| Konu: | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 05.05.2016 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, aslında dün gece yapacaktım konuşmamı önceki gece Miraç gecesi diye kutlanılan gece hakkında.
Aslında, Kur'an-ı Kerim'de miraç değil, bu gecenin isra gecesi olduğuna dair bir ayeti sizlerle paylaşmamın sebebi yeryüzü barışının, toplumsal barışın; halkların, inançların barışının bütün şifresinin İsra suresi 1'inci ayette olduğunu ifade etmek maksadıyla. Hemen okuyacağım: "Kulunu ayetlerimizden, mesajlarımızdan, işaretlerimizden, belirleyici alemlerimizden bazılarını göstermek için, Mescid-i Haram'dan çevresini bereketli, mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya, o en uzak mabede, Süleyman mabedine doğru geceleyin yürüyüşe çıkartan, yol aldıran Allah mutlak aşkındır, yüceliğinde sınır bulunmayandır." İnşallah bizler de bu yeryüzü, evrensel barışın şifrelerini anlayabilenlerden oluruz.
Değerli arkadaşlar, bugün 5 Mayıs Ebeler Günü hakkında da hemen küçük bir cümle kullanmak istiyorum.
Öncelikle, kadınlarımızın o doğum sancılarında, en güzel bir görev bilinciyle insani, vicdani bir bilinçle dünyaya gelen bebeklerin doğumunda yardımcı olan insanlarımızın, kadınlarımızın bugünlerini bütün kalbimle kutluyorum. Fakat, tüm mesleklerde olduğu gibi, hiçbir mesleğin, hiçbir insanın, hiçbir mevkinin, makamın kutsanmayacağının bilincinde, farkında olarak, maalesef ki ebelik konusunda da yanlış uygulamalarla karşılaşıyoruz. Bire bir şahit olduğumuz örnekliklerden sadece bir tanesini verirsek Kürt kadınları doğum sancıları çekerken kadınlara karşı vazifelerini yerine getirmeyip "Siz doğuruyorsunuz, doğuruyorsunuz, örgüte çocuk gönderiyorsunuz." diye vazifesini yapmayan ebelerimizin de olduğunu burada belirtmek istiyorum.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Ya yapmayın ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bu kadar olur, anca bu kadar olur!
HÜDA KAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sevgili milletvekilleri; bugün 170 sıra sayılı İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesiyle ilgili konuşmak üzere söz aldım.
Biliyorsunuz, iktidar döneminde taşeronluk kalkacak diye umut ederken maalesef tüm çalışanların, emekçilerin hayatını ipotek altına alan, kölelik büroları açacak şekilde bir kanun tasarısıyla karşı karşıya kaldık. Aynen örnek verirsek, günümüzde, bugün yaşadığımız gibi, yoksul mahallelerde insanlarımız 2B probleminin halledilmesini beklerken bugün karşı karşıya kaldığımız bir 3B problemi hepimizin, Türkiye halkının gündemine girmiş bulunuyor. Özel istihdam büroları "geçici iş ilişkisi büroları" adı altında insan kiralama bürolarıdır. Yoksul, muhtaç insanların alın terini, bedenini, emeğini bir karaborsacı anlayışıyla başkalarına peşkeş çekme yasa tasarısıdır. Bu tasarı, çalışanların fırsat eşitliğini yok etmektedir. Kıdem tazminatı, emeklilik hakları yok olmaktadır, örgütlenme hakları yok olmaktadır. Bir zamanlar hep şu vardı Türkiye'de... "Emekli olayım ev alayım.", "Emekli olayım hacca gideyim.", "Emekli olayım yatırım yapayım." diyen insan artık çevremizde göremiyoruz. İnsanların emeklerinin karşılığında artık bir kıdem tazminatı hayal olmuş durumda. Çalışma ve sözleşme hürriyetinin -48'inci maddesine göre- irade özgürlüğü yok edilmeye çalışılıyor, Anayasa'da herkes çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olmasına rağmen bu irade yok ediliyor; bu tasarıyla işçinin emeği, alın teri başkalarının, bazı çevrelerin sömürü alanı hâline çevriliyor. Çalışanlar kölelik bürolarının eline, insafına terk edilmeye çalışılıyor. Dünyada kapitalizmin ömrü uzatmaları oynarken Türkiye'de "muhafazakâr, dindar" olarak kendilerini tanımlayan iktidardaki arkadaşlarımız, yöneticilerimiz bütün alanları, hayatımızın bütün alanlarını alınıp satılabilir bir alan hâline dönüştürüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) - Vaktim bitti fakat ben sadece şunu da ifade etmek istiyorum, bir hadis ifade etmek istiyorum. Allah'ın ve elçisinin kınadığı üç çeşit insan vardır: Bir, söz verip sözünü tutmayanlar, sözünden dönenler; iki, özgür bir insanı köle gibi satarak parasını yiyenler; bir de bir işçi çalıştırıp, emeğini kullanıp ücretini vermeyenlerdir. Allah bu kınananlardan etmesin. Sizlerin de inşallah vicdanı bu gerçekleri görür.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)