GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:81
Tarih:26.04.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, spor karşılaşmalarında ve özellikle son dönemde futbolda artan ırkçılık, ayrımcılık, nefret ve şiddet ortamının araştırılması için bir önerge getirdik. Eminim ki bugüne kadar sırf muhalefet partisinden önerge geldi diye reddeden iktidar partisinin milletvekilleri de son derece güncel olan ve yakıcı olarak da önümüzde büyük bir sorun olarak duran bu konuyla ilgili vicdanlarından gelen sesi dinlerler ve bu konuda Meclisin bir an önce inisiyatif alması gerektiğiyle ilgili bu önergemize destek sunarlar.

Özellikle son Ankaragücü-Amedspor ve Trabzonspor-Fenerbahçe maçında da ortaya çıktığı gibi saha içi ve saha dışında yaşanan şiddet ve nefretin körüklediği birtakım olaylar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yaşanan bu gelişmelere bir an önce, acil olarak müdahil olması gerekliliğini bir zorunluluk olarak bize dayatmıştır. Bu ortamın oluşmasında tabii ki başat rol siyaset kurumunun ve Türkiye Futbol Federasyonunundur. Yani futbol başta olmak üzere spor faaliyetlerine siyaseti bulaştırmak, siyaseti o kanala enjekte etmek ve dolayısıyla siyasallaşmış bir şiddet ortamı yaratmak bilinçli bir şekilde Türkiye'de planlanıp devreye konan bir uygulama olarak değerlendirilmelidir. Maalesef, Türkiye Futbol Federasyonu da bütün bu planlamalara müdahale etmesi gereken yerde sessiz kalmış, seyirci kalmış, belli bir aşamadan sonra da spordaki, futboldaki bu siyasallaşma sürecinin bir parçası olmuştur. İzleyici taraftar yerine müdahaleci taraftar profili yaratılmış ve sporun asıl ruhu olan centilmenlik, "fair play", ahlak, kardeşlik ve barış ruhu, deyim yerindeyse, yerini tamamen nefret ve şiddet ortamına bırakmıştır.

Tabii ki tüm bu süreçleri, yaşamış olduğumuz toplumsal gerilim süreçlerinden, içinden geçmiş olduğumuz çatışmalı süreçten bağımsız olarak değerlendirmek mümkün değil. Yine, siyaset kurumunun özellikle toplumu kutuplaştıran bir siyasi hat üzerinden durmadan topluma böylesi bir zemin yaratmasının da futbol sahalarına ve sportif faaliyetlere yansıdığını ifade etmek zorundayız. Bakın, bütün bunları zaman elverdiğince somut olaylar üzerinden ifade etmeye çalışacağım ama güncel olması itibarıyla Amedspor somutunda yaşanan bu ırkçı, ayrımcı nefret ve şiddet ortamını özetlemeye çalışayım.

Amedspor Ağustos 2015 tarihinde bir isim değişikliği yapıp tarihî Amed şehrinin ismini aldıktan sonra, deyim yerindeyse, Türkiye Futbol Federasyonunun tam bir nefret uygulamasına maruz kalmıştır. Ağustos 2015'ten bugüne kadar belki de cumhuriyet tarihinde hiçbir kulüp üzerinde görülmemiş olan bir ırkçı, ayrımcı, nefret ve şiddete dayanan politik hattı, Türkiye Futbol Federasyonu, kıt imkânlarla bu sportif faaliyetleri sürdürmeye çalışan Amedspor üzerinde yoğunlaştırmıştır. Amedspora bugüne kadar yani Ağustos 2015'ten bugüne kadar defalarca saha kapatma, taraftarsız maç oynama, ağır para cezaları -ki bu para cezaları neredeyse kulüp bütçesine denk düşecek bir meblağa ulaştı- ve en son, bütün bunlar kâr etmediği zaman da, puan silme gibi akıl almaz birtakım uygulamalar reva görülmüştür. Dediğim gibi, bir spor kulübüne bu kadar ağır bir şekilde ve sistematik olarak uygulanan bu ceza yöntemleri cumhuriyet tarihinde neredeyse görülmemiş ölçüde son bir yıllık süre içerisinde uygulanmıştır.

Amedsporlu bir futbolcunun Gençlerbirliği'nde oynadığı süre içerisinde IŞİD'le ilgili birtakım kınama mesajları içeren sosyal medya paylaşımları olmuştu. O dönem Türkiye Futbol Federasyonunun da seyirci kaldığı bir linç kampanyası başlatılmıştı ve Deniz Naki adlı bu futbolcu, yaratılan linç ortamından dolayı önce taraftar grupları tarafından saldırıya uğradı, sonra da kulübüyle karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle o sözleşmeyi feshederek Gençlerbirliği kulübünden ayrılmak zorunda kaldı. Yani, düşünün ki bir futbolcu IŞİD karşıtı paylaşımları ve kolunda da çocukluğundan beri Kürtçe yazdırmış olduğu "azadi" dövmesinden dolayı yani Türkçe anlamıyla "özgürlük" dövmesinden dolayı cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir ayrımcılığa maruz kaldı. Tabii, Deniz Naki Gençlerbirliği'nden ayrılıp Amedspor'a geçtiği zaman da bu ayrımcı yaklaşımlar aynı şekilde devam etti ve Deniz Naki'ye yine cumhuriyet tarihinde hiçbir futbolcuya belki verilmemiş olan, 12 maç karşılaşmalardan men cezası ve onunla birlikte bir para cezası uygulandı. Dolayısıyla, burada, bütün bu süreçlerde Türkiye Futbol Federasyonu bu süreçlerin bir parçası olarak aslında bir futbolcunun veya bir kulübün hedef gösterilmesi, ayrımcı, ırkçı nefrete maruz bırakılacak bir linç ortamının yaratılmasına katkı sunmuş oldu.

