GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:103
Tarih:16.06.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerek bu yasa teklifi sırasında gerekse de farklı yasaların görüşülmesinde, AKP Hükûmetinin yurt dışındaki Türkiyeli yurttaşları ya da akraba Türkleri nasıl önemsediği ve nasıl ilişkiler geliştirdiği hep AKP'li yetkililer tarafından dile getirildi. Dünden beri de bu konuda, işte yurt dışında okulların örgütlenmesinden oluşturulacak olan paralel eğitim yapısına kadar gelen bütün eleştirilere yine bu perspektif üzerinden hep cevap yetiştirdiniz ancak dün bu perspektifi sunduğunuz, bu kürsüden konuştuğunuz saatlerde Suriye'de Türkmen Dağı düştü. Hani, Başbakanın, Cumhurbaşkanının hep çıkıp "Türkmen halkıyla ilgili en küçük bir şeye müsaade etmeyeceğiz, onların güvencesi biziz, onları katliamdan biz koruyacağız." dediği Bayır Bucak Türkmenleri var ya, sizin yanlış Suriye politikanızın son kurbanı Türkmen halkı oldu. Siz, Türkmen halkını, Ahrar el-Şam, El Nusra çeteleriyle ilişkilendirerek, o halka, yapılabilecek en büyük kötülüğü yaptınız, katliamlara açık bir duruma getirdiniz; Rus uçaklarının, Esad rejiminin hedefi hâline getirdiniz.

Oysaki biz, çözüm süreci boyunca da sizinle yürütmüş olduğumuz görüşmelerde, siz, eğer doğru bir Suriye Rojava politikası yürütürseniz, oluşacak olan demokratik Rojava federasyonunda Bayır Bucak Türkmenlerinin kendi bölgesel meclisleriyle, kendi otonom yönetimini sağlayabileceği koşulların oluşabileceğini söyledik. Bu kürsüden de ifade ediyoruz.

Aynı şekilde, Şengal'de Ezidi halkı için, Ninova'da Asuri-Süryani halkı için, yine bu şekilde, yerel demokrasiyi öngören otonom modelleri geliştirmek yerine, o modeller üzerinde dış politika kovalamak yerine, kendi politikalarınızın bir parçası hâline getirdiniz.

Ben açık söyleyeyim, uzun süredir, öyle, Bayır Bucak bölgesinde Türkmen falan yok. Zaten birçoğu katliamdan geçti, IŞİD saldırılarında, rejim saldırılarında katliamdan geçti. Sizin, orada, Türkmen Dağı'nda konumlandırdığınız çetelere karşı operasyon yapılıyordu; Türkmen Dağı'nın düşmesiyle, aslında, oradaki çeteler ile rejim arasındaki savaşın bilançosundan bahsediyoruz; yoksa dediğim gibi, siz, el verdiğiniz bütün halkları ya da bütün yönetimleri nasıl götürdüyseniz, Türkmen halkını zaten çoktan götürdünüz. Telafer'de, Beşiri'de aylar boyu süren kuşatmalarda Türkmen halkı katliam tehdidi altındayken oraya yetişen yine YPG güçleri, YBŞ güçleri oldu. Siz bir şey yapmadınız, IŞİD katliamlarına sessiz, seyirci kaldınız.

Dolayısıyla, şimdi buraya gelip bazı yasal düzenlemeler üzerinden, yok "Biz yurt dışındaki Türkiye yurttaşlarının eğitim hakkını önemsiyoruz, yurt dışındaki Türklerle ilgili şunları düşünüyoruz..." gibi birtakım gerçek dışı ifadeleri burada vurgulamanıza hiçbirimiz inanmayız.

Ben tabii, hayret ediyorum, hem aranızda hem Parlamentoda grubu bulunan başka siyasi partilerde kendisini "milliyetçi" olarak tanımlayan birçok milletvekili de sizin bu yanlış politikalarınıza karşı -deyim yerindeyse- sessiz, seyirci kalıyor; kör, sağır, dilsiz durumda. Yani kime el verdiyseniz batırdınız. Mursi'yle ortaklık yapmaya çalıştınız, Mursi'ye el uzattınız, Mursi'yi yarı yolda bıraktınız. Kaddafi'yle aynı şekilde. İşte, Esad'la Ankara'da ortak bakanlar toplantısı yaptınız, "Tek hükûmet, iki ayrı devletiz." dediniz, Esad'ı getirdiğiniz durum ortada. Şimdi, en son da -dediğim gibi- hep Türkçülük üzerinden burada milliyetçilik yaptığınız Türkmen halkını nasıl bu çetelerle birlikte özdeşleştirerek katliama maruz bırakan bir duruma getirdiniz, bunu ifade etmek üzere bu kürsüden söz aldım.

Tabii, eğitim politikalarıyla ilgili itirazlarımızı da devam ettireceğiz. AKP döneminde artık bırakın eğitim politikalarını, yurttaşların eğitim hakkının nasıl ortadan kaldırıldığını da anlatmaya devam edeceğiz diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)