| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 16.06.2016 |
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, kentsel dönüşüm aslında Türkiye'nin can alıcı ve en sıkıntılı sorunlarından bir tanesi çünkü insanlar yaşadıkları mekânda nasıl iz bırakıyorlarsa toplumlar da yaşadıkları kentlerde iz bırakıyorlar. Kentler ve yerleşim alanları insanların binlerce yıllık uygarlık ve gelişme mücadelesinin mekânı olarak hem demokrasi mücadelesi tarihine hem değişen ihtiyaç ve zenginliğin görüntüsü olarak ortaya çıkan dönüşümlere maruz kalarak sürekli yaşayan bir organizma gibi karşımıza çıkmıştır. Bugün aslında bir afetle 644 vatandaşımızın Van'da hayatını kaybetmesiyle 6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" adı altında bir kanunla karşı karşıyayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak aslında bu kanunun yok hükmünde olması ve tamamen kaldırılması düşüncesindeyiz çünkü bugün AKP'nin ve onun anlayışının yapmaya çalıştığı şey, kent topraklarının en iyi şekilde nasıl yağmalanacağını kendi aralarında pay etmekten ibarettir. Bugün evinde oturan vatandaşımız "Benim kapım ne zaman çalınacak ve evim ne zaman elimden alınacak?" diye endişe etmektedir.
Buradaki AKP'li milletvekili arkadaşlarımızı tenzih ederiz çünkü bu aslında AKP'nin şu anda Hükûmette olan milletvekilleri yani bakanları ile mevcut uluslararası ve ulusal sermaye güçleri arasındaki bir pazarlığın ürünü. Nasıl oluyor? Şöyle oluyor: Öncelikle mevcut Hükûmet bir inşaat grubuna çok yüksek değerde rant elde edebileceği bir alanı peşkeş çekiyor. O firma, o parayı kazandıktan sonra seçim döneminde iktidara ve iktidarın istediği kişilere o parayı televizyonla, gazeteyle ya da nakden sağlıyor ya da işte, hep söylediğimiz, kömürdü, makarnaydı bu yardımlarla sağlıyor ve sonra bu öyle bir sarmal hâline geliyor ki artık hiç birbirinden ayrılamayan girift ilişkiler ağına dönüşüyor ve bu, bu konuda ses çıkaran herkesin iktidarın büyük bir şekilde şiddetine maruz kalmasına yol açıyor. Mesela, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve ayrıca Mimarlar Odası da, Şehir Plancıları Odası da bu şiddetten nasibini aldı.
Şimdi, ne yapmak lazım peki? Yağma düzenini boşa çıkaracak kentsel politikalar düzenlemek gerekmekte. 6306 sayılı Kanun'un, tüm kanun ve kararnamelerin üzerinde yer alan ve Anayasa'ya da aykırı olarak insanların mülkiyet hakkını yok sayan anlayışını artık çöpe atmak gerekmekte. Peki, AKP ne yapıyor? 2/B orman arazileriyle ilgili bir yasal düzenleme yapıyor, büyükşehir yasasını getiriyor, İmar Kanunu'nda değişiklik yapıyor, her gün yeni bir torba yasa getiriyor, TMMOB'u etkisizleştirmek için yeni yasal düzenlemeler yapıyor, kanun hükmünde kararnameler yapıyor ve acele kamulaştırma kararları alıyor. Acele kamulaştırma kararlarını nerede alıyor? Mesela bir tanesini Diyarbakır Sur'da aldı, birini Gaziosmanpaşa'da aldı ve oradaki insanları mağdur etti. Eyüp'te, Gaziosmanpaşa'da, Fatih'te, Fikirtepe'de, Bağcılar'da, Sultangazi'de, Beykoz'da, Çengelköy'de, Pendik'te, Sakarya'da, Malatya'da, Trabzon'da, İzmit'te, Çukurova Emek Mahallesi'nde, Türkiye'nin hemen her yerinde para kazanabileceklerine inandıkları arsalar kendi aralarında paylaşılıyor ve bunun için yapılması gereken herhangi bir yasal düzenleme varsa bunu da yapıyorlar.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Baştan sona iftira atıyorsunuz.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Hiçbiri iftira değil, insanlar yaşıyor. Tokludede'de bir Türk mahallesini soylulaştırmaya çalıştınız ve bir adamcağız intihar etti. Hiç vicdan azabı çekmiyor musunuz? Siz bu ranta ortak değilseniz niçin savunuyorsunuz ki? Gerçekten, öte dünyada hesabını veremeyeceğiniz sözleri kullanmayın bence.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Baştan sona iftira atıyorsunuz.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Başka bir şey anlatayım size beyefendi, trajikomik bir olay ama bu: Pendik Belediyesi bir akaryakıt istasyonuna imar vermek için fay hattını iptal etti bundan bir yıl önce. Bir yıl sonra, 10 Haziranda, Kandilli Rasathanesinin kayıtlarına da geçen bir deprem oldu. Siz kendinizi Yaradan'dan üstün mü görüyorsunuz? Ne haddinize fay hattını iptal etmek. İşte, böyle, adamın gözüne sokarlar. Ne yaptınız? İSKİ'nin yönetmeliğini değiştirdiniz; dere taşma sınırını 100 metreden 10 metreye çektiniz. Dereye haber vermeyi unuttunuz, ama, yani 100 metreden 10 metreye çektiniz, kendiniz oraya binalarınızı, vaktiyle kol kola gezdiğiniz paralelci arkadaşlarınızın okullarını yaptırdınız dere yatağında ve bizim onlarca vatandaşımız oralarda öldü, şimdi buralarda konuşuyorsunuz hem de hiç utanmadan. (CHP sıralarından alkışlar)
