Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 81 |
Tarih: | 26.04.2016 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu tarım emekçilerinin sorunlarına ilişkin araştırma önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, bu konunun ciddi anlamda araştırılması ve tarım emekçilerini mağdur eden bu durumun bir an önce çözüme kavuşturulması hususunda bir araştırma komisyonu kurmak büyük önem teşkil etmektedir. Öncelikle, üreticiler, iktidarın uyguladığı yanlış dış politika ve iç politikalar sonucu büyük bir darboğazla karşı karşıyadır. Bunun bir örneğini de Adana'da yaşayan çiftçi kardeşlerimiz net bir biçimde göstermiştir. Patates fiyatlarını protesto etmek isteyen emekçi kardeşlerimiz 10 çuval patatesi yola döktüler ve dertlerini duyurmak istediler fakat bu demokratik eyleme bile kolluk kuvvetlerinin müdahale şekli gerçekten kabul edilebilir değildir. Toplumun sorunlarıyla ilgilenilmesi gerekirken toplumun sorunlarına karşı şiddet kullanarak bastırmak ancak bir âcizlik yöntemidir.
Bakın, Adanalı çiftçimiz ne diyor: "Herkese kafa tutuyorlar. Komşu ülkelerden kimseyle irtibatımız bırakılmadı. Geçen sene üç kuruş para kazandık, bu sene katbekat fazlasını geri aldılar." Bu seslere kulak vermek lazım. İktidarın özellikle böyle bir hususta polis gücüyle değil, demokratik bir biçimde bu sorunun çözümü adına bir komisyon kurması ve sorunu bir an önce çözüme kavuşturması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, patates üretimi konusunda benzer bir sorun da vekilliğini yaptığım Bitlis ilinde meydana gelmektedir. Bitlis'in Ahlat ilçesinde yaşayan çiftçiler büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. Üretilen patatesler üreticilerin ellerinde kalmış bir vaziyette. Bugün Ahlat ilçesinde patatesin kilosu 20 kuruş gibi yok pahasına satılmaktadır. Özellikle iktidarın bölgede uyguladığı savaş politikası çevre illerde yaşayan tarım emekçilerini de olumsuz yönde etkilemiştir. Ahlatlı üreticiler bölgeye tüccar ve nakliyeci çekemez duruma gelmiştir. Satılamayan patatesler çuvallar hâlinde depolarda bırakılmış ve belki satarım umuduyla patatesleri her gün depolardan çıkarıp çuvallarını açıp çürüklerini ayıkladıktan sonra tekrar depolara kaldırıyorlar ve bu her gün tekrarlanıyor. Bu insanların aynı zamanda hem bankalara hem de üretici birliklerine ödemeleri gereken aidatlar ve borçlar bulunmaktadır. Yaklaşık bir buçuk ay önce Ahlat Ziraat Odasıyla yaptığım görüşmede mühendis arkadaşlar "Bu patatesler satılmazsa üreticiyi çok zor günler bekliyor." dediler ve on gün içinde satılmadığı takdirde patateslerin çürüyeceğini bildirdiler.
Ben 24 Şubatta, 2 Martta ve 21 nisanda bu hususla ilgili sorular sordum ve hiçbirine cevap alamadım. Benim bu konu hakkında bir cevap almam çok önemli değil fakat çiftçi kardeşlerimizin bu sorun karşısında bir cevap ve çözüm önerisi almaları sizin mecburiyetinizdir.
Şimdi, birçok ilde özellikle patates üreticileri ailelerini nasıl doyuracaklarını ve borçlarını nasıl ödeyeceklerini kara kara düşünmekteler. Oluşturulacak bir komisyon buna ön ayak olabilir. Böyle elzem bir konuda üreticilerin sorunlarını çözmek adına bir komisyon dahi oluşturulamayacaksa bu, Parlamentoyu işlevsizleştirmekten başka bir şey değildir. Hepimize ayrı ayrı bu hususta bir sorumluluk düşmekte ve böyle hayati bir konuya iktidar partisi başta olmak üzere bütün partilerin destek olacağını temenni etmekteyim. Üreticilerin desteklenmesi sadece uygun krediler vermekle değil, onların satabilecekleri ürünleri destekleyerek bir kazanç elde etmelerini sağlamakla olur.
