| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 28.06.2016 |
ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz yasa, Yargıtay ve Danıştaydaki dosyaların ve iş yükünün artması sebebiyle yoğun çalışan hâkimlerin hata yapmasının önüne geçilmesini, dolayısıyla toplumda adalete olan güvenin zafiyete uğramaması gerekçelerini içermektedir. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, söz konusu tasarının adaletin hızlı, güvenilir ve adil bir şekilde uygulanması hususunda katkı sağlayacak yapıda olmadığı kanaatindeyiz. Yapılan düzenlemeler Anayasa'nın yargıyı ve yüksek yargıyı düzenleyen hükümlerine aykırıdır ve objektiflikten oldukça uzaktır. Tasarının gerekçesinde bölge adliye ve idare mahkemelerinin 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmesiyle Yargıtay ve Danıştayın iş yükünün azalacağı belirtilmiştir. Bunun sonucunda Yargıtay ve Danıştayın daire ve üye sayılarında yeniden düzenlemeye gidileceği ifade edilmektedir. Yargıtay ve Danıştayın teşkilat yapısında birtakım düzenlemeler yapılarak daire ve üye sayısının azaltılacağı vurgulanmaktadır. İş yükünün azaldığı gerekçesiyle her ne kadar daire sayıları ve üye sayısı azaltılsa da Yargıtay ve Danıştay üye sayılarının neye göre belirlendiği hususunda herhangi bir netlik bulunmamaktadır. Böylesine önemli bir konuda netlik bulunmaması oldukça manidardır ve açıklanmaya muhtaçtır.
Değerli milletvekilleri, 2014 yılında Yargıtay ve Danıştayın iş yükünün fazlalığı gerekçesiyle yapılan düzenlemelerle daire ve personel sayısı artırılmıştır. Ancak aradan iki yıl gibi kısa bir süre geçmesine rağmen bu kez iş yükünde azalma gerekçesiyle daireler kapatılmakta ve üye sayıları düşürülmektedir. Millî birlik ve bütünlüğümüz ile millî devletimiz 78 milyon vatandaşımızı adalet paydasında kucaklamakla yükümlüdür. Adalet ise temel hak ve özgürlüklerin güvencesi ve devletin temelidir. Bu sebeplerle yargının insanların tereddütsüz güvenebileceği yapıda olması gerekmektedir. Tasarının kanunlaşmasıyla, Yargıtay ve Danıştaydaki tüm üyelerin görevlerine son verilecek ve yerlerine beş gün içerisinde yeni üyeler atanacaktır. Yargıtay ve Danıştay üyelerinin üyeliklerine son verilmesi ve tasarıda belirtilen sürede yerlerine yeni üyelerin atanması yargıya yapılacak açık bir müdahalenin göstergesidir.
AKP iktidarları döneminde sıklıkla yargı organlarına kanuni düzenlemeler yapılmıştır ve bu şekilde bir müdahale gerçekleşmiştir. Bu müdahalelerin özellikle son zamanlarda sık sık yapılması yargının siyasallaşmasına neden olmaktadır. Bu tür müdahaleler yargıya olan güvenin zarar görmesine yol açmaktadır.
Yine, kanunun yürürlüğe girmesiyle, hâkim ve savcı adaylarına meslek öncesi eğitim sonunda yapılan yazılı sınava ilave sözlü sınav yapılacağı öngörülmektedir. Yapılması hedeflenen bu mülakatların, birçok alanda olduğu gibi yargı alanında da keyfî uygulamaların önünü açacağı yine görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeler Anayasa'nın yüksek yargıyı düzenleyen maddelerine aykırıdır. Yargıtay ve Danıştaydaki bu düzenlemeye iş yükü açısından bakıldığında, bekleyen dosyalara ek olarak gelecek dosyaların da dâhil edilmesiyle düşürülen kişi sayısı yetersiz olabilecektir; bu da neye dayanarak yapıldığı, hangi esaslar ve durumlar göz önünde bulundurulduğu bilinmeyen bu sayısal hesaplamalarda tekrar bir düzenleme yapılabileceğini göstermektedir.
Görüldüğü gibi, bu kanun tasarısının amacı, siyasi iradenin yargı üzerinde bir hâkimiyet alanı oluşturma çabasıdır. Bu endişeler hem aziz milletimiz tarafından taşınmaktadır, hem de biz, Milliyetçi Hareket Partisi tarafından taşınmaktadır.
Bu ve buna benzer düzenlemeler, kendi görüşünden olmayan herkesi görevinden alma, kendi görüşünden olan herkesi görevlendirme eğiliminin yolunu açacaktır ki sözlü mülakat da bunun en önemli göstergesidir. Böylelikle, mülkün temeli olan adalete bir darbe daha vurulacaktır.
Bu konuyla ilgili düzenlemelerin dikkatle gözden geçirilmesi gerektiğini tekrar vurgulayarak saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)