GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:86
Tarih:05.05.2016

CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

170 sıra sayılı Kanun'un ikinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 5 Mayıs, bir iki saat sonra 6 Mayısa gireceğiz. 6 Mayıs 1972'de savaşsız, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünya için mücadele veren insanlar bu ülkede idam edildiler. Bugün bir idam daha gerçekleşiyor, işçi sınıfının kazanılmış olan hakları bugün bu saatte, getirilen yeni bir tasarıyla birlikte katlediliyor.

Benden önce konuşan konuşmacı "Türkiye'de çalışan işçilerin, emekçilerin kazanılmış hakları ellerinden alınıyor, yok ediliyor, köleliğe mahkûm ediliyorlar; peki bu işçi konfederasyonları, sendikalar nerede?" diye çok önemli ve haklı bir soruyu sordu. Ama hedef de amaç da buydu zaten. 12 Eylül 1980 darbesi ve 24 Ocak Kararları ve daha sonra uygulanan neoliberal politikalarla birlikte istenilen, Türkiye'de örgütsüz bir toplum yaratmak, örgütsüz bir sendikal hareket yaratmak ve sermayenin, kapitalizmin istediği bütün kanunları, bütün maddeleri buradan tek tek geçirmektir arkadaşlar. Amacına, hedefine aşağı yukarı ulaşıldı kapitalizmin, bunun amacına ulaşıldı. Bugün Türkiye'de ne yazık ki sendikal hareketin sırtına hançer sokulmuş ve bu şekilde bir mücadele...

Bakınız, 12 Eylül 1980'de ülkenin nüfusu 40 milyondu, sendikalı işçi sayısı 2,5 milyondu ama bugün ülkenin nüfusu 78 milyon, toplam toplu sözleşme yapan işçi sayısı, reel olarak sözleşme yapan işçi sayısı 750-800 bin. Yani, ülkenin nüfusu artmış, çalışan sayısı artmış ama sendikalı işçi sayısı düşmüş. Neden? Çünkü 1982 Anayasası örgütlenmenin önüne bir yığın engel koymuş ve işçiler ne yazık ki örgütlenememiş. Ve bugün ne yazık ki iktidar sanayi odası, ticaret odası, esnaf odası, meslek örgütü, kooperatif, işçi sendikaları, kamu çalışanları sendikaları dâhil olmak üzere, kendisine biat etmeyen tüm sendikaların içini boşaltmış, üyelerini sıfırlamış, müsteşarla, bakanla, genel müdürle baskı yapmış, "Şu sendikaya geçeceksin, bu sendikaya geçeceksin." diye tehdit etmiş ve bazı sendikaları AKP'nin arka bahçesi hâline dönüştürmüş, arka bahçesi olmayan sendikaları da ne yazık ki çok zayıf ve çok güçsüz hâle dönüştürmüş, ne yazık ki bugün mücadele edecek ve sokağa çıkacak hâlleri kalmamış. Bundan da üzüntü duyuyorum bir eski sendika yöneticisi olarak.

Şimdi getirilen tasarı Sayın Bakanın dün kısmen söylediği ama zaman zaman televizyonlara çıkıp da söylediği işte "istihdam büroları", "Esnek çalışma biçimlerini getiriyoruz.", "Türkiye'de kayıt dışı istihdam olmayacak, merdiven altı çalışmalar sona erecek, her şey güvence altına alınacak..." Söylemesi aslında çok kolay, ne kadar güzel şeyler söylüyor Sayın Bakan bu reformlardan falan. Ama, bunların gerçeklerle hiçbir alakasının olmadığının altını çizmek gerekir.

Arkadaşlar, getirilen bu istihdam büroları Amerika'da, Avrupa'da, birçok Avrupa Birliği üyesi ülkelerde uygulanıyor ama orada son derece güvenceli hâle gelmiş yani her koşulda çalışan işçi orada güvence altında. Ben, 12 Eylülden sonra sekiz yıl yurt dışında yaşadım, İsviçre'de ve Fransa'da yaşadım. İngilizcede "temporary security" yani "temporary bureau" veyahut da Fransızcada -Fransa'da- "interim" -Türkçe konuşmada "enterim"- "kiralık büro" diye adlandırılan bürolar var. Gidersiniz bir sözleşme yaparsınız, o iş yeri, o özel büro sizi bir iş yerine gönderir orada çalışırsınız ama sosyal haklarınız, kıdem tazminatlarınız, ihbarlarınız ve diğer sosyal güvencelerin hepsi ama hepsi güvence altında arkadaşlar ve emeklilik de dâhil olmak üzere bunların hepsi güvence altında.

Şimdi, zaten bize getirilen çalışma yasasının 11'inci ve 12'nci maddeleri... Belirli süreli ve süresiz işlerle ilgili yeteri kadar düzenleme var, yeteri kadar esneklik var, yeteri kadar vardiyalı veyahut da kısmi çalışma var zaten. Bunu getirerek, çalışma hayatını daha da esnekleştirerek insanları köleliğe mahkûm etmenin hiçbir anlamı ve hiçbir gerekçesi yok arkadaşlar. Gerek Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek gerekse Çalışma Bakanı diyor ki: "Eğer bu özel istihdam bürolarını biz halledersek arkadaşlar, Türkiye'de önemli çapta işsizlik sorununu çözeriz." Vallahi yalan, billahi yalan, tillahi yalan arkadaşlar! (CHP sıralarından alkışlar) Asla ve asla bu modelle, bu düzenlemeyle Türkiye'de işsizlik sorununu çözme şansınız yok arkadaşlar.

