GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:108
Tarih:28.06.2016

AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle dün gerçekleşen, akşam gerçekleşen saldırıyla ilgili yapılan açıklamaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Güvenlik zafiyeti olmadığı yönünde bir açıklama yapılıyor.

Şimdi, üç tane net soru var: Güvenlik zafiyeti olsaydı ne olurdu? Bir eylemde kaç kişi ölürse güvenlik zafiyeti sayacağız? Ve bu durum güvenlik zafiyeti değilse başka hangi kavramlarla, hangi kelimelerle bu kadar kaybı izah edeceğiz? Tabii, bu açıklama Başbakana ait ama daha ilginç başka bir açıklamayı da İngilizce anonsunda Türk Hava Yolları yapıyor ve "terör" ifadesini kullanmıyor değerli milletvekilleri, "hadise" diyor Türk Hava Yolları. Şimdi, buna terör demeyecekseniz o zaman terör ne? Biraz sonra bu maddeyle ilgili aslında terörden neyi kastettiğinizi, neye terör dediğinizi açacağım. Ama Türk Hava Yollarının "terör" demek yerine "hadise" kelimesini kullanması son derece anlaşılır çünkü bu çatı altında bazı milletvekillerinin de Twitter'da yazdıkları mesajda bir türlü dilleri, parmakları "IŞİD" demeye varmıyor, varamıyor.

Değerli milletvekilleri, aslında, şu anda yaptığımız iş, burada görüşülen kanun tam da galiba terörle mücadele kapsamında bir iş. Şimdi, çok net başka sorular soracağım. Eğer bir terör örgütü Yargıtayı, Danıştayı ele geçirmişse yani bu iki kurumun bütün üyelerini görevden almayı gerektirecek ölçüde iki üst yargı organında bir terör örgütü örgütlenmişse herhâlde elinizde ciddi bir istihbarat, bilgi olması lazım. Kaç üye bu terör örgütünün acaba kontrolünde, emrinde? Şimdiye kadar ne tür terör faaliyetleri yaptılar? Bu üyeleri kim atadı, bilerek mi atadı? Atadığı zaman da bu üyeler terörist miydi yoksa orada üye olduktan sonra mı terör örgütüne katıldılar? Şimdi, bu soruları cevaplamadan böyle bir düzenlemeyi buradan geçirmenin hiçbir izahı olamaz. Ama eğer bu terör kapsamında bir iş değilse yani Yargıtay ve Danıştay terör örgütü tarafından ele geçirilmediği hâlde başka bir şey yapılıyorsa bunun benzer başka örnekleri var, kötü örnekler. Daha önce de söyledim, ben hep Demokrat Parti döneminden örnekler veriyorum çünkü sonu acı ve kötü bitti, Türkiye siyasi hayatına kara bir leke gibi düştü. 1954'te, 1956'da ve 1958'de yargıda ciddi bir inisiyatif ele almak için özellikle CHP'ye yakın, o dönem CHP'ye yakın yargıçları, üst düzey yargı mensuplarını görevden almak için Demokrat Parti çeşitli girişimler geliştiriyor, başarılı olamıyor ama sonunda, 1961'de tersi oluyor. Yani iki yanlıştan bir doğru olmuyor değerli milletvekilleri.

Eğer bir ülkede Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, Millî Güvenlik Kurulu sekreteri terör örgütü üyesi olmaktan yıllarca tutuklu yargılanmışlarsa, en üst düzey yargı organlarının üyeleri fiilen terör örgütü üyesi olarak kabul ediliyor ve bu iki kurumun bütün üyeleri azledilerek yeniden inşa etme yoluna gidiliyorsa siz bu devletin adını nasıl tarif edersiniz? Yani yargısı terörün kontrolünde, güvenlik birimleri en üst mercide terörün kontrolünde, hatta hatta belki de şimdi bu yasaya itiraz edenler de muhtemelen terörün kontrolünde. Şimdi, neredeyse sizin dışınızda herkes, bütün birimler, bütün kurumlar, bütün merciler terörün kontrolüne girmiş. Şimdi bu tablodan bu mantıkla çıkmanın, bu mantıkla kurtulmanın asla imkânı yok.

Değerli milletvekilleri, çok açık, çok net biçimde Türkiye'nin bir yargı reformuna ihtiyacı var. Yargıya güveni sağlayacak, vicdanı, adaleti hâkim kılacak ciddi bir yargı reformuna ihtiyaç var. Ama, yargı reformu yapmak yerine, en başta da HSYK'nın yapısını değiştirecek bir yargı reformu yapmak yerine sadece kurumlarda kontrolü sağlamayı tercih ediyoruz.

Bir güzel duvar yazısı var, bunu ifade ederek bitireyim:

"Madde 1 - Patron haklıdır.

Madde 2 - Patronun haksız olduğu durumlarda 1'inci madde geçerlidir."

Yargıtay ve Danıştayın üyelerini azaltırken de patron haklıydı, şimdi üyelerin sayısını değiştirirken de yine madde 1 geçerli, patron haklı. Ama, ortada bir tutarsızlık var, bir yaman çelişki var.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)