Tabii, Amedspor'a verilen cezalara baktığımız zaman gerekçe "ideolojik propaganda ve sportif centilmenliğe aykırı davranış" olarak ifade edildi oysa "ideolojik propaganda" dedikleri pankart ya da slogan Amedsporlu futbolcuların bir karşılaşmaya gelmeden önce taşıdıkları "Çocuklar ölmesin, maça gelsin." pankartıdır yani bu "Çocuklar ölmesin, maça gelsin." pankartını Türkiye Futbol Federasyonu "ideolojik propaganda ve sportif centilmenliğe aykırı bir pankart" olarak değerlendiriyor. Yine, Amedspor tribününde özellikle Sur'da yaşanan katliam sürecinin gündemleştiği bir dönemde "İnadına barış." pankartı yine ideolojik propaganda olarak değerlendirilmiş ve bu cezalara bir gerekçe olarak gösterilmiştir. Yani Türkiye Futbol Federasyonu daha önce Türkiye'nin birçok yerinde Cizre, Sur ve Silopi'deki vahşet bodrumlarına atıf yapan pankartları ideolojik propaganda ve centilmenliğe aykırı olarak görmemiş, "Çocuklar ölmesin." ya da barış söylemine dayanan pankartları ise bir cezalandırma unsuru olarak değerlendirmiş. Özetle, Türkiye Futbol Federasyonu savaşı ve vahşeti kutsamış, yaşamı ve barışı cezalandırmayı açık bir şekilde tercih etmiştir.

Son, Amedspor-Ankaragücü maçında yaşanan vahşet ise -eminim ki birçoğunuz tarafından görüldü- Amedsporlu yöneticileri öldürmek maksadıyla, "darp" veya "fiilî, fiziki müdahale" demiyorum, 3 metreden aşağı atmak suretiyle öldürmek maksadıyla yapılan bir nefret saldırısıyla gündemleşti. Bakın, aynı takım Diyarbakır'a gittiği zaman Amedsporlu yöneticiler tarafından Amed kentinin, Diyarbakır kentinin misafirperverliğiyle karşılanmıştı ama burada Amedspor Ankaragücü'nü 2-1 yendiği için, bu resimde gördüğünüz arkadaşlar Amedspor'un yöneticileri, karşılaşmadan sonra karşılaşmış oldukları muamele. Yani bunu tabii, bütün Ankaragücü camiasına mal etmek mümkün değil ya da sadece bir kulübe mal etmek mümkün değil; bu, dediğim gibi, Türkiye Futbol Federasyonu ve siyaset kurumunun sportif faaliyetleri siyasallaştırmasıyla doğrudan alakalı bir süreçtir. Buraya pek çok somut örnek getirmişim ama sanırım zamanımız kısaldı.

Konya'da, Ankara katliamında yaşamını yitirenlerin anması sırasında, saygı duruşu sırasında, yaşamını yitirenlerin tekbir getirilerek yuhalanması; Bursa'da, Paris katliamında yaşamını yitirenlerin yuhalanması ve Yunan millî marşının ıslıklanması; birçok karşılaşmada İsrailli, Arap ya da farklı kökenden gelen, Kürt futbolcuların ırkçı birtakım saldırılara maruz kalması ve bunları Türkiye Futbol Federasyonunun hoş görmesi...

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Atılan "tweet"leri net oku, net, bakın.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Nasıl?

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Amedli oyuncuların, yöneticilerin attığı "tweet"leri net okuyun.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hepsi nettir. Biz hepsiyle konuşuyoruz zaten.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Bakın, "Galibiyetimizi direnen gerillalara armağan ediyoruz." diye "tweet"ler atılıyor. Sebep bunlar.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hiç alakası yok. Onları gelir, kürsüden söylersiniz. Siz bunları söyleyerek işte bu ayrımcı, ırkçı saldırıları meşrulaştırıyorsunuz.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - "Bursaspor'u yendiğimiz 2-1'lik bu galibiyeti mevzilerde direnen gerillalara armağan ediyoruz." diyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bunları tıpkı sizin gibi olanlar söylediği için o insanlar bu ırkçı saldırılara maruz kalıyor. Linci mi savunuyorsun?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bir spor kulübünün yöneticilerinin öldürücü müdahalelere maruz kalmasını mı savunuyorsun?

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Doğruları anlatın, doğruları!

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Öyle bir şey yok. Sosyal medya üzerinden yapılan o kirli propagandaların birçoğu, zaten bu linç ortamının yaratılması için bilinçli olarak ortaya konmuştu.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Atan, oyuncular, yöneticiler.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Açık ve nettir ki siyaset kurumu ve Türkiye Futbol Federasyonunun da çabasıyla Amedspor şahsında özetlediğim ama birçok kulübün de karşı karşıya kaldığı, spordaki ayrımcılık, ırkçılık, şiddet ve nefret ortamıyla ilgili Meclisin devreye girmesine, bir komisyon kurmasına ve kapsamlı bir rapor hazırlayarak bu sürece müdahale etmesine ihtiyaç vardır diyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)