| Konu: | Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 16.06.2016 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mark Twain'in çok güzel bir sözü var, önce onunla başlamak isterim: "Ben zeki doğmuştum ama beni eğitim mahvetti." Şu anda Türkiye'de yaşanan, aşağı yukarı, sürecimiz böyle bir şey. AKP iktidarının cumhuriyetimizin doksan yıllık eğitim birikimini yok sayarak uygulamaya koyduğu 4+4+4 düzenlemesi yalnız eğitim açısından değil, içerdiği amaçlar ve yaratılmak istenen insan modeli yönünden de tam bir yıkım yasasına dönüştü. Eğitimde yıllardır çözüm bekleyen sorunları bir tarafa bırakan Millî Eğitim Bakanlığı dindar ve kindar bir nesil yetiştirme hedefine uygun olarak dinî eğitimi yaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Her okulda mescit açma zorunluluğunun getirilmesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin zorunlu din dersleriyle ilgili kararına rağmen 19'uncu Millî Eğitim Şûrasında alınan tavsiye kararıyla seçmeli din derslerinin ilkokul ve anaokullarına da dayatılması, imam-hatibe dönüştürülmesinden istenen sonuçların alınmaması üzerine normal okullar içinde de imam-hatip sınıflarının açılması, öğrencileri imam-hatiplere yönlendirme ve zorlama uygulamaları 19'uncu Millî Eğitim Şûrası'nda alınan kararların eğitimi tek tip, tek mezhep anlayışına göre nasıl biçimlendirdiğini ortaya koymuştur.
Karma eğitim fiilen ortadan kaldırılmaya çalışılmış, birçok okulda kız-erkek öğrenciler ayrılmış, erkek öğrenciler sabahçı, kız öğrenciler öğlenci olarak eğitim görmüştür.
Başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar, plansız uygulamalar sonucunda sorunlar katlanarak artmış, eğitim sistemimiz çökertilmiş, eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler mağdur edilmiştir ve bu süreç, geçtiğimiz yıllarda da... Yine eğitimin gericileştirilmesi, öte yandan da tam bir işletme mantığıyla ticarileştirme çabaları hızla sürmektedir.
Ben bu konuda aslında çok daha detaylı rakamlar ve Millî Eğitim Bakanlığının bütçesine dair veriler hazırlamıştım fakat bunlardan bugün bahsetmeyeceğim çünkü sürem de az ve bunlar defalarca birçok hatip tarafından dile getirildi ama duvara konuşuyor gibiyiz. Bu hissiyat içindeyim. O nedenle ben konuşmamın bu son metnini bırakarak, özellikle bugün Adalet Komisyonunda yaşadığımız süreç ve özellikle -yurt dışındaki Maarif Vakfını geçtim- yurt içindeki eğitim sisteminin birçok vakıflara devredilmesinin ne kadar büyük bir tehlike yarattığına tekrar dikkat çekmek istiyorum toplumumuzun huzurunda sizlere.
Bakın, bu, gelecekte sadece bizi değil, aynen bugün "paralel" diye suçladığınız veya terör örgütü ilan ettiğiniz cemaatler veya bu vakıflar bir gün gelecek en çok size zarar verecek, ilk önce sizi vuracak. Öyle bir noktaya gidiyor ki, Millî Eğitim Bakanlığının kontrolünden çıkan eğitim sistemi bu vakıfların elinde inanılmaz görüntüler ve noktalara gidiyor. Bakın, eğitim vakıfları niçin önemli, onu göstermek istiyorum. Bir vakfın bu seneki mezunları broşürü... İsmini kapatayım şöyle. Bakın, bu Türkiye Cumhuriyeti'nde bunlar oluyor. Bakın, bir başka yine mezuniyet resmi göstereyim size. Arkadaşlar, lütfen, buna sadece siyasi bir saikle bakmayın. Bu gidişat, bu süreç çok tehlikeli bir noktaya gidiyor.
O nedenle, ben, Sayın Bakanı yeni görevi almışken tekrar uyarıyorum: Bu Ensar Vakfı veya diğerleri, TÜRGEV veya yurt dışında yani bugün cemaatle ilgili ne hissediyorsanız on yıl sonra, yirmi yıl sonra ya da üç yıl sonra bunları yaşayacaksınız. O nedenle, ne desek size anlatamıyoruz ama maalesef uyarmaktan bizim dilimizde tüy bitti.
Ayrıca, son bir şey daha söylemek istiyorum, biraz önce arkadaşlarım da dikkat çekti: Dün -kim tarafından yapıldığını bilmiyoruz ama Melih Gökçek ve çeşitli yandaş televizyonların aracı olduğunu görüyoruz- arkadaşlarımızla ilgili Ankara'nın çeşitli ilçelerinde provokasyon amaçlı broşürler dağıtıldı, resimleri, isimleri dağıtıldı.
Bakın, biraz önce sayın grup başkan vekilinin söylediği gibi, psikolojisi bozuk ülkede bir sürü insan var. Milletvekili arkadaşlarımızın hayatlarını tehlikeye atan ve provokasyona yol açan bir tablo içindesiniz. Birinizin de, bir hatibin de, bir grup başkan vekilinin de çıkıp "Bu ayıptır, günahtır, yazıktır!" demesini bekliyoruz çünkü bunlar iftira. Biraz önce Adalet Bakanına söyledik...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Devamla) - ...bütün partiler gitmedi mi? "Evet, gitti." dedi. Lütfen, gelin, bu iftirayı buradan düzeltin. (CHP sıralarından alkışlar)