| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.06.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize günaydın diyerek son konuşmalarımızı, son cümlelerimizi artık yapıyoruz.
Bir kere, bu kanun teklifinin Anayasa'ya aykırılığı noktasında sanırım Genel Kurulda bir anlayış birliği oluşmuştur. Yani, buradan geçse bile Anayasa Mahkemesinden dönecek olan bir kanun nedeniyle bu kadar uzun mesai yaptık. Ama, tabii, yine de enerji politikalarıyla ilgili mümkün olduğunca kendi parti görüşlerimizi bu görüşmeler vesilesiyle ifade etmeye çalıştık.
Özcesi şunu ifade edelim: AKP'nin enerji politikasıyla -yenilenebilir enerjiye dayanmadan yani güneş, rüzgâr, jeotermal gibi enerji politikalarına dayanmadan- Türkiye'de temel sorunları çözmek mümkün değildir. Üzülerek görüyoruz ki AKP hâlâ HES'lerde, termik santrallerde, nükleer santrallerde ısrar etmeye devam ediyor.
Peki, biz niye bu kadar karşı çıkıyoruz? Yani, bu enerji şekillerine, termik santral, nükleer ya da HES'le ilgili itirazlarımızın iki önemli boyutu var: Birincisi, alabildiğince özelleştirmenin önünü açıyor ve özelleştirmeyi de emek sömürüsü üzerinden ucuz emek karşılığında sermaye sahiplerine rant sağlama üzerinden değerlendiriyor. İkincisi de ekolojik yıkım. Yani, ne insan yaşamına ne doğa yaşamına herhangi bir katkı sağlamadan tamamen ekosistemi bozmaya yönelik bir anlayış üzerinden yürüdüğü için karşı çıkıyoruz.
Şimdi, bir tarafta emek sömürüsü, özelleştirme, diğer tarafta ekolojik yıkım, bunların sonucunda da halka yönelen, halkın önüne gelen kabarmış faturalar. E, bunlara tabii ki bizim onay vermemiz mümkün değildir. Bakın, sadece elektrik faturalarıyla ilgili AKP döneminde dört yıllık bir süre içerisinde yüzde 88'lik fiyat artışı olmuştur. Dolayısıyla, hani bu tarz palyatif çözümlerle herhangi bir ilerleme sağlamanın mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Bakın, uyguladığınız politikalarla ülkemizi neredeyse bir HES çöplüğüne çevirdiniz yani nerede akan bir dere varsa onun üzerine bir HES kurdunuz ve orada canlıya ait olan her şeyi ortadan kaldırdınız. Bundan önceki Kabinede yer alan AKP'li Bakan Sayın Bayraktar da en son gelinen aşamada "HES'le bu işler olmaz, haklısınız, biz ufak dereleri mahvediyoruz." dedi. Yani, Kabineye mensup bir bakanın bile kabul ettiği bir realite ortadayken hâlâ bunda ısrar etmenin hiçbir mantığı yok. Kaldı ki HES'lerle mevcut enerji açığının yüzde 10'unun bile karşılanmayacağını bu işin uzmanı olan bütün sivil toplum örgütleri ya da bütün kanaat önderleri söylüyorlar. Oradan sağlanacak enerji miktarı, sadece enerji nakil hatlarındaki yenilenme ve altyapıyla ilgili eksikliklerin giderilmesi noktasında da çok rahatlıkla giderilebilir olmasına rağmen, maalesef, bu tutumunuz hâlâ devam ediyor. Tabii ki emek karşıtı, ekoloji, çevre karşıtı, insan yaşamı karşıtı olan bu enerji politikalarınız devam ettiği sürece de bizler de itirazlarımızı yükseltmeye devam edeceğiz.
Yaklaşık, herhâlde on altı, on yedi saattir aralıksız çalışıyoruz. Keşke, bugün, burada rantı değil halkı esas alan bir yasa teklifi, yasa tasarısı getirmiş olsaydınız da bu kadar zahmetli, uzun bir mesaiye değmiş olsaydı, biz de gönül rahatlığıyla burada rant adına değil halk adına iyi bir iş yaptık demenin vicdani rahatlığıyla eve dönmüş olsaydık diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)