GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:109
Tarih:29.06.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

CHP grup önerisinin lehinde olduğumuzu en başından ifade etmem gerekir.

Tabii, benzer bir önergeyi biraz önce Genel Kurul oyladı. 41 cenazenin yerde olduğu bir ortamda, HDP Grubunun getirmiş olduğu Türkiye'de IŞİD yapısının araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınmasıyla ilgili önerge, AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi; bütün Türkiye kamuoyu bunu bilsin. Yani son bir yıl içerisinde yapmış olduğu katliamlarla 250'nin üzerindeki yurttaşımızın yaşamına mal olan bir terör örgütünün Türkiye'deki yapılanmasının açığa çıkarılması için grubumuzun vermiş olduğu önerge, AKP oylarıyla reddedildi. Muhtemelen biraz sonra CHP Grubunun da benzer gerekçelerle getirmiş olduğu önerge, yine oylarınızla reddedilecek. Zaten yaşanan bütün bu katliamların aslında temel sebebi, Suruç katliamından hemen sonra bu Meclise getirilen o önergenin, bir komisyon kurulmak üzere getirilen o önergenin yine sayısal çoğunluğunuzla reddedilmesiydi. Biz o dönemde, Hükûmetin, bu katliamlarla ilgili etkin bir mücadele yürütemediğini, etkin tedbirler alamadığını, dolayısıyla Meclisin mutlaka bu süreçlere müdahil olması gerektiğini ifade etmiştik. 33 insanın cenazesi Suruç'ta yerdeyken siz burada bu getirilmiş olan komisyon önergesini reddetmiştiniz.

Peki niye reddediyorsunuz? Buna bir bakmak gerekir. Bakın bu IŞİD'in yaptığı katliamlarla ilgili AKP neden çekiniyor? Niye Meclisin bir komisyon kurmasını istemiyor? Bunları biraz konuşmak lazım. Bunun için, her katliamdan önceki, katliam sırasındaki ve katliam sonrasındaki süreçlere göz atmak lazım. Bakın katliam öncesindeki o olayları tek tek burada anlatmaya zamanım elvermez. Ancak, Diyarbakır katliamından başlayarak bazı şeyleri söyleyelim.

AKP, niye Diyarbakır katliamının araştırılmasından çekiniyor? 5 Haziranda benim 50 metre ötemde patlayan bir bombayla yapılan katliamdan bahsediyorum. Çünkü, bir gün öncesi, bombayı oraya yerleştiren IŞİD militanı göz altına alınmış. Bir gün öncesi, sözüm ona bir güvenlik soruşturmasından geçirilmiş. Ama sonra sırtı sıvazlanmış ve miting alanına âdeta teşvik edilerek gönderilmiş. Bu kişi, Türkiye'ye gelmeden önce bir yıl boyunca teknik takipte tutulmuş. Ancak Türkiye'ye geldikten sonra bir hafta içerisinde o teknik takip kesilmiş ve bu kişi, bütün bu kolaylaştırıcı faktörlerle de Amed İstasyon Meydanı'nda, Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda 5 yurttaşın yaşamını yitirmesi, 500'e yakın yurttaşımızın da yaralanmasına yol açan bu katliamı gerçekleştirmiştir.

Aynı şey, Suruç'ta geçerli, Ankara'da geçerli. Suruç ve Ankara katliamlarından önce emniyet ve istihbarat raporlarına göre, orada saldırıların yapılacağına dair net bilgiler var. Hatta basına da yansıdı, polise hem Suruç'ta hem de Ankara'da katliamdan önce "Canlı bomba saldırısı yapılabilir, o nedenle kendinize yönelik tedbirler alın." diye yazılar gönderilmiş. Yani, polise göndermiş olduğunuz yazıyı, oraya giden yurttaşlarla ilgili riski ortadan kaldırmak üzere siz resmî olarak bir tutanağa bile dökmemişsiniz. Zaten tedbir almadığınız ortada işte. Ankara'da 100'ü aşkın cenaze, yine Suruç'ta da 33 gencin cenazesi, bu konuda ortaya çıkan ihmalleri, kasıtları ya da yetersizlikleri ortaya koymaya yetiyor.

Bakın, olay öncesindeki bütün bu bilgilerle beraber -detaylandıracak çok şey var- olay sırasında neler oluştu? Suruç'ta, Diyarbakır'da, Ankara'da, İstiklal'de bu IŞİD'in yaptığı katliamlardan sonra nasıl bir tavır ortaya koydunuz diye hepinizi biraz kafa yormaya, biraz incelemeye davet ediyorum.

Ben, Diyarbakır katliamında -dediğim gibi- konuşmam bittiği esnada patlamayı gören bir milletvekiliyim. Diyarbakır'da ne olduysa Suruç'ta da Ankara'da da o oldu, ambulans yerine TOMA'lı, müdahaleli ekipler gönderildi; gazlı, coplu, tazyikli sulu müdahaleler yapıldı. Bir hekim olarak, bir doktor olarak söylüyorum: Hem Diyarbakır'da hem Suruç'ta hem Ankara'da kurtarılabilecek onlarca can o ilk müdahalede, yapılan gazlı müdahalelerin neticesinde yaşamını yitirdi. Ambulans yerine siz gazlı müdahaleyi Ankara'nın orta yerinde yaparsanız, tabii ki insanlar, sizin bu katliamlarla ilgili ilişkinizi sorgulama hakkını kendinde görür. Aynı şekilde, cenazelerle ilgili tutumda bile tavrınızı ortaya koydunuz.

