| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 05.05.2016 |
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bir üzüntümü ifade etmem lazım. Açıkçası, en son konuşma yapan saygıdeğer vekilimiz öyle bir kadın tablosu çizdi ki ülkenin adı, ismi oradan çıkarılıp tutanaklara bakıldığında "Eyvah, eyvah!" diyecek bir tablo oluşturdu. Açıkçası, üzülüyorum çünkü Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir kadın fotoğrafı mı, yok sayılan, eve kapatılan, yok efendim, böyle bir kâbus fotoğrafı... Açıkçası, şunu yaptık, bunu yaptık, şiddetle ilgili şunları konuşacağız gibi böyle bir tablodan öte önce şu zihniyeti ortadan kaldırmak lazım.
Çok değerli vekillerim, siyaset bir ideal, bir fotoğraf sunduğunuz zaman, burada A partiyi, B partiyi anlatmıyorsunuz, bir ideal ortaya koyduğunuz zaman kadınlar adına hep birlikte adımlar atacakken, Türkiye'yi anlatıyorsunuz. Türkiye'yle ilgili... Kadınlar 1934'te Parlamentoda ilk yasal hak aldığında oran 4,6'ydı ama bugün, o rakam, 2002'den bu yana bakın -yüzde kaçlara- yüzde 14,7'lere, yüzde 17'lere, hep birlikte alınmış bir Parlamentoda temsile kadar getirilebildi. Eğitim, istihdam, sosyal politikalar, bunların her biri adım adım, düne göre bugün çok daha iyi ama yarın çok daha iyi olabilmesi için yine burası karar verecek, yine hep el ele, birlikte hareket ederek gideceğiz.
Eğitimle ilgili... "Kadına yönelik şiddet" dedik mesela. Bununla alakalı raporlara bakıyorsunuz, kadın güçlü olmalı, birey olarak güçlü olmalı elbette.
Şimdi, HDP grup önerisinde bunu sundu, tamam, o zaman teröristlerin şiddetine karşı da o kadın, hanımefendi buradan o şiddeti kınadığı zaman, oradaki kadınlara yönelik şiddeti de bu kürsüden teröristlere yönelik kınadığı zaman "Evet, tamam." diyeceğim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Terörizme, terörle mücadeleye karşı şu kürsüden kadın olarak mücadele ettiği zaman, o zaman helal olsun diyeceğiz.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Genel Kurulda kadına yapılan şiddeti kınayın önce. Ayıp! Ayıp!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - O yüzden, kelime oyunlarına lütfen hiç sığınmayalım.
Bir gün, 6284 sayılı...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Oyuna gerek yok ya, cinayetler ortada.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Bakın, ben sizi saygıyla dinledim, niye tahammül edemiyorsunuz? Neden tahammül edemiyorsunuz?
BAŞKAN - Devam ediniz Sayın Kaynarca.
Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi dinleyelim efendim, lütfen.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Gerçekleri söyleyin, gerçekleri.
BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Gerçekleri konuşmuyorsunuz.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Lütfen... Her yerde şiddet. Dokunulmazlık konuşuyoruz, şiddet; buraya geliyoruz... Ondan sonra da tutuyorsunuz, kadına yönelik şiddetle ilgili önerge getiriyorsunuz. Hiç kusura bakmayın, hiç kusura bakmayın, önce güven vereceksiniz. AK PARTİ on iki yıldır iktidarsa güven verdiği içindir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Kaç yıldır, pardon?
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Bak, tek kelime diyorsanız başarının altındaki sır, güven verdiği içindir, bu kadar.
Aa, bakıyorum şimdi -okudum evrakları- Allah'ım, öyle bir fotoğraf var ki Türkiye'de kadın cinayetleri, Türkiye'de şunlar, hepsi almış başını gitmiş. Dünyada 3 kişiden 1'i kadın cinayetlerinden ne yazık ki can veriyor. Avrupa Birliği... Ben o rakamlara da hemen ulaşayım diye baktım, hemen söylüyorum size, kurumun adını da veriyorum: AB Temel Hakları Kurumu araştırmalar yapmış. Kaç ülkede? 28 ülkede yapmış. Baktınız mı? Bakmış olmalısınız. Türkiye'de aleyhte ne bulursak cımbızla çekip Avrupa'ya yetiştirmeye çalışıyoruz ya, buna da bakın lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ne diyor Avrupa Birliğiyle ilgili? Avrupa Birliği "62 milyon kadın" diyor. Nerede? Avrupa'da. Başı kim çekiyor? Danimarka, arkasından İsveç. "Almanya'da da var, Fransa'da da var." diyor. Oranlar ne yazık ki yüzde 52 gibi, yüzde 47 gibi çok ciddi, üzücü oranlar. Evet, Türkiye'de de var; evet, Türkiye'de yüzde 39'la bu rakamlar bu noktaya gelmiş durumda, belki ifade edilen çizgilerde ama asla ama asla...