İçinizde iş adamları var arkadaşlar, patronlar var; gidiyorsunuz, araç filonuzu yenileyeceksiniz, artık araç almıyorsunuz leasing sistemiyle alıyorsunuz arkadaşlar. Doğru mudur? Leasing sistemiyle. İş yerinize, fabrikanıza onlarca makine alacaksınız arkadaşlar, gidip artık parayı basıp da makine almıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Leasing sistemiyle alıp geliyorsunuz. Arkadaşlar, çalışma hayatı da kısmen leasing sistemine dönüyor. Yani, bu sistemle gidiyorsunuz patron, büro, işçi, işveren bir sözleşme yapıyor özel büroyla, diyor ki: "Ben özel büroda çalışacağım." Özel istihdam bürosuna gittiğinde 1.300 liranın üzerinde bir ücret talep etmek imkânsız artık arkadaşlar ama aynı fabrikada 1.500, 1.600, 1.700, 1.800, sendikalıysa 2 bin lira ücret alan işçi var. Şimdi, özel büroya gidip sözleşme yapan o işçinin 1.300 liradan fazla maaş almasının imkânı yok arkadaşlar. Neye çalışacak? 1.300 liraya çalışacak arkadaşlar. Gidecek çalışacak, üç gün sonra, dört gün sonra kapının önüne bırakılacak ve geri gönderilecek. Bu güvenceli değildir, bu tamamen bir kölelik sistemidir. Bunu Sayın Bakana burada arkadaşlar dile getirdiği zaman "Hayır, bu kölelik sistemi değildir, yanlış bir kavram kullanıyorsunuz." diyor.

Sayın Başkan, Sayın Bakan; buradan birçok bakan geldi geçti, sizler de gelip geçeceksiniz, tarih sizi de yazacak, Süleyman Soylu'yu da yazacak ve 5 Mayıs akşamı işçi sınıfının arkadan hançerlendiğini bir kez daha burada göreceğiz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu tarih görecek, biz oluruz olmayız ayrı bir konu ama tarih bunu yazacak arkadaşlar.

Bakınız, özel istihdam bürolarıyla birlikte resmen, taşeronla birlikte insanlar nasıl milyon dolarları ceplerine atıyorlar, işçinin sırtından para kazanıyorsa o özel istihdam bürolarında da, adam kurulacak, telefonla beni alacak o iş yerine, o iş yerine, o iş yerine, benim sırtımdan para kazanacak arkadaşlar. Neden, neden arkadaşlar, işçinin sırtından, emekçinin sırtından patronlar neden para kazansınlar, niçin? Çünkü yandaşa kaynak aktaracak.

Aslında mademki bu kadar esneklik getiriyoruz, gelin Cumhurbaşkanında yapalım arkadaşlar esneklik, altı ayda bir değişsin arkadaşlar, getirin, altı ayda bir değişsin arkadaşlar. Bakanlar Kurulu için getirelim, Bakanlar Kurulu için getirelim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Geldi, bugün geldi!

MUSA ÇAM (Devamla) - Geliyorum oraya, oraya geliyorum.

Bakanlar Kurulu için yapalım arkadaşlar, esnek olsun, altı ayda bir değişsin. Milletvekilleri için yapalım, altı ayda bir milletvekilleri, bizler değişelim arkadaşlar, başka arkadaşlar gelsinler milletvekilliği yapsınlar.

Ama dün ve bugün fiilen istihdam bürolarına benzer bir değişim gerçekleşti. AKP Genel Merkezi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi AKP Grubu ve kaçak saray arasında yapılan iş akdi, arkadaşlar, dün bozuldu.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Taşeron anlaşması!

MUSA ÇAM (Devamla) - Sayın Başbakanı AKP Genel Başkanı yaptı, Başbakan yaptı ama yirmi ay kullandıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanı "Ben bu Başbakandan memnun, mutlu değilim, azlediyorum." dedi, azil yazısını gönderdi.

Şimdi, Başbakanın kıdem ve ihbar tazminatı ne olacak diye düşünüyorsanız, sendikada kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı davalarını açan çok iyi hukukçular biliyorum, var; eğer isterse Sayın Ahmet Davutoğlu, onun bu davasını alıp dava açacak, mutlaka ve mutlaka saraya karşı kıdem ve ihbar tazminatı kazanacaktır arkadaşlar. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın, Sayın Davutoğlu'nun da herhangi bir kuşkusu olmasın. Burada hukuku savunacak, onun kıdem ve ihbar tazminatlarını savunacak, onu alacak avukatları biliyoruz arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA ÇAM (Devamla) - Bir kez daha bu istihdam bürolarının işçi sınıfı hareketine büyük bir darbe vurduğunu, büyük bir sıkıntı yarattığını...

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Başkan, işe iade alamayacak mı?

MUSA ÇAM (Devamla) - Ama işe iade davasını açarsa artık, o azil sözleşmesi yapıldı, işi bitti ancak kıdem ve ihbar tazminatını alabilir, başka bir şey değil.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)