| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 22.04.2016 |
HAYDAR ALİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu, yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün yine şehitlerimiz var, anaların yüreğine ateş düşmüştür. Evlatlar bu millete emanet yetimler olarak kalmıştır, hanımlar dul kalmıştır. Rabb'im sabırlar ihsan eylesin, başka acılar göstermesin inşallah.
Dün itibarıyla Orhangazi'ye bağlanan Osmangazi Köprümüzün son tabliyesi Cumhurbaşkanımız tarafından, Başbakanımız tarafından konuldu. Tarihe köprüler kurduk, medeniyet köprülerimizi her tarafa taşıyoruz, gönüllere köprüler kuruyoruz.
Yarın 23 Nisan, millî iradenin tecelligâhı olan bu Meclisin açıldığı gün. Rabb'im, milletin değerlerinin temsil edildiği, millî değerlerimizin temsil edildiği, yerli değerlerimizin temsil edildiği bu Meclisi payidar kılsın.
Bizler "Size bir haber ulaştırıldığında onu iyice araştırın." ayetine muhatap olmuş bir medeniyetin, inancın mensuplarıyız. Merhum Cemil Meriç diyor ki: "Kelimeleri tarif etmeden bir tartışmaya girmek daima kısır kalmaya mahkûmdur." O bakımdan, özgürlük nedir? Hürriyet nedir? Hakikat nedir? Doğru nedir? Bunların iyice araştırılması gerekiyor.
Türkiye Cumhuriyeti, ne denirse densin bir hukuk devletidir. Basın hürriyeti de Anayasa'mızda teminat altına alınmıştır. Anayasa'mızın 26'ncı maddesi: "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir." Elbette ki bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması amaçlarıyla sınırlanabildiğini Anayasa'mız ifade etmektedir. Aynı şekilde, basın hürriyetini düzenleyen 28'inci maddede de devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan veya devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler konusunda da bununla ilgili cezalandırmanın ve bu basın ve medya örgütlerine yargı kararıyla gerekli müdahalenin yapılacağı yine Anayasa'mızda ve yine aynı şekilde ceza kanunlarımızda belirtilmiştir. Dolayısıyla, bir meselenin basın özgürlüğü kapsamında nasıl sınırlanacağı Anayasa'mızda açık bir şekilde, bir taraftan basın özgürlüğü teminat altına alınmış, diğer taraftan millî güvenlik, kamu düzeni gibi sebeplerle de bu özgürlüğün kısıtlanabileceği ifade edilmiştir.
Osmanlıdan itibaren, 1831 yılından itibaren, Takvim-i Vakayi gazetesinden itibaren bu topraklarda her dilde, her görüşü yansıtan gazeteler, dergiler ve kitaplar özgür bir şekilde yayınlanmaktadır. Türkiye, dünyanın bu anlamda demokratik ülkelerinde uygulanan standartların en üst seviyesinde bir basın özgürlüğüne ve fikir hürriyetine sahiptir.
Bu arada, AK PARTİ'nin bugüne kadar basın özgürlüğü, düşünce hürriyeti konusunda yapmış olduğu düzenlemeler herkesin malumudur fakat Türkiye'de basın özgürlüğünün olmadığını burada beyan edenler ve dışarıda bunu beyan edenler, elbette ki bu millete, bu milletin yerli ve millî değerlerine, AK PARTİ'ye ve bu millete düşmanlık ediyorlar. Milletin ve devletin sırlarını ifşa ederek Türkiye'yi uluslararası arenada yalnız bırakmak, suçlamak hangi millî ve onurlu bir düşünce adamının veya aydının ifadesi olabilir?
Şimdi, basın özgürlüğü konusunda yine Cemil Meriç diyor ki: "Tanzimat'tan itibaren aydının bu topraklardaki vasfı aldanmak ve aldatmak." Dolayısıyla, bir kara propagandayı her gün "Türkiye'de basın özgürlüğü yoktur." diye servis etmenin de iyi niyetle bağdaşmadığını ifade etmek istiyoruz. Hiç kimse Avrupa'da veya dünyanın demokratik bir ülkesinde devlet başkanı aleyhine tahkir edici, tezyif edici bir beyanda bulunamazken, bu anlamda hürriyetin olmadığı iddia edilen Türkiye'de her gün Cumhurbaşkanımız aleyhinde olumsuz yayınlar, hakaret içeren yayınlar pekâlâ yapılabilmekte. Dolayısıyla, bu ülkede özgür bir basından, özgür bir medyadan kolaylıkla söz edebiliriz.
Bu millet basın tarihimizi çok iyi biliyor, medya tarihini iyi biliyor. Bu sırada oturan bizler, milletvekilleri ve bu millet "411 el kaosa kalktı" manşetlerini, o gazeteleri çok iyi hatırlıyor. Gazete kupürleriyle parti kapatma davası açıldığı günleri elbette ki biliyoruz. Yargıya, hükûmete ve yasama organına basın yoluyla nasıl baskı yapıldığını hepimiz biliyoruz. Yine aynı şekilde, basın yoluyla hükûmetlerin nasıl el değiştirildiğini, hükûmetlerin nasıl düşürüldüğünü biliyoruz.
Başkalarının bilgileriyle bilgili olabilirsiniz ama ancak kendi aklınızla akıllı olabilirsiniz. Biz kendi yolumuzu kendi fenerimizle aydınlatacağız, büyük ve yeni Türkiye'ye inşallah milletimizle birlikte yürüyeceğiz. Kirli projelere, kirli proje tiplere kalemini satanlara, vicdanını satanlara, yüreğini satanlara tarihte bu topraklarda nasıl muamele yapıldıysa bundan sonra da aynı muamele yapılacak. Artık kendi duruşumuzu, kendi sözümüzü, kendi yolumuzu, hayallerimizi yeniden keşfediyoruz. Bu milletin duruşuna karşı çıkanlarla mücadelemiz devam edecek, mücadelemiz bu milletin sözüne karşı çıkanlarla devam edecek, büyük Türkiye yürüyüşümüze karşı çıkanlarla mücadelemiz devam edecek. Hayallerimizi engellemeye kalkanlara, ülke düşmanlarına, tarih düşmanlarına, millet düşmanlarına karşı mücadelemiz dün olduğu gibi bundan sonra da devam edecek.
Önümüzde yeni bir anayasayı yine milletimizle beraber -bu toprağın değerlerini taşıyan, bu milletin değerlerini taşıyan- başkanlık sistemini de havi olacak bir şekilde, yeniden medeniyetimizi idrak, inşa ve ihya sürecini hep birlikte inşallah idrak ederek, yaşayarak, dün olduğu gibi yeni köprüler kurmak suretiyle hep birlikte yaşayacağız diyor, sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)