Konu: | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 86 |
Tarih: | 05.05.2016 |
GÜLSER YILDIRIM (Mardin) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 170 sıra sayılı tasarıyla ilgili söz almış bulunmaktayım.
Bu tasarıyla, özellikle gençlerin iş tecrübesi kazanmasına, uzun dönemli işsizlerin işsizlikten kurtulmasına ve iş gücü piyasasının dışında kalmış olanların motivasyonlarının artırılmasına katkı sağlayacağı iddia ediliyor. Oysa bu cilalı ve süslenmiş cümleler baştan aşağıya koca bir yalan ve aldatmacadan ibarettir.
Bugün ekonomik verilere baktığımızda, Türkiye'nin ihracatı geriliyor, yabancı sermaye çıkışı hızlanıyor, kamu ve özel sektörün zamanında dövizle alınan ve ekonominin yarısı büyüklüğüne ulaşan borçlarını ödemesi zorlaşıyor ve tüm bunların sonucu olarak, ekonomik güven endeksi de en düşük seviyelerde seyrediyor.
İşte, AKP, içine düştüğü bu darboğazdan kurtulmak için de kiralık işçi yasasını devreye sokmak istiyor. Savaş hâlinden kaynaklı insanları evinden, kentinden göç ettireceksin, yedek işsizlik kadrosunu dolduracaksın, sendikal örgütlenmeyi engellemek için elinden geleni ardına koymayacaksın, sonra da "çözüm" adı altında işçiye, emekçiye köleliği dayatacaksın.
Bakın, bu tasarı özünde nedir? Bu tasarı, işçinin sömürülmesidir, güvencesiz bir yaşama mahkûm edilmesidir, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin hakkının gasbıdır, emekli olmamasıdır, düşük ücretle çalıştırılmasıdır ve en vahimi de iş cinayetlerinin açıkça desteklenmesidir. Bu tasarı, sermayedarların ve para babalarının kârına kâr katmak ve onu korumak adına işçiye ve emekçiye karşı yapılmış açıkça bir darbedir. Biliyoruz ki ekonomik değerin tek kaynağı emektir. Bizim düşüncemiz, inancımız ve vicdanımız da bu emeği ortaya koyanlardan yanadır. Bu tasarıyı karşımıza çıkaranların ve buna onay verecek olanların emekçilerin ve işçinin değil, açıkça patronların, para babalarının yanında olduğu bilinmelidir. İşçiyi para babalarına peşkeş çeken bu tasarı, zengini fakirin sırtında daha da devleştirmesidir. Bu mudur sizin "Hak üstündür." dediğiniz adalet anlayışınız?
Bakınız, Türkiye, ILO'nun 87 sayılı Örgütlenme Özgürlüğü Sözleşmesi'ni imzalamıştır ve bu nedenle, toplu sözleşme veya çalışma koşullarına dair bir mevzuat değişikliğinde işçi ve işveren örgütleriyle tam ve detaylı bir danışma yürütmek zorundadır. Ancak, kendi Anayasa'sını tanımayan darbe hükûmetinin uluslararası sözleşmelere bağlı kalması da beklenemez. Daha iki gün önce İzmir'de sizlerin kiralık işçi yasasına karşı demokratik tepkilerini ortaya koymak isterken güvenlik güçleri tarafından müdahaleye maruz kalıyor ve yöneticisinden işçisine gözaltına alınıyorlar. Nasıl ki buradan "kamu güvenliği" adı altında ölüm, katliam ve yıkım yasalarını çıkardıysanız ve bunu da halkın canı ve malını korumak olarak halka yutturmaya çalıştıysanız, şimdi de işçinin kölelik ve güvensizlik yasasını daha fazla istihdam yasası olarak topluma yutturmaya çalışıyorsunuz.
Kürt siyasetine yapmaya çalıştığınız darbenin işçiye yapmak istediğiniz darbeden bağımsız olmadığını biliyoruz. Bütün bu yapılanlar AKP iktidarının nasıl bir diktatörlüğe gittiğinin göstergesidir.
Son olarak, bizler, özel istihdam büroları varlığına koşulsuz karşı olduğumuzu ve bu işçi kıyımını esas alan tasarının bir an önce geri çekilmesi gerektiğini söylüyor, kiralık işçi yasasına bir kez daha buradan hayır diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)