| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 22.06.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biz burada askere dokunulmazlık zırhı yasasını görüşürken bütün dünya ve bugün özellikle Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türkiye'yi yakın takibe alma kararı aldı. Şu saatlerde hâlâ toplantı devam ediyor ve ilk elimize ulaşan karar metnine göre, aynen şöyle değerli arkadaşlar: Kararda, dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekillerine yönelik yargı sürecinin Avrupa Konseyi normları ve ifade özgürlüğüne saygı çerçevesinde sürdürülmesi bir kez daha hatırlatılmış. Yine, Avrupa Konseyinin web sitesinde yer alan habere göre, Parlamenterler Meclisi, Türkiye'nin güneydoğusundaki terörle mücadele, güvenlik operasyonlarıyla bağlantılı olarak basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin son gelişmeler, hukukun üstünlüğü ilkesinin sarsılması ve insan hakları ihlallerinin, demokratik kurumların işleyişi ve ülkenin Avrupa Konseyine karşı yükümlülükleri için tehdit unsuru oluşturduğunun altını çizmiştir. Meclis, İzleme Komitesinin ilettiği bilgiler ışığında durumu yakından izlemeye karar vermiştir ve tüm gelişmelerin 2017 yılına kadar sunulacak raporda yer alacağı belirtilmiş. Yani, özetle AKPM şunu demiştir: "2017'ye kadar size süre veriyoruz. Şu anda, Kürt illerinde, Türkiye'de yaşanan insanlığa karşı suçların, işkencelerin, sivil halka yönelik uygulamaların dikkatle izlendiğine dair bir karar tasarısıdır." İktidar partisinin orada sunduğu karar önerilerinin, önergelerinin hiçbirinin kabul edilmediğini de Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
Gerçekten, biz burada bunları konuşurken bütün dünya bizim burada, Türkiye'de işlenen ağır suçları tartışıyor ama biz başka bir şeyi tartışıyoruz. Bugün yasayla ilgili kürsüye gelen farklı partilerden sayın hatipler güvenlik-özgürlük dengesinden söz ettiler, ayrıca Fransa örneğini, İngiltere örneğini ve uluslararası anlamda askerin, kolluk gücünün nasıl şehirlere davet edildiğini ifade ettiler. Vallahi, biz de Türkiye'nin bir Fransa ve İngiltere olmasını çok arzu ederiz ve bunu savunuyoruz da. Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyelik yolunda her türlü konuda, bununla ilgili parti olarak görüşümüzü ve desteğimizi sunduk. Ama, ne yazık ki bu kanun tasarısıyla ilgili biz ne Fransa'yız ne İngiltere'yiz ne de başka bir Avrupa ülkesiyiz. Sadece bu yıl, binlerce sivil insan... 3 aylık bebekten doğmamış bebeğe kadar, anne karnında öldürülen bebekten annesiyle beraber öldürülen çocukların olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz ve bunların hiçbirinin soruşturulması yapılmadı. Bu kanunun en tehlikeli -yarın da ifade edeceğiz devamı sırasında- bölümlerinden biri de sadece şu andaki mevcut suçları cezasız bırakmıyor, geçmişte işlenen suçları, 1990'lı yıllarda işlenen suçları da cezasız bırakıyor. Hukukçular çok iyi bilirler ki lehe olan kanunlar geçmişe yürür. Şu anda devam eden, tek tük devam eden yargılamalarda da sanıklar, çıkıp mahkeme karşısında "Siz benim 11 kişi öldürdüğümü iddia ediyorsunuz ama yeni bir kanun çıktı ve bu kanuna göre benim dokunulmazlığım var, izin almanız gerekiyor." diyecek ve yargılama duracak. İktidar partisinin iktidara geldiği günden bugüne kadar... Daha bu akşam, grup başkan vekili tarafından, bunun EMASYA ile diğer dönemlerle hiçbir ilgisi olmadığı, bunun başka bir konsepti işaret ettiği söylendi. Ama biz de çok iyi biliyoruz ki iktidar partisi, daha mağdurken söylediği sözlerin 180 derece zıttı bir politikaya evrilmiş durumdadır. Temizöz'ün ya da diğer askerlerin yargılanmasıyla övünen AKP iktidarı ve partisi, bugün, aynı askerlere aynı suçlara cezasızlık getiren bir kanun tasarısıyla Meclisin önüne çıkmıştır. Gerçekten bu kanunun...
Tabii ki "Bütün suç askerdedir, siyasetin hiçbir rolü yoktur." şeklinde bir açıklama da doğru değil. Az konuştuğumuz için, beşer dakika, tam çerçeveyi de çizemiyoruz. Bu konuda, orada suç işleyenler kadar bu suç işlemeye cevaz veren, izin veren ve onların soruşturulmasını engelleyen, ceza almasını engelleyen siyasi irade, iktidar da en az o tetiği çeken kadar sorumludur ve bunun yargılama yeri de uluslararası ceza mahkemesidir. İnsanlığa karşı suçların zaman aşımı yoktur değerli arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)