Doğaya rağmen inşaat yapamazsınız, yaparsanız, işte, dün gördünüz, Büyükesat'ta, Ankara'nın göbeğinde yol çöktü yol, yol çöktü. Bilimden, fenden, teknolojiden uzaklaşırsanız geleceğiniz nokta burasıdır yani sonunuz gerçekten çok kötü. Ama, burada vatandaşımız mağdur, vatandaşımız sıkıntı yaşıyor, vatandaşımız eza çekiyor. Düşünün, bir Ayşe teyze evde oturuyor, kocası ölmüş, kocasından bir ev kalmış kadına, üç aylık maaşını alıp geçiniyor ama evi olmazsa geçinebilme ihtimali yok. Bir gün kapısı çalınıyor, belediye başkanı düzeyinde bir adam geliyor: "Ya çıkacaksın ya -hiç ödeyemeyeceği miktarda büyük bir rakamla- proje bedelini vereceksin ya da bunu belediyeye devredeceksin." diyor. Bir proje hazırlıyorlar, kadıncağızın evi bir otelin odası şeklinde. Kadıncağız ne yapabilir, tek başına bir vatandaş? Kamunun gücünü, vahşi kapitalizmi Türkiye hiçbir zaman, hiçbir dönemde böylesine görmemişti.
Ayrıca, bütün bunların yanı sıra derin bir hesaplaşma içindesiniz; cumhuriyet dönemiyle, Atatürk dönemiyle hesaplaşma içindesiniz. Bütün cumhuriyet yapılarını yıkmaya çalışıyorsunuz. Ne yaptınız? Saracoğlu Mahallesi'ne muhteşem bir proje hazırladınız. Saracoğlu Mahallesi'ni yıkmak istiyorsunuz, altından alt geçit yapmak istiyorsunuz, orayı peşkeş çekeceğiniz firmayı da hazırlamışsınız. Mimarlar Odası da zaten bunun açıklamasını yaptı.
Atatürk Kültür Merkezi'ni yıkmak istiyorsunuz. Niye? İçinde "Atatürk" geçiyor diye değil mi ya da orası cumhuriyet yapısı olduğu için. Metro istasyonlarından isimlerini sildiniz, stadyumlardan isimlerini sildiniz. Atatürk'le sorununuz var ama bilesiniz bizim de sizinle sorunumuz var ve biliniz ki siz gelip geçersiniz, hükûmetler gelir geçer ama Atatürk cumhuriyeti sonsuza dek payidar kalır. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Hanımefendi, Saracoğlu kim?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Bütüncül bir planlama ve şehircilik yaklaşımı esas alınmalıdır. Afeti âdeta ranta çeviren bir anlayışınız var.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Saracoğlu kim? Hanımefendi, siyasi tarihimizde Saracoğlu kim?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Saracoğlu Mahallesi'nde yaptığınız şey, oradaki insanları zorla, hatta baltalarla kapılarını kırarak evlerinden çıkarmak oldu. Bunlar televizyonlara da yansıdı. Ayrıca orası bir tarihî ve kültürel değeri olan mahalledir, çok özel bir alandır ve yaptığınız suçtur. Bugün yargı mensuplarıyla birlikte çay topladığınız için şu anda ceza almıyor olabilirsiniz ama inanın, sizin yaptıklarınızın ve yapmadıklarınızın hesabı sorulacaktır. Bu millet bunların hesabını soracaktır Beyefendi, bundan hiç endişeniz olmasın.
Kentsel dönüşümle ilgili olarak ezcümle söylenmesi gereken şudur: Kentsel dönüşüm yapıların, mevcutta olan yapıların, mevcutta olan yapıların yıkılıp yerine yeni yapılar yapılması demek değildir, kentsel dönüşüm demek, oradaki insanların her birinin bir hayat olduğunu bilerek, orada yaşayan herkesin bir hayali olduğunu bilerek... Hatta, 6306'da belli süreler veriliyor, kırk beş gün, iki ay gibi süreler, diyelim ki cenazeniz var, oğlunuz öldü, yine de çıkmak zorundasınız. İnsanlık mıdır bu? İnsanların evini açık artırmayla satıyorsunuz. Hiçbir dönem Bakanlığın elinde ev tapusu olmamıştı, şimdi insanların evlerini gasbettiniz, elinizde insanların tapuları var ama biliniz ki vicdanınızda da insanların ahı var ve bu ah, sizi kahredecektir, iki cihanda iki elimiz yakanızda olacaktır. (Gürültüler)
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)