| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 22.06.2016 |
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 387 sıra sayılı Tasarı'nın ikinci bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, öncelikle, bir parlamenter olarak, milletvekili olarak, Anayasa'mızın bize vermiş olduğu iki temel hakkı biz, maalesef, Genel Kurulda -parlamenter olarak, milletvekili olarak- kullanamıyoruz. Bizim Anayasa'da iki temel görevimiz var; biri yasama, diğeri denetim. Yasama görevimizi, komisyonlarda gerekli çalışmaları ve konuşmaları yapıp önergeler vermemize rağmen -Hükûmetin çokluğuyla, oradaki iktidar partisi üyelerinin çokluğuyla reddolunuyor- maalesef yerine getiremiyoruz.
Şimdi, bu kanun temel kanun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine geliyor. Temel kanun, Türkiye'nin temelini ilgilendiren yani 80 milyon vatandaşımızı ilgilendiren ve onların temel hak ve hukuklarını koruyan bir kanunsa kuşkusuz Parlamentoya temel kanun olarak gelebilir. Bu kanun Türk Silahlı Kuvvetleri personelini ilgilendiren bir kanun. 17 maddelik bir kanunun yüce Meclise temel kanun olarak gelmesini şiddetle kınadığımı belirtmek istiyorum, bu doğru değildir. Milletvekilleri bu yasama yetkisini yürütme kuruluna yani Bakanlar Kuruluna devretmemelidir. Bu yanlışlıktan bu 26'ncı Dönem Parlamento grubu vazgeçmelidir. Bunu söylerken içtenlikle söylüyorum; siyaset olsun, polemik olsun diye söylemiyorum.
Değerli arkadaşlarım, evet, Millî Savunma Komisyonu üyesi olarak Komisyonumuzda gerekli görüşmeleri yaptık, gerekli değerlendirmeleri yaptık. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri personelimizin özlük haklarından tutun da astsubaylarımızın, uzman er ve erbaşlarımızın ve subaylarımızın haklarını savunabilecek ve onların bu sorunlarını çözebilecek birçok önerge verdik ama maalesef -maalesef, yine diyorum- Hükûmet adına katılan Millî Savunma Bakanımız ve Komisyonumuz da bizim verdiğimiz önergeleri desteklemediği için bizim Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakları gündeme alınmadı, kabul edilmedi. Şimdi ise, temel kanunla yine, bir kez daha bunları konuşamıyoruz.
Grup başkan vekilimiz bu konuda detaylı açıklama yaptı. Geçmişte görev yapan bir parlamenter arkadaşınız olarak bir kez daha uyarıyorum: Temel kanun olarak gelmesi demek, milletvekilinin bu Parlamentodaki, kürsüdeki haklarının elinden alınması anlamına gelir.
Evet, yeni bir Millî Savunma Komisyonu Başkanımız var, yeni bir Millî Savunma Bakanımız var. Bundan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu anlamdaki haklarının verilmesi konusundaki iyi niyetlerini, burada olmasa da, Komisyon çalışmalarında ifade ettiler. Önümüzdeki süreçte bizim de bu hakların verilmesi noktasında takipçisi olacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Sevgili arkadaşlar, bu tasarıyı neden bugün görüştüğümüzü daha iyi anlayabilmek için bazı konuşmaları, bazı açıklamaları sizlere hatırlatmak istiyorum.
Tarih 17 Şubat 2013, yer Midyat, daha geçen gün karnında 6 aylık bebeğiyle gencecik bir kadın polisimizi şehit verdiğimiz yer. Kürsüde o dönemin Başbakanı şöyle bir söz kullanır, Midyat'ta: "Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız. Bunun üzerine yeni Türkiye'yi inşa ediyoruz." Buyurun, yeni Türkiye, 2002'de iktidara geldiğinizde yılda 7 şehit verilirken, maalesef, iktidarınızda günde 7 şehit verilmeye başlandı.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - 7 bin de leş var, 7 bin tane leş var; unutma!
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - "Ben böyle milliyetçiliği ayaklar altına alırım." derken, birdenbire milliyetçi kesileceksiniz, "yerli ve millî" lafını ağzınızdan düşürmeyeceksiniz. Bu, tam "cambaza bak, cambaza" oyunudur arkadaşlar.
