Konu: | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 04.05.2016 |
HDP GRUBU ADINA SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren, 10 milyonlarca insanın yaşamını etkileyecek olan bir tasarı konuşuluyor ama baktığımızda Meclisin neredeyse... Bu tasarıyı öneren AKP'nin sıraları olduğu gibi boş ama oylamaya geldiğinde hepsi burada olacak, tartışmadan hemen "Evet." diyecekler, her zaman yaptıkları gibi.
AKP'nin 2009'da TBMM'de çıkartarak yasalaştırdığı ancak sendikaların karşı çıkışları üzerine dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "İşçilerin emeğinin istismarına ve insan onuruna yakışmayan durumların doğmasına, olumsuz uygulamalara ve çalışma barışının bozulmasına yol açabileceği." gerekçesiyle veto ettiği tasarı, Hükûmetin gündeminden hiç düşmedi. Gül'ün ikna edilmesinden sonra 2011'de Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın içinde yeniden Meclise sunulan, ancak yükselen muhalefet nedeniyle son dakikada geri çekilen düzenleme, yeniden Meclis gündemine neden geldi?
Normalde iş sözleşmesi, işçi ile işveren arasında olur ama bu, işvereni birçok açıdan bağlar ve işçileri keyiflerine göre işten çıkarmalarını önler. Bu yasayla patronlar işte, bu yükten kurtulacak. İşçileri artık özel istihdam büroları istihdam edecek ve geçici olarak dört ila sekiz ay içerisinde kiralayacak. İşveren bir işçiyi hak kazanacak kadar çok çalıştırmak zorunda kalmayacak ve kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin ve bunun gibi hakları işçiye ödemekten kurtulacak. Hükûmetin tabiriyle "Emek maliyetleri düşecek." İşveren işçinin normal maaşını özel istihdam bürosuna yatıracak, özel istihdam bürosu da asgari ücretten işçileri istihdam ederek aradaki farktan kâr elde edecek. Tüm bu süreç, dönemsel çalışmaya ve çifte sömürüye maruz kalan işçiye, güvensizleştirilmiş bir iş yaşamı, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin haklarının gasbı, emekli olamama, düşük ücret, baskı, yaralanma ve işçi cinayetleri olarak geri dönecek. Yani, özel sermayenin maliyetini düşürmek ve sermayenin risklerini emekçi halklara fatura etmektir.
Mevcut kapitalist üretim tarzı hâlihazırda bir ücret köleliğidir ancak işçi dolaylı da olsa kendi iş gücünün sahibidir. Esnek çalışma rejimiyle işçiler artık iş güçlerinin sahibi olamayacaktır. Diğer bir deyişle, eskiden kiralık olan şey iş gücü iken söz konusu yasayla işçilerin kendisi bizzat kiralanabilen bir nesneye dönüşecektir. Bu yasa, sermayenin kârlarını korumak adına işçi sınıfına karşı yapılmış en büyük saldırılardan biri olacaktır. Güvenceli iş yaşamını ilke olarak benimsemiş bir parti olarak bu yasanın tamamen geri çekilmesini savunuyoruz.
Sayın Başkan, çok az sayıda olan değerli milletvekilleri; AKP sıralarını boş geçiyorum, sadece oylamaya geldikleri için onları yok sayarak sizinle konuşmaya çalışacağım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Buradalar, burada.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Göremiyoruz, neredeler?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Buradalar, gelirler, yoklama isterseniz gelirler.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ama, evet, parmak kaldırmaya gelecekler onu biliyorum, parmakları da çok yoruluyor.
Ekonomik hayatın sermaye rejimine tesliminin ilanı olan 24 Ocak 1982 kararlarından beri yapılan en kapsamlı saldırı olacak olan bu tasarı yasalaşırsa işçi sınıfının yaşayacağı kayıplar devasa boyutta olacaktır.
