| Konu: | 3 Mayıs Türkçülük Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 03.05.2016 |
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milliyetçilik, tarih sahnesinde yer almış, bugün de varlığını koruyan, milletler arasındaki mücadelenin sosyal tarafını oluşturan en güçlü bir kavramdır. Bu kavram millî kimliğin gücüne bağlıdır. Millî kimliği oluşturan unsurlar da millî dil, millî kültür, millî tarih ve o milliyete aidiyet duygusudur. Kültürsüz millet, milletsiz milliyetçilik olmaz. Aralarında kültür birliği olmayan, sevinçte ve kederde ortak duyguya sahip olmayan topluluklar "millet" olamaz.
3 Mayıs 1944 Türkçülük-Turancılık davası olarak bilinen olayları bilmeden bugün değerlendirdiğimiz ve anlam yüklediğimiz Milliyetçiler Günü'nü anlamak çok zordur. Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Fethi Tevetoğlu, Orhan Şaik Gökyay, Nejdet Sançar, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal gibi Türk milliyetçilerinin aralarında bulunduğu 23 kişi komünizme karşı ve milliyetçi oldukları için yargılanmışlardır. Türk milliyetçilerinin vatan ve millet sevdası yargılanmıştır. Türk milliyetçileri tabutluklarda işkence görmüş, emperyalizmin her çeşidine karşı dik duran Türk milliyetçileri "Çileler bizim rütbemizdir." diyerek işkencelerden yılmamış, davalarından sapmamıştır. Türklük, öz yurdunda garip, öz yurdunda parya duruma getirilmiştir.
3 Mayıs 1944, tek parti diktatöryasına karşı, "millî şef" şürekâsına karşı, tek adamlık dayatmasına karşı sivil, yerli ve millî bir başkaldırıdır. Bu başkaldırıya inançlarıyla soluk veren, "hak, hukuk, özgürlük" diyen aydınların yol başçılığında tarihe kayıt düşen entelektüellerin ve dava adamlarının ruhları şad olsun.
Bugün ülkemizde 3 Mayıs 1944 olaylarına benzer süreçler yaşamaktadır. Milliyetçilik ayaklar altına alınmakta, Türk milliyetçiliğinin önüne farklı engeller konulup kirli oyunlar tezgâhlanmaktadır. Dün, Türk milliyetçilerini yıldırmaya, pes ettirmeye çalışanlar kaybetmiş, Türklük bilinç ve şuuru yaşamaya devam etmiştir. Bugün de 3 Mayıs ruhu, Türk milliyetçiliği davası emin ellerde yaşamaya ve yaşatılmaya devam etmektedir. Türk milliyetçilerinin önüne konulan engeller ne kadar büyük olsa da, tezgâhladıkları oyunlar ne kadar kirli olsa da dava yürümekte, kervan yoluna devam etmektedir.
Yüce Türk milletinin 3 Mayıs 1944 Türkçülük Günü'nü, Türk Milliyetçiliği Günü'nü kutluyor, Türk dünyasına birlik ve beraberlik getirmesini temenni ediyoruz.
Ayrıca, bu gece eda edeceğimiz Miraç Kandili'nin de tüm İslam dünyasına, Türk dünyasına, insanlık âlemine bereket ve huzur getirmesini temenni ediyoruz.
"Delinse yer, çökse gök, yansa, kül olsa dört yan / Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan / Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan / Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz." diyordu Atsız, "Darbeyle gönüllerde yatan ülkü silinmez/ Bir atsız kahraman yere düşse de bu bayrak yere inmez!" diyordu. Milliyetçi, ülkücü dünya görüşünün mayasının şekillendiği, tabutluklarda filizlenen o koskoca çınar, Türk İslam ülküsünün âdeta liderliğini üstlenmiş Başbuğ Alparslan Türkeş'in de Türk siyaset hayatına girişinin âdeta temellerini oluşturmuştu. Bu 1944 olayları, 1965'te cumhuriyetçi köylü milleti, 1969'da milliyetçi hareketi ve oradan bu tarafa kesintisiz olarak milliyetçi ülkücü hareketin geleceğe bakışının bir ülkü olarak, bir mihenk terazisi olarak Türk milletinin önündeki duruşunu ifade etmiştir. Milliyetçi ülkücü hareket, siyasi organıyla, lideri ve teşkilatıyla bugün itibarıyla tuzun kokmadığını, mayanın bozulmadığını büyük Türk milletine göstermekle mükelleftir. Milliyetçi ülkücü hareket için popülizm ve gündelik siyaset, günü kurtarmak, günü devşirmek ve devşirilen gün ve kurtarılanlarla sadece siyaset yapmak değil, tarihi, Türk milletinin mazisi, hâli ve geleceğiyle birlikte düşünmek, varlığıyla devleti, varlığıyla büyük Türk milleti ailesinin geleceğini teminat altına almakla mükelleftir ve dün ne demişse bugün aynısı ortaya çıkan milliyetçi ülkücü hareketin tezleri 1944'lerde, 1974'lerde, 1994'lerde, 2016'larda haklılığıyla ortaya çıkmış ve bu haklılığın bir gün milliyetçi ülkücü hareketin iktidarıyla taçlanacağı ve bu kardeşlik hukukundan beslenmiş, kardeşlik hukukuyla Anadolu coğrafyasından yakın coğrafyaya doğru Hira Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı kadar Türk'üm diyen ülküsünün, yüce dileğin bir gün Turan olacağına yürekten inanmakta ve bu uğurda mücadele vermektedir.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)