Sevgili arkadaşlar, yine, tarih 2013. Bakın, tarih 2013. "Bunlar tarihi filan bilmiyorlar. Dünyada gelişmiş, güçlü ülkelere bakarsanız bunların hiçbirinde eyalet korkusu diye, eyalet endişesi diye bir şey yoktur. Osmanlı'ya baktığımız zaman, o güçlü Osmanlı'da mesela, çok daha enteresan, Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var. Eyaletler sistemi konusunda o hoşgörüyü hâlâ yakalayabilmiş değiliz." Söz: Recep Tayyip Erdoğan.
Tarih 2015, iki yıl sonra Sayın Erdoğan yine bir konuşmasında şunlara değiniyor: "Çözüm süreci içerisinde valilerimiz, verdiğimiz talimat doğrultusunda, şu andaki gibi operasyonlara girmiyordu, belki kendilerine çekidüzen verirler diye. Bunun ardından bir hazırlık safhasına girdiler." Bu konuşmalarla bir polemiğe yol açmak istemediğimi baştan belirtmiştim.
Değerli arkadaşlar, önce EMASYA Protokolü kaldırıldı, askerimizin yetkileri alındı. Şimdi "Bunun EMASYA Protokolü'yle ilgisi yok." diyeceksiniz. Adını değiştirince sanki kanun da değişmiş olacak. EMASYA kalkınca, işte şimdi, tam yüzlerce askerimizin, polisimizin, vatandaşımızın canına mal olan hendekler kazıldı, şehirlere tonlarca patlayıcı yerleştirildi, PKK bu süreçte kendi vergisini toplamaya, yol kesmeye, kimlik kontrolü yapmaya, hatta ve hatta mahkemeler kurmaya başladı.
Bu süre içinde ne oldu? Türk Silahlı Kuvvetleri iç güvenlik yetkileri yasadan çıkarıldı. Bunu siz çıkardınız, biz değil. Yine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevini yeniden düzenlediniz. Sözde, koruma ve kollama görevini kaldırıp darbeleri önleyecektiniz. Bunu yaparken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt içi tehlikelere karşı görevini yasalardan çıkardınız, siz çıkardınız.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugün bu görüştüğümüz tasarının benzerini hazırlayarak yasal güvence istediği tarih 2012. İşte burada Türk Silahlı Kuvvetleri personelimiz var, 2012 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri bu yasayı istedi. Peki, aradan dört yıl geçti, bunu gündeme getirmediniz, Komisyona sevk etmediniz, teklif hâlinde sunmadınız; Bakanlar Kurulu tasarısı olarak gündeme geldi. Dört yıl sonra bu tasarıyı gündeme getiriyorsunuz. Niye dört yıl beklendi değerli arkadaşlar? Bunu merak ediyorum. Hükûmet ve iktidar partisi bunun cevabını vermeli. Bu tasarı 2012 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin istediği tasarıydı, neden dört yıl beklediniz? Bugünlere gelmesinin, dört yıl süreyle bunun gündemde kalıp Meclis Genel Kurulumuza gelmesinin hesabını burada sizler vermelisiniz.
Şimdi, tabii, Sayın Millî Savunma Bakanımız çıkıp askerlerimizi de bu noktada suçlayabilir veya suçlamayabilir veya nedenini anlatabilir; o kendisinin takdiridir ama bir parlamenter olarak, bir milletvekili olarak biz bu sorunun cevabını bugün, bu akşam, bu kürsüden istiyoruz.
Evet, sevgili arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu tasarıyı destekliyoruz, problem yok ama yanlışlıkları ve bugüne kadar uyguladığınız yanlış politikaları Genel Kurul kürsüsünden gündeme getirmenin de bizim görevimiz olduğuna inanıyorum.
İnşallah, önümüzdeki süreçte Türkiye'de barış ortamının hazırlanabileceği, annelerimizin, bacılarımızın ağlamadığı günleri hep birlikte görürüz diyor, bu tasarının öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri personeline, milletimize ve ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)