Yaptığımız her konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti devleti Parlamentosu olarak, parlamenteri olarak biz kendi ülkemizin onurunu, kendi ülkemizle ilgili doğru verileri sunmakla mükellefiz, görevimiz bu. O nedenle, bütün bunları ifade ederken, araştırma sayılarını da, bunları da verirken önce bunların altını dikkatle çizmek istedim.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün, dünya kıyasıydı, yaptıklarımızdı, onlarla ilgili birkaç başlığı izninizle, tutanaklara girmesi açısından özellikle ifade etmek isterim. O da şu: Bakın, kadına yönelik şiddetle mücadelede mevzuat çalışmaları, eğitim ve farkındalığı artırmakla ilgili yaptıklarımız, kurumlar arası iş birliği ve koordinasyonu artırma, şiddet mağduru kadınların korunması ve desteklenmesi, ŞÖNİM'lerin sayılarının artırılması, buna benzer birçok çalışma... Önce bu başlıkların altını dikkatle çizmek istedim.
Yasal düzenlemeler, bu "mevzuat" dediğim birinci başlık. Yasal düzenlemelerde en dikkat çekici olan, Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığımız zamanında İstanbul'da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne yani İstanbul Sözleşmesi'ne ilk imza koyan ülke olduk. Arkasından, bu İstanbul Sözleşmesi'ni de Parlamentodan geçirerek bunun altyapısını oluşturan ülke de Türkiye oldu. Yani bu konudaki hassasiyetimizi bu konudaki mücadelemizin altında yatan gerçek yasal mevzuatlarla da beslemiş olduk.
Hemen arkasından, kurumsal birimlere bakıyorum. Kurumsal birimler içerisinde de özellikle ŞÖNİM'ler dikkat çekiyor. Bakın, "Bu mücadeleyle ne yapabiliriz?" diye düşündüğümüzde, ŞÖNİM'ler pilot bölge olarak başladı 14 pilot ilde, arkasından 40 ili buldu ve 2016 Eylem Planı'nda tüm illerde var olmasına yönelik çalışmalar da yine devam ediyor. Koruyucu, önleyici önlemler içerisinde, özellikle konukevi sayılarının artırılmasıyla ilgili çalışmalar da var. Bakın, ilk başladığında 43 olan sayının bugün itibarıyla 135 konukevi sayısına çıkması da bu konuda gösterilen hassasiyetin bir parçası.
O yüzden, ben konuşmalarda yapılan atıflarda verilen sayıların, "Kadını eve kapatıyor. Kadınla ilgili şudur." gibi olumsuz cümlelerin arkasından şuna dikkat çekmek isterim: AK PARTİ hükûmetleri döneminde, özellikle kadınlarımızın birey olarak da güçlü olabilmesi... Çünkü, maddelerden konuşması esnasında sayın konuşmacı "Aileye önem veriyorsunuz, kadını atlıyorsunuz..." İkisi birbirinin bir alternatifi elbette değil. Kadın da birey olarak güçlü olacak, o güçlü olursa aile güçlü olacak, aile güçlü olduğunda da toplum o gücü kendinde bulacak; bu, hepsi birbirini tetikleyen gerçekler ve bununla ilgili yapılan çalışmalar da özellikle istihdam konusunda...
Bakın, 2008 yılında çıkartılan Başbakanlık genelgesiyle kadın çalışma oranı, hem iş gücüne katılım hem istihdam artışı çok değerli oranlara ulaştı. Başladığından çok daha iyi ama daha iyi olabilmesi, Avrupa standartlarına ulaşabilmesi adına da verilen emeği görmemezlik yapamazsınız, yapmamalısınız.
Dolayısıyla, şu ana kadar yapılan bütün konuşmalarda Türkiye Cumhuriyeti kadınını anlattığımızı, burada çizilen tablolarda politik söylemlerden öte, gelinen noktayı doğru verilerle tespit itibarıyla aktarmanın değerli olduğunu ifade ediyorum. Kadına şiddeti en son konuşacak kadınlarımızın da yine şiddete sessiz kalanlar olduğunun, terörizme, terörist şiddetine sessiz kalanlar olduğunun da altını dikkatle çiziyorum.
170 sıra sayılı İş Kanunu'nu görüşmeye başladık. Türkiye İş Kurumu Kanunu'nun görüşmelerinin birinci bölümünü bitirmiştik biliyorsunuz. Dolayısıyla, madde üzerinde görüşme ve kanunun da görüşülebilmesi adına bugünkü gündemin bu şekliyle öngörüldüğünü ifade ediyor, değerli heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)