GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:76
Tarih:20.04.2016

SELMA IRMAK (Hakkâri) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, gecenin bu saatinde ne yazık ki hâlâ asıl görüşmemiz gereken konuların, asıl çözüm bekleyen konuların tartışılması mümkün olamamıştır. Sykes-Picot Anlaşması 1916'da imzalandı, şimdi 2016 yılındayız yani bu sorunun başlangıç noktasından bugüne kadar bir yüz yıl geçmiş bulunuyor.

Birkaç gün sonra yani iki gün sonra 23 Nisanı kutlayacağız yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunu. Türk millet meclisinin değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yani Türkiye'de yaşayan her kesimden, her dilden, her inançtan, her milliyetten insanın kendini ait hissettiği cumhuriyetin kuruluşunu kutlayacağız. Ama ne yazık ki bugün, bundan söz etmek mümkün değildir. Sykes-Picot'la başlayan yani zorla sınırların çiziminden bugüne kadar devam eden bir sorunla, Türkiye'nin en temel sorunu, demokrasi sorunu ve özünde Kürt sorunuyla hâlâ bu ülke ne yazık ki uğraşmak durumunda kalmıştır. Neden? Nedeni çok açık. Çünkü bu ülkede ne yazık ki biz çokluğu, çoğunluğu kabul edemedik, hazmedemedik. Bu ülkede demokrasi kültürü bünyeye ne yazık ki yerleştirilemedi. O nedenle de bu ülkenin, işte, Türkçülük, Osmanlıcılık ya da başka "cılık"lar üzerinden yerleştirilmiş biçimi, ideolojisi başka bir şeye izin vermedi.

Bugün yaşadığımız süreç, şu anda ülkenin doğusu ve batısı diye ayrılan yani Fırat Nehri'nin doğusu ve Fırat Nehri'nin batısı olarak ikiye ayrılan bölümünde yaşananlar bize bu sorunun hangi aşamada olduğunu göstermektedir. Fırat'ın doğusunda bugün, şu günlerde, şu gecenin bu saatinde bile yaşadığımız nedir, biliyor musunuz? Tanklar ve toplar altında yaşamaya çalışan bir halk, operasyonlar bahanesiyle insanların yerlerinden, yurtlarından edilmesi, yerlerinden, yurtlarından edilen insanların evlerinin kapılarının kırılarak içerilere birilerinin dalması ve bu evleri havaya uçurması sorunudur, yaşanan budur şu aşamada. Keşke havaya uçurulan sadece binalar ve evler olsa. Öyle zannediyorum ve öyle endişe ediyorum ki bir süre daha böyle devam ederse ve çözümsüzlük politikası devam ederse bu ülkede birlikte yaşama inancı, birlikte kalma inancı da havaya uçurulmuş olacak çünkü buna giderek yol açan uygulamalarla karşı karşıyayız.

Ben Hakkâri Milletvekiliyim ve bu bölgede yaşananları, bu halkın duygusunu burada sizlerle paylaşmak durumundayım. Bu bölge halkının yaşadığı duygular, gerçekten hasmane duygularla kendisine yaklaşan devlete artık giderek kendisini yabancı hissetmesi, aidiyet duygusunu kaybetme durumudur.

Bu sorun 2005'te dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı bir konuşmayla başladı. O dönem Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti, o dönemin Başbakanı? "Kürt sorunu benim sorunumdur. Geçmişte devlet hatalar yaptı ve bu devlet, devletin büyüklüğü gereği kendi yaptığı hatalarıyla yüzleşmek durumundadır." Evet ama ne yazık ki aynı hataların tekrar edildiğini görmek durumundayız. Sanıyorum bir süre sonra biz tekrar bugüne döneceğiz ve 2016'dan sonraki süreç için diyeceğiz ki "Devlet çok büyük hatalar yaptı ve bu hatalarla biz tekrar yüzleşmek zorundayız." ama o zaman vakit kalır mı, bundan çok emin değilim.

Biz bir süre önce bir şey ifade etmiştik, bu ülkede birliği, beraberliği koruyacak, birlikte yaşam olanaklarını sağlayacak, uzlaşma ve çözümle bu sorunun demokratik yollarla çözümünü zorlayacak belki de son nesil biziz. Bizden sonra gelecek olan nesil belki başka bir duygu içerisinde olacak ve ne yazık ki adım adım oraya doğru gidiyoruz, bilmiyorum sizler farkında mısınız. Farkında değilseniz bir dakikanızı ayırarak bu konuda bir empati kurmanızı isterim. Evlerinizin bombalandığını, çocuklarınızın cenazelerinin yakıldığını, aylarca açlık grevine girip sadece çocuklarınızın cenazesini almak için beklediğinizi düşünün, ne hissederseniz? İşte, şu anda bölge halkı bunu hissediyor. