GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:86
Tarih:05.05.2016

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubunun vatandaşların ceplerinden yaptıkları sağlık harcamalarının artışı ve bu artışın sosyal ve ekonomik sonuçları hakkında verdiği araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Sağlık, sosyal hizmet ve sosyal güvenlik gibi hizmetlere ulaşmak ve yararlanmak her insanın hakkıdır ve bu hak, bu hizmetleri bireysel olarak karşılık, bedel ödeyerek aldığınızda hak olmaktan çıkar çünkü hak demek, karşılıksız, bedel ödemeden erişmiş olduğunuz değerlerdir. Oysa, sosyal güvenlik toplumsal bir konudur ve giderek daha çok sayıda insanın bu alandan dışlanması sonucunda nasıl bir sosyal güvenliğin elde edilebileceği ortadadır.

Türkiye'de sağlık hizmetleri "reform" ve "dönüşüm" adı altında ticarileştirilmiş, sağlık hizmeti bir rant alanı hâline getirilmiş ve "paran kadar sağlık hizmeti" devreye girmiştir. AKP Hükûmeti iktidara geldiği zaman sağlık hizmetleriyle ilgili "SGK kuyruklarında beklenmeyecek.", "Herkes istediği hastaneye gidebilecek.", "Herkes, her türlü sağlık hizmetine ulaşabilecek.", "Hastanede rehin kalmaya son." gibi vaatleri arka arkaya sıralamıştı. Ancak, bu vaatlerin kocaman bir yalan olduğu gün geçtikçe daha çok ortaya çıkmıştır. Oysa, sağlıktaki yıkımı hastaneye yolu düşen herkes yaşamak zorunda kalmıştır. Doğrudur, artık kimse hastanede rehin kalmıyor çünkü sadece parası olan hastaneye gidebiliyor, onun dışındakiler sadece çok kısıtlı ve çok düşük ücretlerle olabildiği kadar sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyorlar. Yurttaşlar hastaneye tedavi olmak için başvurduğunda cebinden çıkan vergiler ve ödediği primler yetmiyor, bir de üstüne farklı isimler altında sürekli cepten ödeme yapması gerekiyor.

Sağlık ve sosyal güvenlik alanı, Türkiye'nin kendine özgü toplumsal ihtiyaçları yerine, yıllardır küresel sermayenin ihtiyaçları veya dayatmaları üzerinden şekillendirilmiştir.

Yurttaşın cebinden ödediği sağlık harcamalarına bakacak olursak yurttaşın sağlık hizmeti alabilmek için cebinden ödemesi gereken tam 16 kalem ödeme vardır.

Önce, muayene katılım payı: Genel sağlık sigortası kapsamında olanlar ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler sağlık hizmetinden yararlanabilmek için devlet ve üniversite hastanelerinde 5 lira, özel hastanelere 12 lira muayene katılım payı ödemek zorundadır. Bu para emeklilerin aylıklarından kesilirken çalışanlar ve genel sağlık sigortalılar eczaneler üzerinden ödeme yapmaktadırlar.

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 16 Aralık 2015'te Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesinde katıldığı törende bir velinin "Muayenelerden alınan katkı payını kaldırmayı düşünüyor musunuz?" sorusuna "Sağlıkta ilave alınan katkı payını kaldırma imkânı var ama gereği yok." cevabını vermiştir. Çünkü cebinden ödemeyi kendisi yapmadığı için.

İkincisi, ilave ücret, özel hastane fark ücreti: SGK'yla sözleşme yapmış olan vakıf üniversiteleri ve özel hastanelerin kendilerine başvuran hastalardan aldıkları ilave ücrettir. Bu ödemelerde, sağlık hizmetleri işlem bedellerinin tamamı üzerinden ilave ücret ödenmektedir. Yapılan bu son değişiklikle birlikte özel hastaneler tarafından alınacak ilave ücret yüzde 200'e kadar çıkmaktadır.

Üçüncü olarak genel sağlık sigortası primi: 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren, bir sosyal güvencesi olmayan herkes için genel sağlık sigortası primi ödeme zorunluluğu getirilmiştir. Eğer bir iş yerinde sigortalı olarak çalışılmıyorsa gelir testi yaptırılması gerekmekte. Gelir testi yapılırken bireysel gelir üzerinden hareket edilmiyor, hane halkı geliri bulunarak hane içinde yaşayan kişi sayısına bölünüyor. Gelir testinde belirlenen bedel her ay sağlıktan yararlanmak için ödenmek zorundadır. Bu primi ödememiş olanlar ve onların bakmakla yükümlü olduğu kişiler genel sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Asgari ücret artışıyla birlikte genel sağlık sigortası primleri de zamlanmış olup geçen yıl 50 lira prim ödeyenlerin bu yıl 65 lira, 152 lira ödeyenlerin 197 lira, 305 lira ödeyenlerin 395 lira prim ödeyecekleri belirlenmiştir.

Tetkik farkı, SGK tarafından ödenmeyen tetkiklerin farkına karşılık alınan ücrettir. Bir de öncelikli tetkik ücreti var; sıra beklemeden yapılacak tetkikler için ekstra alınan ücret.

Yeşil alan muayenesi katılım payı, devlet hastanelerinde tedavi için katılım payı ödeyemeyecek durumda olan ve genel sağlık sigortası primini ödememiş olanlardan acil servise gelmeleri durumunda alınan ücrettir.

İstisnai sağlık hizmetleri ücretleri, kullanılan özel yöntemler için alınan ücret. Bu hizmetler için genel sağlık sigortalılar Sağlık Uygulama Tebliği'nde yani SUT'ta yer alan işlem bedellerinin 3 katını geçmemek üzere ilave ücret ödemek durumundadır. Söz konusu durumda olan hastalar yatarak tedavi olmuşlarsa hastanede kendilerine yapılan tüm masraflar taburcu oldukları noktada kendilerinden tahsil edilmektedir.

