamakta. (HDP sıralarından alkışlar)