1) Bu tasarının meşru ve somut bir gerekçesi yoktur çünkü, öncelikle, çalışanların yaklaşık yüzde 40'ının kayıt dışı olduğu, toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin oranının yüzde 4,5 olduğu, SGK verilerine göre 2014 yılında 16 milyon 437 bin 232 kişi için işten çıkış bildirgesinin düzenlendiği, her türlü işin taşerona verilebildiği bir ortamda iş gücü piyasasının katılımından bahsedilemez. Ayrıca, kendi işçisi askerlik, doğum, izin ve hastalık nedenleriyle işe belirli bir süre devam edemeyecek olan işveren, bu süreler boyunca zaten belirli süreli iş sözleşmesiyle işçi istihdam edebilmekte ve iş gücü ihtiyacını bu yolla karşılayabilmektedir.
2) Bu yasa tasarısıyla kamusal sorumluluk özel sektöre devredilmiştir. 2003 yılında özel istihdam bürolarına işe yerleştirme hakkı tanıyan düzenleme de şimdi geçici iş ilişkisi kurmak hakkı tanıyan yasa tasarısı da kamusal sorumluluklar alanını ticarileştirmiştir. İstihdam, kamusal sorumluluk altında devletin üstlenmesi gereken temel bir haktır. İŞKUR bu konuda görevli bir kurum iken İŞKUR işlevsizleştirilerek bu yükün özel sektöre yüklenmesi emekçilerden yana bir tutum değildir.
Henüz AKP vekilleri gelmedi, herhâlde Başbakanın istifası üzerine heyecana mı kapıldı arkadaşlar, yoklar. Bize de bir bilgi verseniz, biz de çok memnun olacağız. Sosyal medya bu arada patladı.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Sen işine bak! Sen işine bak! Sana ne?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ben işime bakıyorum, bu da benim işim, bu da benim işim, bu da benim işim.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Yok, senin işin değil o.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, biz dinliyoruz. İşçilerle ilgili güzel fikirlerinizi dinlemek istiyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ülkeyi yönetiyorsanız her türlü eleştiriye açık olacaksınız.
BAŞKAN - Sayın Yiğitalp, Genel Kurula hitap edin efendim.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Genel Kurul yok Başkan, gördüğünüz gibi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Var, burada. İşçilerle ilgili güzel fikirlerinizi dinlemek istiyoruz, İş Kanunu'yla ilgili.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Olsa hitap edeceğim de yok.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Verin fikirlerinizi faydalanalım.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Olur, olur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Tamam, dinliyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Evet, ben devam ediyorum. Ama soruma da cevap almak istiyorum yani.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Tamam dinliyorum. Bakın, Bakan Bey de burada.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Hayır, Başbakanın istifası doğru mu değil mi, onu merak ettim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - O değil, bizim konumuz İş Kanunu.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Peki.
3) Kiralık işçi kullanımı istisna değil, kaide olacaktır. Tasarıda geçici işçi kiralamak için sınırlamalar getirildiği söylenmekte ancak belirtilen koşullar gerçek bir sınırlama oluşturmamaktadır. Şirketler ihtiyaç duyacağı neredeyse her konuda bir gerekçe göstererek kolaylıkla işçi kiralayabileceklerdir. Dünya örneklerinde görülmektedir ki geçici istihdam arttıkça güvenceli, kadrolu çalışma da giderek azalıyor. Kiralık işçi alan firmalar kadrolu çalışanlarını işten çıkarıyor.
4) Kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin hakkı gasbedilecektir. İşçi aynı iş yerinde kıdem tazminatı hakkı kazanacak kadar -en çok bir sene- çalışamayacağı için kıdem tazminatı ve yıllık izne hak kazanamayacaktır yani işçinin yıllık 2 maaşa yakın ücreti sermayeye kalacaktır.
5) İş yaşamı düzensizleşecek ve güvensizleşecektir. İşçi dönemsel çalışacağından bir sonraki iş yerinin neresi olacağını bilemeyecek, bu da işçiyi ailesi ve kendisi gibi uzun dönemli planlardan alıkoyacaktır. Yani geçmişte kazanılan ağır bedeller ödenmiş işçilerin hakları hem gasbedilecek ve bundan sonraki gelecekleri de ipotek altına alınacaktır.