Tamamlayıcı sağlık sigortasında SGK tarafından belli sağlık hizmetleri ya kapsam dışı bırakılmakta ya da alınan hizmetin bedelinin daha az bir miktarı genel sağlık sigortası tarafından karşılanmaktadır. SGK tarafından karşılanmayan tüm giderler tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırılıp öyle alınabilmektedir. Bu da sağlık sigortası yani özel sağlık sigortası demektir. Bu, son dönemlerde -çok fazla olan- çok yüksek miktarlarda, astronomik rakamlara sebep olan, ciddi anlamda insanların bütçesini zorlayan bir uygulama.

Ayrıca, telefonla randevu durumu var. Randevu alabilmek için 182'yi arıyorsunuz, 182'den aradığınızda konuşmanın dakikasına 46 kuruş ödüyorsunuz, TÜRK TELEKOM'la eğer bir görüşme yapmışsanız onun üzerinden 7 ila 15 kuruş arasında bir fark ödüyorsunuz. Yani, aldığınız, yaptığınız her işlem ekstra bir maliyet, ekstra bir para, tamamen vatandaşın cebinden çıkan bir bütçe.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜİK'in açıkladığı verilere göre 2014 yılında yurttaşların kendi ceplerinden yaptıkları sağlık harcamaları geçen yıla göre yüzde 18,8 artarak 16 milyar 819 milyon liraya çıkmıştır, bu yıl ise cepten yapılan harcamaların yüzde 20'lere ulaşacağı tahmin edilmektedir. Cepten yapılan sağlık harcamaları son altı yılda neredeyse 2 kat artış göstermiştir. Bu artışın sebebi, AKP'nin sağlığı özelleştirme çabaları ve sağlığı bir piyasa, hastayı da bir müşteri olarak görmesidir ve görülen odur ki sağlık tamamen özelleştirilmek istenmektedir. Bireysel sağlık sigortalarına devletin verdiği yüzde 25 destek de bunun belirtisidir.

Yoksulluk ve hatta açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca yurttaşın sağlık harcamalarına cepten para ödemesini istemek, yurttaşa açıkça "Ancak paran varsa yaşayabilirsin." demektir.

Tabii, bununla birlikte, ayrıca, muayene ücretini ödedikten sonra eğer tekrar muayene olmak isterseniz bir de 5 lira erken muayene ücreti ödüyorsunuz.

Onunla birlikte ilaç katılım payı ödüyorsunuz, eczaneye gidip eczacılara ödeme yapıyorsunuz. Bu emekliler için yüzde 10, çalışanlar için de yüzde 20'dir. Reçete ücreti ve ilave ilaç katkı payı da var; bu da 3 lira ve 1 lira olmak üzere, kutu başına, neredeyse aldığınız tablet başı kadar fiyat ödemek zorundasınız. Eğer muadili üzerinden ilaç almazsanız, kendisinin üzerinden almak isterseniz ona da ekstra yüzde 15 katkı payı ödüyorsunuz.

Taban fiyat uygulaması da var biliyorsunuz. Yani, getirilen düzenlemeyle astım, diyabet, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıklarda yaklaşık 200 çeşit farklı ilaç için taban fiyat uygulamasına geçilmiştir. Devlet bu ilaçlar için, piyasadaki en ucuz ilacın fiyatını ödemektedir. Eğer muadilini almak isterseniz ekstra fark ödüyorsunuz.

Tıbbi cihaz katılım payı da var. Bu da görmeye yardımcı tıbbi malzemeler, ağız protezleri, sağlık raporunda hayati önem taşıdığı belirtilmeyen diğer protezler ve ortezlere katılım payı ödenmesi gerekmektedir. Bu oran SGK emeklileri ve bakmakla yükümlü oldukları için yüzde 10, çalışanlar için yüzde 20'dir. Katılım payı tutarının, vücut dışı protez veya ortezin alındığı tarihteki brüt asgari ücretin yüzde 75'ini geçmemesi gerekir yani yüzde 75'ini geçtiği an şahıs kendisi cebinden ödemek zorundadır.

Bir de genel sağlık sigortası prim borcu olanlara zamlı katkı payı var. Genel sağlık sigortası prim borcunu ödememiş 18 yaşından büyükler kamu hastanelerinde muayene olabilmek için önce muayene ücreti ödemek zorunda, eğer ödemezse muayene olamıyor. 2014 Ağustos ayında yüzde 100 oranında zamlanan bu ücret 15 liradan 30 liraya çıkarılmıştır. Hastalar bu miktara ilaveten doktorun tetkik istemesi durumunda katkısını ödemek zorundadır.

Piyasalaştırma sürecinde, AKP, baktığınızda, sağlık alanına eskiye nazaran çok daha fazla kaynak aktararak ve talebi kışkırtarak sağlık ve sosyal güvenlik alanını ulusal ve uluslararası sermaye için çekici hâle getirmeye çabalamaktadır. 2016 yılında Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları için toplam 25 milyar 574 milyon 269 bin liralık bütçe ayrılmıştır. Bu rakam toplam bütçenin yüzde 4'üne denk gelmektedir. Savaş için ayrılan bütçe sağlık bütçesinden 37 milyar lira daha fazladır. Kamu sağlığı alanında ticari bir mantığa yaslanan finansman biçimi benimsendiğinden, sağlığa ayrılan paradaki artışı olumlu bir gelişme olarak okumak mümkün değildir.

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; sağlık ve sosyal hizmet sunumunun herkese nitelikli, ulaşılabilir, eşit ve parasız olması gerektiğini belirterek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)