| Konu: | Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 16.06.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine, muhalefetin bütün itirazlarına ve ısrarlarına rağmen iktidarın kendi bildiği doğrultuda çıkarmış olduğu bir yasa tasarısının artık son maddelerine geldik. Bu işleyişin doğru olmadığını, demokratik olmadığını, kapsayıcı ve kazandırıcı olmadığını ifade etmeye devam edeceğiz.
Demokrasiler, hiçbir zaman, ortaya çıkan sandık sonuçları üzerinden çoğunluğun azınlığa tahakküm ettiği sistemler değildir. Tam tersine, çoğunluğun, azınlığın hakkını savunduğu, azınlığın dile getirdiği, itiraz ettiği hususlara önem verdiği sistemlerin başarıldığı düzenin adıdır. O yönüyle, maalesef, AKP iktidarı muhalefetten gelen tek bir öneriyi bile dikkate almayarak, tek bir önergeyi bile bu yasal düzenleme içerisinde kabul etmeyerek aslında nasıl bir anlayışla yasa hazırladığını ortaya koymuş oluyor.
Tabii, genel olarak, işte bu demokrasi kültürü olunca eğitim alanında da bir ilerleme sağlamak mümkün değil. Yani, bu ülkenin üniversitelerinde farklı fikirlerini dile getirdiği için akademisyenler tutuklanıyorsa, gece yarıları gözaltına alınabiliyorlarsa, evleri basılabiliyorsa, sadece farklı bir bildiriye imza attı diye, iktidarın hoşuna gitmeyen bir bildiriye imza attı diye görevden alınabiliyorsa orada bilimsel eğitimin gelişmesini beklemek tam bir hayalcilik olur kanaatindeyiz.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Bilim yapsın, bilim, siyaset yapmasın; gelsin burada siyaset yapsın.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Siyasetin kendisi yaşamın her alanında vardır. Yani, üniversitelerde, özellikle sosyal bilimlerde, siyasal bilimlerde, toplumsal bilimlerde öğretilen hususların tamamı siyasetin kendisidir. Siyaset buradaki milletvekillerinin ya da siyasi partilerin tekelinde olan bir şey değildir. Tabii ki akademia dünyası bu ülkenin geleceğiyle ilgili, bu ülkenin yaşadığı sorunlarla ilgili temel birtakım tartışmaları yürütmek ve oradan çözüm önerileri meydana getirmek durumundadır. Bakın, bunu en fazla da siz eleştiriyordunuz yani işte iktidara gelince muktedirlik hastalığı dediğimiz şey budur. Ben birçok AKP'li vekilden şu cümleleri duymuşumdur yani mesela "Kırk yıldır yaşanan Kürt meselesiyle ilgili tekçi bir eğitim sistemi anlayışı üzerinden Kürt illerinde bulunan üniversitelerin birçoğunda sorunu tespit edecek tek derli toplu bir rapor bile hazırlanmamıştır." cümleleri sizin vekillerinizin ağzından haklı olarak dökülmüştür. Dolayısıyla, bugün de yaşadığımız meselelere farklı bakış açıları, farklı çözüm önerilerinin geliştirilmesi zarar verici değil, tam tersine geliştirici ve eleştirel aklın olmazsa olmazı olarak burada değerlendirilmelidir. Temel sorunlarımızı çözmemiz gerekir, temel sorunlarımızı çözmeden eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, kalkınmada yol almamız mümkün değil.
Bu akşam Başbakan Binali Yıldırım'ın bir iftar konuşmasını demin okudum. "Çok yakın bir zamanda terör ve şiddet ortamını Türkiye'nin gündeminden çıkarıp yoğunlaşmamız gereken meseleler üzerinde tartışmalar yürüteceğiz." diyor, inşallah öyle olur, inşallah "Yakın zamanda bu şiddet ortamından bir an önce çıkışın reçetesini hep beraber bulup bu ülkede daha yaşanılabilir bir düzeyi...
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Terörün anladığı dilden konuşacağız.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, yaşamın bütün alanlarında daha kapsayıcı, daha kalkınmacı bir anlayışı nasıl hâkim kılabiliriz."in arayışı içerisine gireriz.
Birbirimizi birçok noktada eleştiriyoruz, eleştirmemiz de gerekir. Eleştirmemiz gereken, tartışmamız gereken birçok konu başlığı var ama öncelikle başarmamız gereken temel meselelerimizin de bir an önce hızla toplumsal barışı sağlayacak bir ilerleme olduğunu ifade etmek istiyorum. Bunun için de, dediğim gibi, eğitimde tekçi bir anlayıştan, merkeziyetçi, milliyetçi, şoven bir anlayıştan uzaklaşmamız; demokratik, katılımcı, bilimsel bir eğitim anlayışını ve buna uygun bir akademia üretimini esas almamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Bu duygularla iftar sonrası, bu ramazan ayının ülkemizde hayırlara vesile olmasını bir kez daha buradan vurgulamak istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)