Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 98 |
Tarih: | 03.06.2016 |
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklif'in 22'nci maddesi üzerinde konuşma için grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi madenler kamunun yani halkın ortak malıdır ve devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Halk adına madenlerin yönetilmesi, aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir. Devlet, madenleri arama ve işletme hakkını, belli bir süre için, Anayasa'nın öngördüğü çerçevede gerçek ve tüzel kişilere devredebilmektedir. Bu devir, mülkiyet devri anlamına gelmemekte, madenler bu anlamda özel mülkiyet konusu olamamaktadır. Maden Mühendisleri Odasının yaptığı bir tespitte belirttiği gibi, "Madencilik iş kolu, özellikle yer altı madenciliği gelişmiş kömür endüstrilerine sahip ülkelerde dahi çalışma ortamının en ağır, en zor ve en riskli olduğu kabul edilen iş kollarının başında gelmektedir. Bu nedenle, böylesi bir iş kolunda çalışanların sağlığı, iş güvenliği, alınacak önlemler ve yapılacak yatırımlar son derece önemlidir." tespitinde bulunmaktadır. Yine aynı odanın yaptığı bir başka tespit de yer altı madenciliği işletme yönetiminden tahkimat sistemine, havalandırmadan kazı teknolojisine, nakliyatından yıkanmasına, personel istihdamından eğitimine ve fizibilite etüdünden yatırımına kadar bir bütün olarak düşünülmesi gerektiği söylenmektedir. Özelleştirme politikaları, redevans sistemi ve güvencesizleştirme politikalarının yarattığı en büyük zafiyet daha fazla kâr için iş sağlığı ve iş güvenliğinin tali plana atılmasıdır. Gelinen aşama itibarıyla özel sektörün bu alandaki yatırımları devletin yaptığı yatırımların çok gerisinde kalmaktadır. Kamu eliyle üretimin yapıldığı madenler özel sektöre devredildikten sonra iş kazalarındaki artış çok dikkat çekmektedir. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin verilerine göre, 2002 yılından 2011 yılına kadar kömür madenlerindeki iş cinayetleri yüzde 40 artmıştır. Bu artışın başlıca nedenleri arasında öne çıkan faktörler ise şu şekilde sıralanmaktadır: Özelleştirme, taşeronlaştırma, maliyetleri düşürmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin savsaklanması, TTK bünyesinde çalışan işçi sayısının üçte 1 oranında azaltılması gibi faktörler sıralanmaktadır. Nitekim, devletin redevans sistemiyle kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara düşürerek bunun tasarrufunun bedelini de yüzlerce işçinin ölümüyle trampa etmesi durumunun en vahim yanı olarak ortaya çıkmaktadır. Tablo sanıldığından da karanlıktır. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları sonrası Türkiye ölümlü maden kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada ise bu alanda ilk üç sıradaki yerini almış bulunmaktadır. Bunun için iş cinayetlerinin artışına neden olan taşeron çalıştırma yasaklanmalı, işçi sağlığı ve işçi güvenliğini piyasaya devreden İş Güvenliği Yasası kaldırılarak tüm denetim yetkisi emek ve meslek örgütlerine verilmesini de kapsayan teferruatlı bir değişim ve dönüşümünün yapılması acil bir zaruret arz etmektedir. Ancak, AKP Hükûmetinin değişim ve dönüşümden anladığı tek şey, kamuya ait tüm malları özelleştirerek kendi yandaşlarına peşkeş çekmektir. Bu peşkeşin bedelini Soma'da ne yazık ki 301 canla ödemiş olmanın hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur çünkü insanın, insana verilen değerin bu Hükûmet nazarında pek bir kıymeti yoktur. Bu Hükûmetin nazarıdikkatinde olan tek şey, doymak bilmeyen para ve kâr hırsıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.