| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 22.04.2016 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkanı, Sayın Divanı ve sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Aslında -bilmiyorum- bu saatlerde gerçekten sabahlara kadar çalışmak, eminim, bilimsel verilere ve verimli çalışmaya aykırıdır. Belki de uyanmamız gereken saatte biz hâlâ çalışıyoruz. Bu yönüyle bu çalışma saatlerinin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.
Az önce ki bir maddede bizim bir önergemiz vardı, "Türk vatandaşı" ibaresi yerine "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı." "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı" daha kapsayıcı ve bir ülkenin aslında, bir devletin vatandaşı olur, bir ırkın vatandaşı olmaz.
Cezaevindeki hukuksuzlukların yanı sıra cezaevindeki emekçilerin de, personelin de bir şekilde mağdur edildiğine tanıklık ediyoruz. Örneğin infaz koruma memurları da silah taşıma yetkisine sahip olduğu hâlde "yıpranma payı" adı altında erken emeklilik hakkı tanınmamaktadır. Oysaki onlar da bu anlamda bunu hak ediyor. Zaten cezaevlerinde çalışmalarından dolayı bir nevi tutukluluk hayatı yaşıyorlar ve onlar da kolluk mensupları gibi "yıpranma payı" adı altında erken emekliliği hak ediyor. Öğretmenler de hak ediyor. Öğretmenlere ayrıca bir değinmem olacak, ben de öğretmenim.
Aynı şekilde yine cezaevinde son uygulamalarla on beş yılını doldurmuş başmemurlara rotasyon zorunluluğu getirildi. Herkes bundan rahatsız yani buna tabi olan memurlar rahatsız. Neden? Bölgelere ayrılmış, örneğin İstanbul birinci bölgede on beş yılını doldurana başka bir bölgede görev yapma zorunluluğu getiriliyor. O kişi on beş yıl boyunca zaten orada hayat düzenini kurmuş, çocukları orada okul okuyor, belki evi var vesaire ama bu sefer kalkıp ona deniyor ki sen, işte, Çanakkale'ye gideceksin, Mardin'e gideceksin; aynı şekilde Mardin'dekine de İstanbul'a gideceksin deniyor. Mardin'deki de aslında, belki İstanbul'a gitmek istemiyor, İstanbul'daki belki Hakkâri'ye gitmek istemiyor ama bu yasayla bölgeler arası tercih yapmak zorunda bırakılıyor. Bu anlamda, memurlara kendi inisiyatifleriyle kalma hakkı tanınmalıdır; cezaevleri değişebilir ama iller arası değişiklik memurların, emekçilerin tasvip etmediği bir şeydir.
Öğretmenim demiştim, evet, geçen 30 Martta Diyarbakır'da Turgut Özal İlkokulunda, Benusen Mahallesi'nde duvar yapılırken 3 öğrenci duvar altında kalmıştır; 2'si vefat etmiştir, 1'i de ağır yaralanmıştır. Benim öğretmen olduğum dönemde de okullar eğitime, öğretime açıkken ders saatleri içinde okulların çatıları yenileniyordu yani kiremitleri yenileniyordu. Düşünün, eğitim öğretim var bir yerde ama öte yandan inşaat, tadilat, tamirat çalışmaları yapılmakta. O kiremitlerin bırakın bir çocuğun başına düşmesini, bir yetişkinin kafasına düşmesi durumunda karşı tarafa intikal edebiliyor insan. Bu konuda da yasal düzenlemelerin alelacele yapılması gerekiyor ve pedagojik anlamda da bu uygun değildir. Eğitimin olduğu bir yerde, öğretimin olduğu bir yerde patırtı gürültü ve tehlike arz eden işlerin yapılması sağlık açısından da ruh sağlığı açısından da eğitim açısından da doğru değildir. Bunun dikkate alınması gerekiyor. O çocuklar hepimizin çocukları. Bizim çocuklarımız olabilirdi o duvarların altında. Buna da dikkat edilmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)