Ankara'da katledilen 100 insanın bir cenaze merasimine bile Ankara'da izin vermediniz. Yasaklamalar getirildi. Biz, o cenazeleri yakınlarıyla birlikte buradan Türkiye'nin dört bir tarafına yolculamak istedik, karşımızda polis ekiplerini, polis müdahalelerini gördük. Yani, olay sırasındaki yaklaşımlarınız da bu konuda aslında neden korktuğunuzu çok rahatlıkla ele veriyor.

Hemen yayın yasağı getiriyorsunuz. Gerçeklerin üstünü örtme, kamuoyunun gerçekleri tartışmasının önüne geçme anlayışını hemen sergiliyorsunuz.

Peki, olay sonrası ne oluyor yani katliam geçtikten, cenazeler defnedildikten sonra ne oluyor? Bugüne kadar etkin bir tek soruşturma süreci yürütülmüş değildir. Eğer etkin soruşturma süreçleri yürütülmüş olsaydı, Diyarbakır'dan sonra Suruç olmayacaktı, Suruç'tan sonra Ankara, Ankara'dan sonra Sultanahmet, İstiklal ve nitekim, en son Atatürk Havalimanı'na kadar gelen bu katliam süreçleri yaşanmayacaktı. Bütün bu soruşturmalardaki süreçleri kamuoyunun gözünün önünden saklamak için de soruşturmalara gizlilik kararı getiriyorsunuz. Yani, âdeta bir rutin hâline gelen AKP pratiklerinden bahsediyorum. Bu pratiğiniz ortada olduğu için de bu gelen önergelere bu şekilde ret oyu veriyorsunuz.

Bakın, bu İstiklal Caddesi'ndeki patlamada bir IŞİD militanının ismi geçti, Savaş Yıldız. Bütün sosyal medyada ve emniyet birimlerinden yapılan ilk açıklamada Savaş Yıldız'ın İstiklal'deki canlı bomba saldırısını gerçekleştirdiği bilgisi paylaşıldı. Ancak, sonrasında ortaya çıktı ki bu Savaş Yıldız sizin Hükûmetiniz döneminde yeşil kart almış, Türkiye'de birçok tedavi sürecinde AKP'nin bilgisi dâhilinde sağlık hizmeti görmüş, Suriye'ye ve Türkiye'ye sürekli bir giriş çıkış yapmış ve İstiklal Caddesi'ndeki patlamayı da o yapmamış. Savaş Yıldız nereden çıktı biliyor musunuz? Savaş Yıldız, Gıre Spi'de, Tel Abyad'da çıktı, YPG tarafından esir alındı ve Savaş Yıldız, YPG'ye yapmış olduğu itiraflarda Adana ve Mersin'deki HDP binalarını bombalama eylemini bizzat kendisinin, MİT elemanlarıyla birlikte planladığını söyledi ve bunlar çarşaf çarşaf itiraflar şeklinde, Hükûmetinizin IŞİD'le ilişkileri noktasında hangi noktada olduğunu ortaya koyması açısından kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışıldı.

Tabii, anlatacak çok husus var yani burada zaman yetmeyecek ama neden IŞİD'le ilişkilerden rahatsızlık duyduğunuzu artık bütün dünya tartışıyor. Bakın, bugün Kuveyt Türk başta olmak üzere, Türkiye'deki 6 büyük bankanın -ki birçoğu kamu bankası- IŞİD'e finans sağladığına dair çok ciddi dosyalar hazırlanıyor ve önümüzdeki dönemde önünüze gelecek.

Yine, bu Meclis tutanaklarına geçecek şekilde, Akçakale Tel Abyad kapısından, Karkamış Cerablus kapısından Hükûmetiniz döneminde 2014-2015 yılında IŞİD'le 10 milyon doları aşan bir ihracat yaptığınız ortaya çıktı, Meclis tutanaklarında var. Madem terör örgütü diyorsunuz, o zaman bu terör örgütüyle nasıl bir ticaret yaptınız, nasıl bir ihracat yaptınız? Ekonomi Bakanınızın ağzından çıkan cümlelerle 10 milyon doları aşan bir ticaret hacmi neyi açıklıyor? Bunu çıkıp kamuoyuna açıklamak zorundasınız.

Demin CHP'den arkadaş burada gösterdi. Yani, Ebu Hanzala'nın, işte, böyle güler adım soruşturma süreçlerinde yürümesi ile Şebnem Korur Fincancı'nın, Türkiye'deki aydınların eline takılan kelepçeler bile aslında bu noktada nerede olduğunuzu ortaya koyması açısından önemlidir.

Biz çok iyi biliyoruz. Suruç Kobani sınırından, Kamışlı Nusaybin sınırından IŞİD militanları ile Silahlı Kuvvetler mensupları arasındaki ilişkileri, orada yapılan lojistik destekleri, oradan getirilen IŞİD'li militanların nasıl tedavi edildiğini çok iyi biliyoruz ama size kötü bir haberim var: Münbiç'te devam eden operasyonda ele geçirilen hastanede bol miktarda Türkiye'den giden ilaç...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...ve yine bol miktarda AKP'nin bilgisi dâhilinde giden silahlar ele geçirildi. Önümüzdeki dönemde bunlarla ilgili savunmanızı şimdiden hazırlayın diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)