6) Emeklilik hakkı gasbedilecektir. Bir işçinin emekli olabilmesi için 7.200 gün prim ödeme zorunluluğu olduğunu düşündüğümüzde, devamlı değil, dönem dönem çalışabilen bir işçinin emekli olması hayal olacaktır.
7) İşsizlik azalmayacak, artacaktır ve taşeronluk biçim değiştirecektir. Yasayla taşeron şirketler özel istihdam büroları hâline gelecek yani kaldırılacak denilen taşeron sistemi sadece şekil değiştirecektir.
8) Kiralık işçiler daha az ücret alacaktır. Bunlarla ilgili kâr edebilmesi için işçiye ödenenden daha az bir ücret verilmesi yönünde bir eğilim olması kaçınılmazdır. Tasarıda kiralık işçilere eşit koşullar sağlanacağından bahsedilse de bu koşulların ücretleri kapsayıp kapsamadığı belirtilmemektedir; belirtilse bile, bunun bir bağlayıcılığının olması zordur.
9) İş cinayetleri artacaktır. Son üç ay, 2012'den beri en fazla iş cinayetlerinin olduğu bir dönemdir ve 415 insan iş cinayetlerinden yaşamını yitirmiştir.
Bu kadar şeyi anlattım, umarım Hükûmet düşmemiştir çünkü Başbakanla ilgili soruma cevap alamadığım için, bunları gerçekten merak ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sibel Hanım, dinliyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ama siz dinliyorsunuz, ben bunu...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - İşçilerle ilgili görüşlerinizi ben özellikle dinlemek istiyorum, Sayın Bakan da cevaplayacak.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ben taşeron kadrolaşması üzerinden Bakana sorduğum soruya cevap alamadım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - İşçilerle ilgili sorun. İş Kanunu'yla ilgili önerilerinizi bekliyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Burada onlarca insan soru sordu ama hiçbirimiz cevap alamadık. Asıl sorunumu...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - İş Kanunu'yla ilgili, mesela ev hizmetlerinde çalışanlarla ilgili; güzel bir şey değil mi yani gelenler?
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Siz devam edin, devam edin, konuşmasını beklemeyin!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hayır, dinliyorum ben.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Hayır, ben devam ediyorum da, ama Hükûmetin devam edip etmediğini bilsem devam edeceğim de, Hükûmet düşmüşse devam etmeyeyim!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Yok, yok. Bakın, alakası yok bunun, çok açık.
BAŞKAN - Sayın Yiğitalp, İç Tüzük'ün 65'inci maddesine göre sizi konuya davet ediyorum. Hükûmetin düşüp düşmemesi şu an sizin konunuz değil efendim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Evet, teşekkür ederiz Sayın Başkan, İç Tüzük açık.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Ama bizim konumuz, hepimizin konusu da, o konu hepimizin konusu, ondan emin olabilirsiniz.
Evet, emeklilik hakkını demiştik. Emeklilik hakkı: Bir işçinin emekli olabilmesi için 7.200 gün çalışması gerekir ama burada sekiz ile on ay arasında bir zaman dilimi verdikleri için o insanların emekli olma hakları ne yazık ki olamayacak. Yani, modern kölelik yasaları altında insanlar bir kez daha köleleştirilmeye mahkûm edilecek, insanların emeği sömürülecek ve gerçekten hiçbir yerde söz hakkına sahip olamayacaklar. Hâlihazırda şu anda sendikaların bile çoğunun siyasallaştığı, sadece AKP'nin üzerinden politika yürüttüğü bir dönemden geçiyorken bir de işçiler üzerinden bu ağır politikaların uygulanması insan emeğine, sömürüsüne ve insanlık onuruna yakışmayacak bir politikadır, biz bunu reddediyoruz.
Teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)