| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 21.04.2016 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çanakkale Milletvekilimize bir atasözüyle bir şey söyleyeyim, sitemde bulunayım: "Biri içer, biri bakar, kıyamet de ondan kopar." Yani sen içtin, biz seyrettik, böyle bir şey olmaz.
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) - Bırakmıştım oraya, aldılar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Vekilime CHP'den süt getirin arkadaşlar.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, efendim, dün Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşma yapan bir arkadaşımız bir cümle kurdu, dedi ki: "Çözüm süreci doğru planlanmış, doğru yürütülmüş ve uygulanmış bir projedir." Şimdi, ben bu cümleden hareketle dedim ki acaba o süreçte neler yaşandı, sonuçlarına bakalım, gerçekten sonuçları çok pozitif şeyler vermişse, olumlu birtakım şeyler varsa bu söylem çok doğru ve yerindedir. Ama, maalesef, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak çözülme şeklinde algıladığımız, öngördüğümüz -keşke haksız çıksaydık- bu sürecin bugüne kadar bize maliyetinin şöyle bir faturasını çıkardık. Efendim, ne oldu kronolojik olarak bir iki şeyle sıralayayım isterseniz, hafızalarımız tazelensin, o başarılı proje nelere mal oldu bize? Efendim, Kandil'le, âlâyıvalayla, böyle çadır mahkemeleriyle dağdaki silahlı teröristi legal bir yapıya büründürüp affışahaneye uğrattık, getirdik şehir merkezlerine. Bunlara daha rahat etkinlik sağlamaları için, bir de yerel yönetimleri güçlendirme adına bir yerlerin dayatması sonucu ne yaptık? Efendim, bir zemin hazırladık; Büyükşehir Yasası'nı değiştirdik ve bu çadır mahkemelerinden şehir merkezlerine KCK yapılarıyla gelenlere bir anda resmî bir kimlik kazandırdık. Daha sonra ne oldu? Daha sonra, yavaş yavaş bunlar şehir merkezinde yapılanmaya başladılar, bizim de kolluk kuvvetlerimiz zaman zaman bunu fark etti. Valiliklerimiz, askerî birliklerimiz, polis teşkilatımız bunları gördü ve dedi ki: "Terör yapılanması var şehir merkezlerinde. Artık, yavaş yavaş ilçe merkezlerinde, şehir merkezlerinde sokaklar mayınlarla döşeniyor, çukurlar kazılıyor, birtakım hareketler yapılıyor, vergiler toplanıyor, cezalar kesiliyor." Dediler ki: "Sesinizi çıkarmayın." 300 civarında müdahale etmek için başvuruda bulunan güvenlik güçlerimizin, bu 300 başvurusunun 292'si reddedildi, 8 tanesine ancak "Evet." denildi. Bu da yetmedi, daha sonra artık özerklik provaları yapıldı ve nihayetinde, içinde bulunduğumuz kara tablo: Artık ocağı batmayan, ocağı sönmeyen, şehit gözyaşı olmayan ne bir kasabamız kaldı ne bir ilimiz kaldı.
İşte, ben, şimdi bu sonuçlardan geriye dönüp böyle bir cümle kurmanın ne kadar sakıncalı olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım -hazır buradasınız- bakın, Sayın Başbakan birkaç gün önce bir etkinlik düzenledi: Efendim "Şehit Yakınlarının İstihdamı Şöleni." Ya, Allah aşkına, bakın, ben bir şehit yakınından bir örnek vereyim: Bir şehit yakını şehit olan evladı börek seviyor diye "Ömür boyu börek yemedim hocam. Benim için züldür." diyor. Bunlara "şölen" kelimesi inanın dokunuyor. Allah aşkına, neyi bağışlıyoruz biz bunlara? Hakları olan... Çünkü, bizim bu coğrafyadaki bekamız için, varlığımız için canlarını, kanlarını ortaya koyanlara himmette mi bulunuyoruz? Kimin malını kime bağışlıyoruz da bir istihdam kura şöleni düzenliyoruz. Bunlar onu çoktan hak ettiler. Bizim onlara bakacak yüzümüz olsun diye indallah biz şölen değil onları görünce saygı, vakar içerisinde Allah razı olsun diyeceğiz.
Şimdi, bir konu daha var. Bir dakikamı da kullanmak kaydıyla, yetişmeyebilir Sayın Başkan; öyle bir jestiniz oldu, sağ olun.
BAŞKAN - Evet.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Şimdi, Savunma Bakanım, siz Sivas Milletvekilisiniz, ben Erzurum Milletvekiliyim; Türkiye'mizin bütün güzide illerini temsilen burada değerli milletvekillerimiz var. Şehidimiz olmayan, gazimiz olmayan ilimiz yok.
Bakın, bir dernek ismi söyleyeceğim -Ahmet Bey burada, Sayın Gündoğdu, senin de destek sözün vardı- Terörle Mücadele Sırasında Yaralanıp Gazi Sayılmayanlar Derneği. Bakın, bunlar gerçekten gazi olduktan sonra... Kiminin parmağı yok, inanın -sizlere de geldi, bütün parti gruplarını ziyaret ettiler- parmakları yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydın, bir dakikanızı veriyorum ek süre olarak.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Teşekkür ederim.
İnanın, vücutlarının birçok yerinde aldıkları o mermiler, şarapnel parçaları duruyor. Bir tanesinin şakağına dokundum, bir tanesinin kalp filmini gördüm. Kalbine yarım milim kala bir kurşun. Ameliyatında risk var diye ameliyat etmiyorlar.
Bu çocuklar yalvarıp yakarıp "İlle de iş, aş." demiyorlar ama bir şey istiyorlar, diyorlar ki: "Sizin için biz canımızı koyduk; bizim onurumuzu, şerefimizi korumak da sizin göreviniz. Bize en azından bu gazilik unvanını çok görmeyin." Yok, yüzde 40'lık rapor, yüzde 50'lik rapor, yüzde 55'lik rapor bahanelerine sığınarak bu kardeşlerimizi mağdur etmeyelim.
Sayın Bakanım, bu, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti devletinin şiarına uygun bir harekettir, bunu hep birlikte yapalım, biz de destek olalım diyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)