Değerli milletvekilleri, bir diğer husus ise çiftçilerin satış yapamıyor olmasından kaynaklı üretici birliklerine olan aidatlarını ödeyememelerinden çıkmaktadır. Bakınız, bugün Ahlat'ın Ovakışla beldesinde bulunan çiftçiler Ovakışla Sulama Birliği aidatlarını ödeyememiş, dolayısıyla sulama birliği ve Vangölü Elektrik Dağıtım Şirketi olan VEDAŞ'a borçlarını ödeyememiştir. Bahsi geçen bu borç 450 bin lira ve her geçen gün faizleriyle birlikte artmaktadır. Vangölü Elektrik Dağıtım Şirketi sulama birliğinin elektriğini kesmiş ve sulama birliği de çiftçilerin tarlalarına bu yıl su veremeyeceğini açıklamıştır. Çiftçilerimiz zaten ellerinde kalan patatesi satamadıklarından ve devletin de bu konuda herhangi bir politika üretememesinden kaynaklı olarak hiçbir kazanç elde edememişlerdir. Ellerinde kalan son parayla ve yine borçlanarak şeker pancarı, ithal tohum ve gübre almışlardır. Birçok üretici borçlarını ödeyebilmek adına daha fazla borçlanarak tarla kiralamış ve daha fazla üretim yapabilmeyi hedeflemiştir. Sulama birliği su veremeyeceğini açıklayınca çiftçilerimiz tekrar bir mağduriyetle karşı karşıya kalmıştır. Şimdi, VEDAŞ, borcunun bir kısmını ödemeden sulama birliğinin elektriğini açmayacağını; sulama birliği, çiftçiler aidatlarını ödemeden bu borcu ödeyemeyeceğini; çiftçiler ise üretim yapmadan bu borcu ödeyemeyeceğini söylemektedirler. Tam bir Meksika çıkmazı yaşanmaktadır.
Tabii ki her hâlükârda mağdur olan taraf çiftçilerimizdir. Hâlihazırda işleyen sistem zaten çok da sağlıklı bir biçimde yürümemektedir. Şimdi, bakıldığı zaman, çiftçiler sezon sonunda kazandıkları parayla hem bankalara borçlarını hem de birliklere aidatlarını toplu bir biçimde ödüyorlar. Fakat elektrik faturası her ay düzenli olarak gelmekte ve ödenmeyen her ay için de faiz uygulanmaktadır. Bu faiz de yine çiftçilerimizin cebinden karşılanmaktadır. Çiftçilerin sabit bir geliri olmadığından bu konuda zorlanmaktadırlar.
İkinci bir husus ise elektrik kurumlarının faturalara yansıttığı yüzde 18 KDV oranlarının yüksekliğidir. Gübrede KDV oranını yüzde 1'e düşüren Hükûmetin bu konuyla ilgili olarak bir adım atması ve aynı zamanda da tarım amaçlı kullanılan elektriğin kilovatsaat başı ücretinde indirimler yapılarak üreticiyi desteklemek adına bir önlem alması büyük önem teşkil etmektedir.
Zaten Türkiye'de elektriğin özelleştirilmesiyle yönetimi devralan şirketler kesinlikle zarar etmemek adına kaçak kullanımın bile faturasını çiftçi kardeşlerimize yansıtmaktadır. Gayet adaletsiz bir durumla karşı karşıya kalan çiftçilerimizi, vergiler, banka borçları, işçi borçları, birlik borçları gibi daha birçok borçla yalnız bırakmak doğru bir tutum olmaz. Üreticinin bu mağduriyetinin giderilmesi için satış yapamayan ve patatesi elde kalan çiftçimizi desteklemek ve tekrar üretime dâhil edebilmek adına bankalara olan borçlarını yapılandırmak ve büyük bir kısmını silmek gerekmektedir. Aynı zamanda, Ovakışla Sulama Birliği ile Vangölü Elektrik Dağıtım Şirketi arasında yaşanan bu sorunun çözümü adına ara bulucu bir rol üstlenilmesi önemlidir.
Elektrik faturalarının, özellikle üretim hedefli birliklere yıllık ya da aylık olarak gelmesi ve faize tabi tutulmaması yöntemleri geliştirilmelidir. Bunlar yapılamayacak şeyler değil. Elektrik kurumu özelleştirildi diye elektrik gibi tüm toplumu yakından ilgilendiren ve gerek üretimde gerekse yaşamın diğer alanlarında hayati rolü olan bir hususun tam anlamıyla şirketler tarafından kontrol edilmesi doğru bir yaklaşım olmaz. Bunun için yapılması gereken, ilk olarak bir araştırma komisyonu kurmak ve başta Niğde, Adana ve Bitlis olmak üzere, birçok ilde üreticinin sorunlarını çözmek için bir yöntem geliştirmek olmalıdır. Bu yüzden, Halkların Demokratik Partisi olarak emekçinin ve alın terinin kıymetini gayet iyi bildiğimiz, aynı zamanda emeğin kutsallığına inandığımız, emekçinin, çiftçinin ve üretici gücün ekonominin de temel direği olduğuna inandığımız için Meclis araştırma komisyonu kurulması ve çiftçinin temel sorunlarının çözülmesi için Meclisin de üzerine düşeni yapması gerektiğine inanıyoruz.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)