| Konu: | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 05.05.2016 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 170 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 14'üncü maddesinde tanımlanmış bulunan çağrı üzerine çalışmaya uzaktan çalışma istihdam şeklinin de eklenmesi öngörülmektedir.
Uzaktan çalışma, işçinin işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini iş yeri dışında yerine getirmesidir. İşçi, bu çalışma şeklinde bir sözleşme uyarınca seçtiği yerde, genellikle evinde, işverenin denetimi altında bulunmaksızın üretimde bulunmaktadır.
Dünyada teknolojik, ekonomik ve sosyal değişimlerin etkisiyle çalışma ilişkileri de dikkat çekici gelişmeler göstermiş, ekonomik hayatı, işçi-işveren ilişkilerini ve uygulanan politikaları etkilemiştir. Çeşitlenen talepler ve kısalan üretim ve pazarlama zamanı karşısında işletmeler standart üretime yönelik mevcut yapılarını değiştirerek yeni gelişmelere ve rekabete uygun bir yapılanma ihtiyacı hissetmişlerdir.
Esnek istihdam biçimlerinin iş gücü piyasasındaki etkisi, en çok çalışma süresi ve istihdam şekillerinde görülmektedir. Bu istihdam şekilleri klasik işçi-işveren ilişkilerini, çalışma yeri, süresi ve şartları bakımından önemli ölçüde değiştirmiştir.
4857 sayılı Kanun'la daha belirgin bir şekilde iş mevzuatımıza giren yeni istihdam türleri, sosyal tarafları ikna edecek bir güven tesis edilememesi ve mevzuatın buna uygun hâle getirilememesi nedeniyle henüz yaygın uygulama alanı bulamamıştır. Hizmet akdinin süre yönünden belirlenmesi taraflara serbesti tanımakla birlikte, işverenin kısa süreli hizmet akitlerini işçinin iş güvencesini ortadan kaldırmak adına kullanma çabası da yaygındır.
Değerli milletvekilleri, esnek istihdam türleri işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunacak bir yöntem olarak takdim edilmektedir. Gerçekten de işsizliğin arızi nitelik taşıdığı, ekonomik konjonktürle ilgili olduğu ülke ve dönemlerde, kısmi süreli çalışmaların iş piyasasındaki emek baskısını hafiflettiği bir gerçektir. Ancak istihdam yaratmanın yolu üretken yatırımlar yapmaktır. Türkiye sağlıklı bir yatırım, üretim ve istihdam zinciri oluşturamamıştır. Bu nedenle işsizlik azaltılamamaktadır.
Türkiye gibi işsizliğin yapısal nedenlerden kaynaklandığı ülkelerde, tam gün istihdam yerine kısmi süreli çalışan personelin işe alınması, iş veriminde değişiklik yapmayacağından işsiz sayısının artmasına neden olabilmekte, çalışma şartları daha da kötü hâle gelebilmektedir. Kadın işçilerin kısmi çalışma şeklinde istihdamı pazarlık güçlerini azaltmakta, bazı sosyal haklardan faydalanmalarını engellemektedir. Uygulama alanlarının ve işler arasındaki bağlantıların iyi belirlenememesi hâlinde çalışma düzeni bütünüyle aksayabilmektedir. İş yerinin benimsenmesi ve onunla bütünleşilmesi zorlaşabilmekte, işin gelişimi için yeni fikirler üretmek ve çaba harcamak eğilimi ikinci planda kalabilmektedir. Sendikasızlaşma oranı yüksek olmakta, sosyal güvenlikten en çok bu şekilde çalışanlar kaçırılmaktadır. Öte yandan bu tür çalışma şekilleri, tipik istihdam biçiminden ve bu istihdam biçiminin işçiye sunmuş olduğu güvencelerden uzaklaşma anlamına da gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, atipik istihdam şekillerinin çalışma hayatına girmesi âdeta işçi haklarının istismar edilmesi girişimine dönüşmektedir. Güvenceli esneklikle bu kaygının giderileceği beklense de uygulamada iş güvencesi hâlâ en önemli sorun olarak karşımızda durmaya devam etmektedir. Çalışma hayatında esnekliği işçi aleyhine istediğini yapabilme imkânı ve sömürü aracı olarak gören anlayışı reddediyoruz. Esneklik, kuralsızlık değildir ancak bunun kanunlarla sağlam teminatlar altına alınması da zorunlu bulunmaktadır.
Görüşmekte olduğumuz tasarı bu yöndeki tereddütlerimizi gidermemekte, sürecin takibine dönük etkili bir denetim, kontrol ve iş güvenliği öngörmemekte, istismarlara dönük caydırıcı müeyyide ihtiyacını karşılamamaktadır. Bize göre, bu tasarı, ilgili sosyal tarafların etkin katılımı ve ittifakıyla Meclise gelmeliydi.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak beklentimiz, çalışanların haklarının ve çalışma hayatının dengelerinin korunmasıdır. Partimiz, işçilerimizin haklarını geriye götürecek ve onları mağdur edecek hiçbir girişime destek vermeyecektir.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)