GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:86
Tarih:05.05.2016

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu'yla ilgili tasarının geneli üzerinde bütün görüşmeler yapıldı ve 86'ya göre oy rengimi belli etmek için söz almış bulunuyorum.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Kravatınızdan belli zaten.

MUSA ÇAM (Devamla) - Belli, doğru, kravattan belli; doğru, çok doğru söylüyorsunuz.

Şimdi, birazdan bu ülkede çalışan en korumasız, en zayıf milyonlarca insanın idam fermanı için parmak kaldıracaksınız ama parmak kaldırmadan önce ben bir kez daha bazı şeyleri sizin takdirlerinize sunmak istiyorum.

Mevcut iş ilişkisinde dahi ciddi işçi alacakları sorunu yaşanırken bu tasarıyla özel istihdam büroları aracılığıyla ücret ödenmesinin yeni mağduriyetler yaratmasının kaçınılmaz olduğunu sizin dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bürosu dışında başkaca bir mal varlığı zorunluluğu olmayan özel istihdam büroları işçi alacaklarını ödemezse ne olacak? Bununla ilgili kesin bir düzenleme yok.

Kiralık işçilerin çalışmadıkları sürelerde kendilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sağlık hizmetlerinden yararlanmalarında da ciddi sorunlar ortaya çıkacağını sizlerin dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Kiralık işçiler açısından bir diğer sorunun ise işsizlik sigortasından yararlanmamak olacağını sizin dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Bir başka sorun ise kıdem tazminatıdır. Bu konuda tasarıda hiçbir açıklık yok; kiralık iş ilişkisi belirli süreli iş ilişkisine benzediği için kıdem tazminatından yararlanmaları mümkün gözükmüyor, bununla ilgili bir garanti yok.

Kiralık işçileri bekleyen en büyük tehlike ise sendika, toplu pazarlık ve grev haklarının kullanılmaması olacak. Kiralık işçilerin kâğıt üzerinde sendika hakkı olduğunu birazdan Sayın Bakan söyleyecek fakat bu hakkın kullanımının neredeyse imkânsız olduğunu sizin dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Kiralık işçilerin hangi iş kolunda örgütleneceği belirsiz; özel istihdam bürolarının tabi olduğu iş kolu mu, fiilen çalıştıkları iş kolu mu? Özel istihdam bürolarının tabi olduğu iş kolu ise sendikalar burada nasıl örgütlenecek? İş yeri ve işletme yetkisinde hangi işçi sayısı esas alınacak? Bunların hiçbiri burada, yasa tasarısı içerisinde yok. Toplu iş sözleşmesi kiminle imzalanacak; özel istihdam bürosuyla mı, yoksa çalıştığı iş yerinde mi? Toplu iş sözleşmelerinin süresi bir yıldan az olmayacağı için, dört ay süreyle kiralanacak işçi nasıl toplu sözleşmeden faydalanacak? Bunu sizin dikkatlerinize sunmak istiyorum, oy kullanacaksınız.

Grev hakkının nasıl kullanılacağı meçhul, belli değil, yok. Bu sorulara onlarca soru eklemek mümkün. Mevcut iş sözleşmesi kapsamında, çalışanların sendikalaşmasının büyük bir sorun olduğu ülkemizde kiralık işçilerin sendikalaşması ve toplu sözleşmeden yararlanması neredeyse hayal durumundadır. Kiralık işçilik, taşerondan daha kötü bir uygulama çünkü asıl işverenin yükümlülüğü ne yazık ki yok. Alt işveren taşeron ilişkisinde asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeriyle ilgili olarak kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumlu iken kiralık işçilikte böyle bir sorumluluk yok. Kiralık işçilik, çalışma hayatında en alttakiler demektir.

Son söz: 1946 yılında 4837 sayılı Kanun'la İş ve İşçi Bulma Kurumu kuruldu. Yetmiş yıllık bu kurum 2003 yılında 4904 sayılı Kanun'la Türkiye İş Kurumu hâline geldi. Bu düzenlemeyle birlikte, bizim hepimizin bir vesileyle içinden geçtiğimiz bu İş ve İşçi Bulma Kurumu veyahut da Türkiye İş Kurumu bir noktada tamamen tarihe karışacak, artık özel istihdam büroları marifetiyle bu kölelik düzenine gidilecektir.

Karar sizin, tercih sizin, oylar sizin arkadaşlar. Ama biz de burada tarihe gecenin bu saatinde bir not düşüyoruz. Elinizi vicdanınıza koyun. Sizden sonra gelecek olan çocuklarınızın, torunlarınızın ve yakınlarınızın bu ülkede amele pazarından alınıp satılmamasını istiyoruz.

86'ya göre, çok değerli arkadaşım Mahmut Tanal söz almıştı ama "Son sözü söylemek bir emekçiye yakışır." dedi ve bana devretti. Kendisine burada teşekkür ediyorum. Tüm çalışanları, yukarıda, aşağıda, kapıda, dışarıda, mutfakta, her yerde çalışan tüm emekçi kardeşlerimizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına selamlıyorum ve bu tasarıya kırmızı oy vereceğimizi söylüyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)