| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.06.2016 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet sözcüleri, AKP hatipleri bu kürsüye çıktıklarında hep israfın haram olduğunu söylerler. Bildiğiniz üzere, bu teklifin tümüyle ilgili görüşmeler sırasında, grup başkan vekilleri tarafından bu kanun teklifinin Anayasa'ya aykırılığı konusunda bir tartışma yürütüldü ve Sayın Başkan on dakika ara verdi, grup başkan vekilleri bir toplantıya çağrıldı ve daha sonra her gruptan bir milletvekilinin katılacağı bir toplantı yapılması kararı alındı. Sayın Bakan toplantıya katılacaktı ama katılmadı. Orada Komisyon Başkanıyla, samimiyetle, bu teklifin hukuka aykırı olması nedeniyle ciddi bir tartışma yürüttük. Ama tartışmadan sonra "Burada oluşan fikirleri Sayın Bakana aktaracağız." diyen Sayın Komisyon Başkanı şu dakika itibarıyla o toplantının niye yapıldığını hâlâ bize açıklamış, bir kelime sunmuş değil.
Değerli arkadaşlar, söz konusu maddeyle aslında paralel bir Bakanlar Kurulu oluşturuluyor, paralel bir Başbakanlık oluşturuluyor çünkü bir bakanlığa öyle çok yetki veriliyor ki bunların anlaşılması mümkün değil. Bakın, Bakanlığa tanınan haklar: Askerî alanlara ya da özel güvenlik bölgelerine ya da zeytinlik alanlara ya da kıyı alanlarına Bakanlık "Burayı petrokimya, rafineri ya da nükleer santral yapacağız." diye tek kalemde bu mülklere el koyabilmektedir; gerek askerî mülklere gerekse şahıslara ait, özel-tüzel kişilere ait bu mülklere el koyabiliyor.
Değerli arkadaşlar, başka bir bakanlık var mıdır bu kadar yetkili, bir mülkiyete tek kalemde müdahale edebilecek? Evet, Sayın Bakan gerçekten paralel bir Bakanlar Kurulu olarak yetkilendirilmiş durumdadır.
Değerli arkadaşlar, bu teklifle mevcut zeytinlik alanlara ya da Yabanilerinin Aşılattırılması gibi kanunlara, Kıyı Kanunu'na istisnalar getiriliyor. Bu istisnalarla -biraz önce anlattığım gibi- Bakanlık buralara el koyuyor.
Bugün, biliyoruz ki Kürt coğrafyasında her ilde onlarca özel güvenlik bölgesi var. Bu özel güvenlik bölgelerine her an el konulabilir ve daha da ötesi, Bakanlık kaç tane rafineri, kaç tane petrokimya tesisi, kaç tane nükleer santral tasarladıklarını da hiçbir şekilde belirtmemiş. Bu sayıyı istediği kadar artırma şansına sahip.
Bu alanların imarını kime yaptıracak değerli arkadaşlar? Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun yapı ve imar denetimini yapacağı ilk uygulama da bu olacaktır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, bir yapı ve imar denetimi kurumu olarak buraya yerleştiriliyor. Hâlbuki nükleer tesislerin yapı denetiminin dışına çıkarılmasını, İmar Kanunu'nun dışına çıkarılmasını bırakın, nükleer öyle tehlikeli bir şeydir ki ekstra güvenlik önlemleri almak durumundasınız, ekstra hazırlığınız, ekstra çalışmanız olacak.
Peki, ne yapılıyor? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı diskalifiye ediliyor, sadece görüş alınacak bir makam düzeyine düşürülüyor. Yani gerçekten, burada, bir Hükûmet olarak Sayın Bakanı kutlamak gerekiyor çünkü Sayın Bakana, tek başına bir Hükûmet, tek başına bir Bakanlar Kurulu, hatta, Başbakan gibi söylemek herhâlde yanıltıcı olmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu maddenin, bu şekilde geçmesi kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na aykırıdır. Bakın, 56'ncı madde açık bir şekilde "Herkes, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir." demektedir. Nükleerin çevre üzerindeki etkilerini hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla, bu metnin tekliften çekilmesini, bu metnin, bu maddenin tekliften çıkarılmasını teklif ediyoruz. Tüm grupları, özellikle bu yetkiler konusunda bir kez daha düşünmeye davet ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)