| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.06.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 312 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz aldım.
Arkadaşlarımız, bu kanun teklifiyle ilgili gerek AKP'nin uyguladığı enerji politikalarının gerekse de mevcut kanun teklifinin Anayasa'ya ve hukuka aykırılığını gerekse de rantı kayıran yönleriyle ilgili itirazlarımızı buradan ifade ediyorlar. Tabii, verdiğimiz önergelerin hiçbir tanesi, her zaman olduğu gibi, iktidar partisi tarafından dikkate alınmıyor. Sadece bizim değil, bütün muhalefetin verdiği önergelerden hiçbir tanesi dikkate alınmıyor. Bu da parlamenter demokrasiye duymuş olduğunuz saygının ya da parlamenter demokrasiye vermiş olduğunuz önemin aslında bir göstergesi. O nedenle, ben o konuda birkaç şeyi vurgulamak istiyorum. Hani burada bir önergenin dikkate alınıp alınmamasından çok, aslında Türkiye'de demokratik siyaseti yapma koşullarının AKP eliyle nasıl tüketildiğini Meclis Genel Kurulunun ve Türkiye kamuoyunun bilgisine sunmak istiyorum.
Bakın, biz Parlamentoda en fazla sayıda milletvekili bulunan 3'üncü grubuz. Parlamentonun 3'üncü büyük milletvekili grubu, burada geçirilen bir anayasa değişiklik teklifiyle Parlamentodan atılmak isteniyor. Bu karar süreciyle ilgili itirazlarımızı defalarca buradan ifade ettik. Ancak, bu teklif geçtikten sonra bu süreci halkımıza anlatma, dolayısıyla buna karşı halkımızın siyasi bir tutumunu geliştirme noktasında bazı çalışmalar planladık. "Demokratik siyasetin halkla buluşması" dediğimiz bu çalışmalarda, bugüne kadar yaptığımız bütün siyasi çalışmalara engelleme çıkarıldı, saldırılar yapıldı.
Ben geçen hafta Siirt-Kurtalan-Batman hattındaki bölge gezilerine katıldım. Adım attığımız her yerde gaz bombalarıyla, tazyikli sularla, TOMA'larla karşılandım. Şimdi, bu halk buluşmalarının bir üst aşaması olan bütün Türkiye'de miting yapma çalışmalarını bu hafta sonundan itibaren hayata geçirmek istiyoruz. 4 önemli kentte 4 büyük miting planladık ve bir haftadır arkadaşlarımız çalışıyor. Diyarbakır, İzmir, Adana ve İstanbul'daki 4 mitingimize yönelik de sizin partili valileriniz tarafından yasaklar getirildi. Yani bir siyasi parti Türkiye'de miting yapamayacak bir durumda sıkıştırılmak isteniyor. Gerekçe ne? Güvenlik. Saldırı olabilirmiş de... "Biz, güvenlik için belli riskleri göz önünde bulundurmak zorundayız." E, peki, güvenlik gerekçesiyle bir siyasi partinin miting yapacağı koşulları sağlayamıyorsan senin devletliğin nerede kaldı, Hükûmetliğin nerede kaldı? Senin "kamu düzeni" safsatasıyla aylardır bu kenti, bu ülkeyi kan deryasına çevirdiğin savaş politikaların nerede kaldı?
Güvenliği sağlamak tabii ki devletin görevi, güvenlik güçlerinin görevi. Bunun inandırıcılığı var mı, samimiyeti var mı? Her gün Cumhurbaşkanı teğet geçtiği kentlerde bile havaalanlarında miting yapıyor. Her gün AKP'li yetkililer, hangi şehre adım atarlarsa orada açık alanda halk toplantıları, mitingler yapıyorlar. Onunla ilgili güvenlik kaygın yok, onu sağlıyorsun, yakın dönemde İstanbul'da fetih şöleninde mini bir orduyu görevlendirdin. Ama, konu HDP'ye gelince sadece baskıcı, yasakçı, otoriter uygulamaya bir kılıf aramak için, bir gerekçe yaratmak için bu tarz şeyler önümüze getiriliyor.
Bakın, 7 Haziran öncesi bu partinin seçim çalışmaları 140 yerde saldırıya uğradı, lince uğradı; 7 Haziran sonrası, 1 Kasım öncesi 400 yerde saldırıya uğradı. Bingöl'de 7 Haziran seçiminden önce çalışma yürüttüğümüz HDP'li arkadaşım, partinin aracını kullanan şoför arkadaşım Hamdullah Öğe 40 kurşunla infaz edildi, 40 kurşunla ve bugün itibarıyla katili yok ortada, kim öldürdü bilinmiyor. Tek suçu, HDP'nin seçim çalışmalarında seçim aracını kullanmaktı. Yine, Mehmet Yavuzel'in, Seve Demir'in Silopi'de, Cizre'de katledildiği bilgisini burada defalarca paylaştık.
Şimdi, medyada ağır bir sansür altındayız. Bizi çıkaran medya kuruluşuna ya kapatma veriliyor ya ağır para cezaları. Peki, bize ne öneriyorsunuz? Yani, bir siyasi parti medya üzerinden çalışma yürütemeyecekse, halkla buluşamayacaksa, miting yapamayacaksa öneriniz nedir?
Bakın, Cumhurbaşkanı sürekli kullandığı sert söylemi geçen bir tık aşağı indirdi, PKK'ye çağrı yaptı, "Silahları bırakın, Meclise siyaset yapmaya gelin." dedi. E, peki, Meclisteki durum ne? Meclisten dışarı atmaya çalışıyorsun ya da Mecliste olan siyasi partinin sokağa çıkmasını engelliyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - PKK'nın devamı mısınız siz?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Yani, böyle bir durum, böyle bir çelişki ortadayken siz bu söylediklerinize herhangi bir şekilde inanıyor musunuz?
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - PKK'nın temsilcisi misiniz, Meclisteki temsilcisi misiniz?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ben, Cumhurbaşkanının söylemi üzerine...
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - PKK'nın temsilcisi misiniz?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Cumhurbaşkanının söylemini değerlendiriyorum.
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Siz, temsilcisi misiniz?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Cumhurbaşkanının söylemini değerlendiriyorum.
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Temsilcisi misiniz?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, bu ülkede silahların bırakılmasını, demokratik siyasete gelinmesini hepimiz istiyoruz.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Bunları çok dinledik, çok.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ama bunun yol ve yöntemleri için biraz rasyonel akıl, biraz mantık, biraz da demokratik siyasete...
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - 11 Temmuz KCK bildirisinde ne diyor?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...alan açmak gerekir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)