| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 20.05.2016 |
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) - Ne dedik Sayın Şentop da katılmıyorsunuz? Dinlemediniz bile.
Şimdi, değerli arkadaşlar, malumunuz, Meclis Başkanlık Divanı üyesiyim, Dışişleri Bakanlığından "gizli" ibareli yazılar gelir sürekli, böyle bir yazıyı açık ederek başlayacağım. Bu yazı, Dışişleri Bakanlığı diyor ki: "Bizim Somali'de büyük, kapsamlı faaliyetlerimiz var. Efendim, Puntland bölgesi ile Merkezî Somali Hükûmeti arasında niza çıkmış." Ben baktım, 70 milyon dolar falan büyüklükte bir ticaret hacmimiz var, "kapsamlı faaliyet"ten ne kastediliyor bilmiyorum. "Malum, Sayın Kani Torun, AK PARTİ Milletvekili, orada Büyükelçilik yapmıştır; biz usul usul zemin yokladık, aman bu gidip ara buluculuk ederse iyi olur, siz bunu bir şekilde bir Meclis kılıfına sokun gönderin." diyor ve biz Sayın Kani Torun'u Somali'ye ara buluculuk için gönderdik kapsamlı faaliyetlerimiz ve çıkarlarımız uğruna. Aynı şekilde, Filipinler'de, Türkiye, resmî ara bulucu. Hepsi, bu ülkede yaşanan çatışma meselelerine benzer, hatta onun yanında çok hafif ve önemsiz kalacak şeyler. Bu ara buluculuk faaliyetlerini olumlayan bir yerden konuşuyorum. Fakat, hani, Anadolu'da bir laf vardır "Evinde oturmayan diz, başkasının kilimini eskitir." diye; bu Meclis, dünyanın her işine kafa yordu, kendi evlatları, gencecik evlatları, asker, gerilla...
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Terörist!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - ...polis patır patır toprağın koynuna girerken "Biz de Meclis olarak bir heyet oluşturalım, bir çözüm arayalım." demedi, meseleyi getirdi...
Konuşmazsan, biraz felaketle öğrenmek yerine hikmetle öğrenmeyi benimsersen belki bir kırıntı kalır; nasip meselesi. Bana laf atıp durma oradan.
Onun için, bu konuda, getirdiniz işi mahkemelere döktünüz. Mahkemeler iki sonuçludur -hep burada söyledim- ya beraat edersiniz ya mahkûm olursunuz. Siyasetin bundan farkı, üç sonuçlu olmasıdır. Üçüncüsü nedir? Bir uzlaşmadır. Siyaset, sizler, bunun için varsınız. Burada ben hayâ ediyorum meslektaşlarım adına, aynı işi yaptığım insanlar adına, burada... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Eğer şey edersen sana da öğretirim, dersini veriyorum ben, gel sana da öğreteyim.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Sen ne biliyorsun ki ne öğreteceksin?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Öğretirim, öğretirim; yeter ki talep et, yeter ki talep et. Yeter ki talep et, bunda rahmet var, bunda rahmet var. Sen öyle oradan üfürüp durma. (AK PARTİ sıralarından "Film çevirmeye benzemez bu işler!" sesi, gürültüler)
Sayın Başkan, lütfen engeller misiniz.
BAŞKAN - Müdahale etmeyiniz lütfen.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Genel Kurula hitap etsin efendim.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - "Uzlaşma" demiştiniz en son, uzlaşmada kaldık.
BAŞKAN - Efendim, siz de lütfen Genel Kurula hitap ediniz. Lütfen...
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Genel Kurula hitap etsin.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bu süremi de ekleyin.
BAŞKAN - Ekleriz Beyefendi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Ben size dönüp konuşmuyorum, Genel Kurula dönüp konuşuyorum işte.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Tamam, biz de dinliyoruz.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmaya meydan vermeyelim efendim.
Buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Şimdi, sayın vekiller, bana gılgıllanacağınıza şurada parti komiserleri "Ne oy verdiniz?" dediğinde çocuklar gibi gösterme zilletine düşmemeyi tercih edin, çocuklar gibi. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Senin Kandil talimatın var, nasıl konuşuyorsun öyle!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Siz hepiniz şerefli, haysiyetli, izzet sahibi insanlarsınız. Bu zilleti kabul etmeyin. Yarın çocuklarınız sizden utanmasın.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Benim çocuklarım benden niye utansın? Siz utanın.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Biz sizin kılıcınızla ölmüşüz, başkasının şefaatiyle yaşamışız; biz buralarda değiliz. Biz, inanın, sizin de izzetinizi, şerefinizi düşünmekle mükellef hissediyoruz kendimizi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Çıkar da kendi şerefine bak! Siz önce kendi şerefinize bakın. Buradaki herkes kendi şerefini korur.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Siz düşünmüyorsanız bu sizin bileceğiniz iş. Tarih içinde bir nokta bile değilsiniz.
BENNUR KARABURUN (Bursa) - Kendinizi tarif ediyorsunuz bence, kendinizi tarif ediyorsunuz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bununla belki bir ünlem olabilirdiniz ama bu fırsatı, bu rahmeti tepiyorsunuz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Tarihi sen mi yazıyorsun? Tarihi sen mi yazıyorsun?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Tarihi hep beraber öğreneceğiz Hanımefendi, tarihi hep beraber öğreneceğiz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Nereden biliyorsun, sen mi yazıyorsun tarihi?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Biz tarihi yazanlarız. Sizden öğrenecek bir hâlimiz yok.
BAŞKAN - Sayın Önder...
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Biz tarihi yazanlarız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sen, Bayram, seninle ayrı görüşeceğim, sen göreceksin.
Haydi bakalım! (HDP sıralarından alkışlar)