Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 77 |
Tarih: | 21.04.2016 |
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, maddede konu tutukluluk olunca ister istemez, akla tutuklanmaları amacıyla haklarında dokunulmazlığın kaldırılması kararı verilen HDP vekilleri geliyor, öbürleri bunun talisidir.
Bu konuda öncelikle, Cumhuriyet Halk Partisinin takip ettiği bir siyaseti dile getirerek konuya gireceğim. Tarihte "Kûfeliler siyaseti" diye bir siyaset kavramı var. Malum, Sayın Erdoğan'ın "Ben Anayasa'yı tanımam." sözünü en çok Cumhuriyet Halk Partisine mensup milletvekilleri eleştirmektedir bu kürsüde fakat pratik başka bir yönü gösteriyor, bu da akla Hazreti Ali ve Kûfe siyasetini getiriyor. Bilindiği gibi, Hazreti Ali Kûfelilerin davetine icabet ederek Kûfe'ye doğru yola çıkarken yolda dönemin şairlerinden Ferezdak'a rastlıyor ve Ferezdak'a şunu soruyor: "Ey Ferezdak, acaba Kûfeliler benim hakkımdaki niyetlerinde ne kadar samimiler?" Ferezdak diyor ki Arapça şiirinde veya cümlesinde: "..."(x) Yani "Kûfelilerin kalbi sizinle ama kılıçları Emevilerle." Artık, bu kılıç ve kalp mefhumunun sayın CHP'li vekillerimiz doldursunlar içini. Bu, bir.
İkincisi: Cumhurbaşkanı da olsa ki Cumhurbaşkanına tekabül eden kavram İslam tarihinin erken döneminde "halife" olarak tabir ediliyordu, hiç kimse Anayasa'ya aykırı olarak bir madde koyamaz. Bilindiği, gibi, râşit halifeler hem kanun koyucu idiler hem de devlet başkanı idiler. Bir gün Hazreti Ömer hutbede şöyle diyor: "Ben bundan sonra evlenecek olan kadınlara verilecek olan mehrin 400 dirhemi geçmesini yasaklıyorum, '...'(x) men ediyorum." Bu hutbeyi dinleyen Kureyşli bir kadın ayağa kalkarak "Sen İslam hukukunun anayasası olan Kur'an'a muhalif böyle bir madde, kanun koyamazsın." diyor. "Nasıl böyle bir şey yapamam?" "Sen Kur'an'ı dinlemiyor musun ki. Ayetikerimede şöyle deniliyor: '...' (X) Yani 'Kadınlardan birisine bir deve yükü, 1 ton bile mehir verirseniz, bunu kısamazsınız, bunu engelleyemezsiniz.'" Ve Hazreti Ömer o kanunu, anayasaya aykırı olan kanunu yürürlüğe koymuyor ve şu meşhur sözü sözlüyor: "..." (X) "Kureyşli kadın doğru söyledi, isabet etti, Ömer ise yanıldı." Dolayısıyla, "Sen benim işime karışma. Ben bir defa anayasayı ihlal edersem veya anayasayı kabul etmezsem bir şey olmaz." demedi Hazreti Ömer, anayasaya aykırı olan bu kanunu yürürlüğe koymaktan, o kadının uyarısı üzerine vazgeçti.
O hâlde, bile bile, yani "Bu dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili gündeme getirilen Anayasa değişikliğinin Anayasa'ya aykırı olduğunu bile bile biz buna 'evet' diyoruz." demek, bizatihi Kûfelilerin, bu, biraz önce söylemiş olduğum siyasetin bir tezahürüdür ve bu halifeler, bırakın tayin ettikleri bir kadıyı yani hâkimi etkilemek, o kadılar, o hâkimler tarafından bizatihi mahkeme edilmişlerdir. Ve Hazreti Ali bir zimmiyle yani Müslüman olmayan bir vatandaşla, Kadı Şureyh ismindeki hâkimin huzuruna çıktığında ve Kadı Şureyh ona "Ya Ebel Hasan" deyip, "Ey Hasan'ın Babası" künyesiyle, saygı ifade eden künyesiyle hitap edip, ayağa kalkıp selam verdiğinde, Hazreti Ali "Sen işin başlangıcında adalet ilkesini zedeledin, bundan sonra senin hükmüne göre adalet yerine gelmez." dedi ve o kadıyı azletme yönünde karar aldı.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)