GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:98
Tarih:03.06.2016

ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 6'ncı madde ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait turba, linyit, taş kömürü, kömüre bağlı metan gazı ve buna benzer maddelere ilişkin ruhsatların rezerv kaybına sebep olmayacak şekilde, elektrik üretimine yönelik olmak üzere bakanlık onayı ile ayrı ruhsatlandırılabileceği düzenlenmektedir. Bakanlık onayı ile ayrı ruhsatlara bağlamak, enerji üretimi yapmayı amaçlayan bu madde, sınırlı enerji kaynaklarının bir an önce tüketilmesine sebep olacaktır. Bu da gelecek nesillerimize vereceğimiz en büyük cezadır.

Ülkemizin enerji ihtiyacı hızla artarken ilgili bakanlık, bu hıza ayak uyduramamakta ve çareyi bu tip günübirlik düzenlemelerde bulmaktadır, bunu rakamlardan da açıkça görmekteyiz. 2015 yılı elektrik üretiminde doğal gaz payı 2014 sonu itibarıyla yüzde 47,9 iken, bu oran geçen yıl sonunda yüzde 37,9'a düşmüştür. Toplam elektrik üretiminin yüzde 25,8'i hidroelektrik santralleri, yüzde 12'si linyit, yüzde 15,2'si ithal kömür, yüzde 4,4'ü rüzgâr ve yüzde 1,3'ü de jeotermal kaynaklardan sağlanmıştır. Ülkemiz, 2015'te elektrik üretiminin yüzde 21,3'ünü kamu santrallerinden, kalan kısmını ise özel sektöre ait santrallerden karşılamayı uygun bulmuştur ve geçen yıl kullanılan elektriğin yüzde 2,8'i komşu ülkelerden ithal edilmiştir. Durum böyle olunca da yerli üretimin enerji ihtiyacını karşılama oranının on dört yılda yüzde 32'lerden yüzde 26'lara gerilemesine sebep olunmuştur.

Değerli milletvekilleri, sürdürülebilir kalkınmada çeşitli, güvenilir, dengeli, çevresel olarak kabul edilebilir enerji kaynaklarının kullanımı büyük önem taşımaktadır. Bir yandan artan enerji talebini karşılarken diğer yandan küresel iklim değişikliği riskini en aza indirmek günümüzün en önemli konularından biridir. Ülkemizde uygulanan söz konusu politikalar yüzünden, geçtiğimiz aralık ayında, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nda sera gazı emisyonlarında net bir azaltım hedefi yerine, artıştan azaltım hedefi taahhüt edilmek zorunda kalınmıştır. İktidarın hiç önemsemediği uluslararası göstergelerden olan ve iki yılda bir yayımlanan Dünya Çevre Performansı 2016 Endeksi'nde, Türkiye, 180 ülke arasında ne yazık ki 99'uncu ülke olmuştur.

Rakamlardan da görülebileceği gibi, son on dört yıldır, ülkemizin elindeki kömür rezervlerini, çevre boyutu da dâhil, pek çok bakımdan doğru kullanmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İktidarın, gerek eylem planında gerekse strateji belgesinde linyit potansiyelinin değerlendirilmesi için önerdiği politika, Afşin-Elbistan, Konya-Karapınar gibi büyük havzaların termik santral kurulmak üzere, talep garantisi, hasılat paylaşımı şeklinde veya belirli bir süre alım garantisinin sağlandığı yap-işlet veya yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkarılmasıdır yani kömür sahalarının uluslararası şirketlere altın tepsi içerisinde sunulmasıdır bu.

Son olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun elektrik faturalarında yapmış olduğu son düzenlemelere göre ise daha önce faturalarda ayrıntılı bir şekilde yer alan "iletim bedeli" ve "sayaç okuma bedeli" gibi kalemler kaldırılmış, yerine "dağıtım bedeli" adı altında bir bedel eklenmiştir. Tüketiciye gönderilen faturalarda yer alan dağıtım bedeli, enerji bedelinin tümünün yüzde 50'sinden daha fazladır. Bunu hepimiz biliyoruz, hepimizin elektrik faturalarına da yansıyor.

13 Nisan 2016 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına yazılı olarak sordum, dün ise Bakana yine, sözlü olarak sordum, tekrar huzurunuzda sormak istiyorum: "Dağıtım bedeli" adı altında faturalara yansıtılan bu tutara hangi kalemler dâhildir? Yapılan bu düzenlemeler sonucunda "dağıtım bedeli" adı altında abonelerden alınan bu tutar ile düzenleme öncesinde alınan tutar arasında fark var mıdır? Enerji Piyasası Kanunu'nun amaçları arasında düşük maliyetli enerji sağlanması yer almaktadır. "Dağıtım bedeli" adı altında milletimizden toplanan bu tutarın, söz konusu amacın bir ihlali olduğunu düşünüyor musunuz? Son olarak, vergiler vasıtasıyla beli bükülmüş olan milletimize "dağıtım bedeli" adı altında ödetilen bu tutarları adaletli buluyor musunuz?

Teşekkür ederim.

Saygılarımla.