| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 21.04.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı'nın 13'üncü maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Bu kanunla ilgili düşüncelerimizi, eleştirilerimizi ve önerilerimizi sunmuştuk; daha devam edeceğiz diğer maddelerle ilgili durumlara, önerilerimize fakat sizlerle, Türkiye'deki basın özgürlüğüyle ilgili son verileri paylaşmak istiyorum. Türkiye'nin sıralaması niye bu kadar gerilerde ve gerçekten basın-yayın özgürlüğü konusunda gelişme mi var, gerileme mi var, bunu gerçekten tartışmaya ihtiyacımız var çünkü şu anda, Avrupa Birliğine uyum yasalarını yetiştirmeye çalışıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi. Her ne kadar muhalefet partilerinin hiçbir önerisi, hiçbir önergesi kabul edilmese de asıl önemli olanın, bu uyum sürecinde, sadece yasaların çıkması değil, Avrupa Birliğinin son raporunun dikkate alınması ve uygulama ile mevzuatın uyumunu gözetmek olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Şimdi, şu anda, hâlihazırda, bugün itibarıyla Türkiye'de toplam 35 basın emekçisi tutuklu durumda. Bu 35 basın emekçisinin 8'i Dicle Haber Ajansı üyesi, mensubu. Bugün itibarıyla, Karlıova'da DİHA Muhabiri Doğan Akdamar yine gözaltına alındı. Tutuklu gazeteciler, DİHA'nın muhabirleri: Meltem Oktay, Nuri Akman, Muhammed Doğru, Mazlum Dolan, Nazım Daştan, Nedim Oruç, Feyyaz Irmak ve Ziya Ataman. Şimdi, bu tutuklamaların tümü, basın emekçilerinin, DİHA'nın haber yapmasını önlemek aslında; gerçek haberlerin halka, kamuoyuna, dünyaya ulaşmasını engellemek amaçlı çünkü bütün dava dosyaları, soruşturmalar ve sorulan sorular kendilerinin yaptıkları haberlerle ilgili, hakikatleri halka ulaştırmakla ilgili.
Basının haber yapma hakkını engellemek için DİHA'ya sadece son sekiz ayda 35 kez, dünyanın ilk kadın haber ajansı olan, aslında biz kadınların gururu olan JİNHA'ya ise 5'inci kezdir erişim engeli konulmuştur.
Şimdi, bu basına baskılar konusunda tabii ki rakamlar çok ciddi. Toplamda 106.212 site hâlen yasaklı ve listenin başında Kürt ve muhalif haber kaynakları maalesef önde gidiyorlar.
Dicle Haber Ajansına ait İnternet sitesi 35'inci kez kapatılırken Rusya merkezli Sputnik Haber Ajansına ait sitenin 31 dilde yayın yapan bölümlerinin tümüne erişim yasağı getirildi. İktidarın uyguladığı ekonomik baskılara rağmen yayın yapmaya devam eden kurumlar, bu sefer de cezalar ve farklı baskılarla karşı karşıya kalıyor. Örneğin, İMC TV'nin keyfî bir kararla, savcılığa verilen bir talimatla ya da verilen bir sinyalle ya da başka bir yöntemle, tümüyle keyfî bir şekilde TÜRKSAT uydusundan indirildiğini hatırlıyorsunuz, bu Meclisten bunu defalarca ifade ettik.
Yine, özellikle çatışma alanlarında şu anda insanlığa karşı işlenen ağır suçları haber yaptığı için Özgür Gün TV, Azadi TV, Jiyan TV ve Van TV'ye RTÜK tarafından ceza verildi. Tabii, kayyum atamaları da Türkiye tarihinde yine ilklerden birini oluşturuyor. Muhalif basını sindirmek amacıyla yapılan operasyonlar kapsamında Bugün TV, Bugün gazetesi, Zaman gazetesi gibi kurumlara da kayyum atandığını not etmek isteriz. Bu, tabii ki Paris'te, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)'nin de gündeminde olan bir mesele; örneğin, 2014 dünya basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye'yi 180 ülke içerisinde 154'üncü sırada gösterdi. Yani, bu sıralamalar yıldan yıla, maalesef, bir iyileşme göstermedi. Diğer yıllara gelmeden önce, örneğin, 2005 yılında 98'inci sırada yer alan Türkiye o günden bugüne tam 56 sıra gerilemiş durumdadır. 3 Mayıs 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Freedom House tarafından açıklanan raporda, yine, 14 sıra gerileyerek 134'üncü sıraya gelmişti. Bu yıl da Dünya Basın Örgütünün basın özgürlüğüne ilişkin karnesinde Türkiye 180 ülke arasında, maalesef, 151'inci sırada yer alıyor.
Basın, medya en güçlü denetim aygıtlarından biridir; halkın haber alma hakkı, hakikatlere ulaşma hakkı. Bunun bu şekilde engellendiğini ve demokrasinin çok önemli bir ayıbı olarak orta yerde durduğunu Meclisle paylaşmak istiyorum.
Saygılar sunuyorum (HDP sıralarından alkışlar)