Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 29.06.2016 |
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu madde birçok ilkeye aykırı olduğu gibi eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir. Danıştay başkanları, daire başkanları ve savcıları işlem dışında tutularak açık bir ayrım yapılmaktadır. Hukuka ve Anayasa'ya aykırı düzenlemelerle yargı bağımsızlığı zarar görmektedir.
Söz konusu düzenleme, yargıyı daha ileriye taşıyacak, değişim ve dönüşümün önünü açacak bir düzenleme değildir. Kamuoyuna "reform" olarak sunulan bu yasa tasarısı tam bir tasfiye ve ayıklama tasarısıdır. Bir hukukçu ve avukat olarak mevcut düzenlemeye "reform" demek aldığım eğitime ve mesleğime ihanet olacaktır.
Yeni bir yasa yapılırken veya mevcut yasa değiştirilirken dikkat edilmesi gereken temel düstur, hukuki ve siyasi tercihlerin sağlıklı bir bilgilenme ve tartışma süreci sonunda ortaya konması düsturudur.
Peki, Sayın Bakana soruyorum: Bu tasarı hangi bilgilendirme ve tartışma süreçlerinden geçti? Konuyla ilgili hangi kurumların görüşlerini aldınız? Hatırı sayılır hangi hukukçunun görüşüne başvurdunuz? Hadi bunların hepsini bir kenara bırakalım, Parlamentoda grubu bulunan hangi siyasi partinin görüşlerini dikkate alıp değerlendirdiniz? Sayın Bakanın bu sorulara verecek bir cevabı yoktur. Yoktur çünkü baskın yapar gibi, hırsızdan mal kaçırır gibi komisyondan geçirilen bu tasarı, parmak demokrasisiyle de Meclisten geçirilip yasalaştırılacaktır. Alın size ilerici demokrasi.
Yeni bir yasa yapılacaksa ya da değiştirilecekse değişikliğin geniş kitleler tarafından kabul görmesi ve uzun ömürlü olması gerekmektedir. Oysa yargı sistemi tam bir yapboz sistemine dönüştürüldü. Dün çıkardığınız bir yasaya kendiniz bile güvenmeyip bugün yeniden bir düzenlemeye gidebiliyorsunuz. Bu düzenleme, yargı bağımsızlığına iktidarın ayan beyan müdahalesidir. Oysa yargı bağımsızlığı söz konusu olduğunda, 1985 tarihli Birleşmiş Milletler yargı bağımsızlığının temel ilkeleri, 1994 tarihli Avrupa Konseyi hâkimlerin bağımsızlığı, etkinliği ve rolü konusunda tavsiye kararı, 2007 tarihli Venedik Komisyonu yargısal atamalar raporu ve 2010 tarihli Venedik Komisyonu yargıçların bağımsızlığı raporu gibi bütün dünyanın referans aldığı uluslararası belgeler orta yerde dururken kendi hukuk garabetinizi bu ülkenin kaderi hâline getirmeye çalışıyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısının asıl amacını halkımızla paylaşmak bizim boynumuzun borcudur. Burada her ne kadar "paralel yapı" adı altında hâkim ve savcıların soruşturulması, kovuşturulması amacıyla yargının temizlenmesiyle, bunların görevden uzaklaştırılmasıyla ya da bir şekilde tasfiye edilmesiyle yargı bağımsızlığının sağlanacağı iddiasında bulunuluyorsa da buradaki asıl amaç, gerçek amaç, hâlâ kendi vicdanına göre, Anayasa'ya göre, evrensel hukuk ilkelerine göre, Türkiye'nin bağlı olduğu uluslararası sözleşmelere göre hareket eden, karar veren hâkimleri ve bu anlamda soruşturmada bulunan savcıları aslında bir nevi tasfiye etmektir. Bu kanun tasarısının asıl amacı budur. Bu kanun tasarısıyla getirilmek istenen yargı sistemini tamamıyla otoriter bir zihniyetin emri altına almaktır. Dolayısıyla, bu düzenlemelerin er ya da geç, yarın öbür gün iktidar, Hükûmet değiştiğinde bu düzenlemelere onay verenlerin, bu düzenlemeleri getirenlerin de vicdanıyla karar veren, vicdanıyla soruşturmada bulunan hâkim ve savcılara ihtiyaç duyacağını tekrar hatırlatır, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)