| Konu: | 16 Haziran 1950 Türkçe ezan okunmasına son verilerek yeniden Arapça ezana dönülmesinin, 16 Haziran 1964 Martin Luther King'in Nobel Barış Ödülü almasının yıl dönümlerine ve mümkün olan bütün yol ve yöntemlerin Suriye'deki Türkmenler için kullanıldığına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 16.06.2016 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
1950 yılında bugün, Türkçe ezan okunmasına son verildi ve yeniden Arapça ezana dönüldü. Ezanın Arapça okunması, İslam ümmeti arasında ortak bir sembolik anlam taşır; o bakımdan, son derece önemlidir. Aynı dinin mensupları milliyete, farklı kültürlere ilişkin sınırları bu tür ortak semboller marifetiyle aşarlar. O bakımdan, 1950'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin almış olduğu bu kararla, Türkiye'nin de Türkiye'deki Müslümanların da İslam ümmetinin bir parçası olduğuna ilişkin bu son derece önemli, değerli ve anlamlı, sembolik, ezanın Arapça okunması kararıyla birlikte altı çizilmiştir bu durumun. O bakımdan, bunu tekrar hatırlatmak istedim.
Amerika'daki yurttaş hakları önderlerinden ırk ayrımı karşıtı, şiddet karşıtı Martin Luther King -ki 39 yaşında 1969'da bir suikast neticesinde öldürülmüştü- yine bugün, 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazandı. Biz AK PARTİ olarak, dünyanın her yerinde ırk ayırımına yönelik bu tür hareketleri olumlu karşılıyor, ırkçılığı insanlığa yönelik en büyük tehdit olarak görüyoruz. Yine aynı şekilde, insanlara dinleri, dilleri, cinsleri, ırkları dolayısıyla yapılacak her tür şiddet ve baskıyı reddediyoruz. Bu anlamda, Martin Luther King'in de bizim perspektifimiz bakımından, evrensel bakışımız açısından önemli bir yeri olduğunu belirtmeliyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakikalık ek süre veriyorum Sayın Bostancı, tamamlayın lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Suriye'de bir iç savaş yaşanıyor ve bunun acılarını Suriye'nin çok çeşitli milletten, soydan insanları çekiyorlar; Türkmenler, Kürtler, Araplar farklı baskıların altında eziyet çekiyorlar. Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımı, bütün eziyet çekenlere, bütün mazlumlara yönelik temel insani değerler istikametinde bir yaklaşımdır ve gücü, imkânları nispetinde bunu yerine getirmektedir; Suriye'deki Türkmenlere yönelik ilgisi, yaklaşımı, yardımları ve dayanışması çok çeşitli biçimlerde sürmektedir. Hem doğrudan insani yardımlar biçiminde hem de uluslararası platformlarda Suriye'deki o insani trajedinin bir parçası olarak Türkmenlerin çektiği acıların ifade edilmesi ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - ...dünya kamuoyuyla dayanışmanın sağlanması biçiminde, mümkün olan bütün yollar ve yöntemler Suriye'deki Türkmenler için kullanılıyor.
Teşekkür ediyorum.