GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:78
Tarih:22.04.2016

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, gecenin bu saatinde hakikaten bir zül hâlini almış bir konuyu görüşüyoruz. Yani, Avrupa Birliğine uyum sürecinde Türkiye'nin adalet sistemini, Avrupa Birliğinin sistemini, tüm bunları konuşmak gerekiyor. Az önce buradaki hatip çocuk istismarından bahsederken verileri dile getirdi, AKP sıralarından hem de bir kadın milletvekili buna itiraz etti. Buna gerçekten çok üzüldüm bir kadın olarak. Çocuk istismarına ilişkin bence en son kadınlar konuşmalı. Çünkü, kadınlar hayatın içinde, çocukların, yaşamın en yakınında duranlar olarak bence buna en çok ses çıkaranlar olmalıdır. Birkaç gün önce Karaman'dan geldik. Hep birlikte o dosyayı izledik, o vahameti izledik. Karaman olayı bence tek başına Türkiye'deki çocuklara ilişkin sistemin, kadına ilişkin sistemin her hâliyle aslında içler acısı olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Üç yıl boyunca hiçbir şekilde denetlenmemiş okullarda, evlerde eğitim adına orada olan çocuklara yaşatılanlar yüz yıllar sonra bile unutturulmayacak bir olay aslında. Avrupa Birliği ülkelerinde üç yıl boyunca denetlenmemiş okullar var mıdır? Kadın yaşamından, istihdamından tutun da eğitime kadar, tüm adli yapılanmaya kadar kendini gözden geçiren ve bu konuda aslında emek harcayan, bir süreci yaşayan Avrupa Birliğine baktığımızda aslında tarihi de çok farklı. Bu noktada Püritenlere bakmak gerekiyor. Kralın zulmünden kaçıp Kuzey Amerika'ya yerleşenler kendi mücadeleleri sonucu orada hukukun bugün temellerini atan temel hak ve insan haklarının bildirgesine imza atanlar oldular. Evet, biz de inanıyoruz ki bu ülkenin ezilenleri, bu ülkenin kötü yaşam koşullarında yaşayan halkları bu ülkenin sistemini değiştirecekler. Biz buna çok içtenlikle inanıyoruz. Evet, çocuk istismarına ilişkin aslında verilerin gerçeği yansıtmadığını da çok iyi biliyoruz. Çünkü bugün ülkenin her tarafında -Ensar Vakfıyla ilgili gelen ki bu söylem dosyaya bakan hâkimin kendi söylemiydi- yüzlerce suç duyurusu gelmiş durumda Ensar Vakfına ilişkin. Dolayısıyla da biz, yurtlarda kalan tüm çocukların bu noktada büyük bir tehlike altında eğitim gördüğünü anlamış durumdayız. Bu temelde burada denetim sisteminin bir kez daha gözden geçirilmesi, "çocuğun üstün yararı" ilkesinden hareketle yasalarımızı ve denetimlerimizi gözden geçirmemiz gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Aslında ben tutuklamaya ilişkin birkaç şey söyleyecektim. Tutuklama, maalesef, ülkemizde bir tedbirden ziyade cezaya dönüşmüş durumda. Bir koruma tedbiri olan tutuklama âdeta yakalama ve gözaltı gibi her önüne gelenin, iktidarı eleştiren herkesin alındığı, atıldığı bir sistem hâline getirilmiş durumda. Dolayısıyla da bizim tutuklamaya ilişkin yani koruma tedbirlerine ilişkin düzenlemelerimizi de değiştirmemiz gerekiyor. Çünkü bu noktada hâkimler, yargıçlar teftiş altında, teftiş endişesi nedeniyle kendi kararlarını özgür bir şekilde veremiyorlar. Tutuklayan değil, serbest bırakan hâkim sorgulanır olduğu için, bu noktada her hâlükârda tutuklama zorunda kalan hâkim ve yargıçlarla adaletin tecelli olmayacağına, tecelli etmeyeceğine inanıyoruz. Bu anlamıyla Türkiye'de hukuk sistemi yaralıdır, acılıdır, sancılıdır. Hak ve özgürlükler noktasında bizler tutuklama ayıbından kurtulmak durumundayız. Bu ayıptan kurtulmanın tek yolu da bu Meclisten geçmektedir, bu Meclisteki yasalardan, kararlardan yani buradaki gerçek sorunların gerçek çözümlerini bularak biz bu ayıptan kurtuluruz diye düşünüyoruz. İleriki günlerde burada halklarımız adına, Türkiye halkları adına demokrasi temellerinin atıldığı, Kürt sorunu başta olmak üzere tüm sorunların çözüldüğü; çocuk istismarlarının, kadına şiddetin olmadığı yarınlarda buluşalım diye temenni ediyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)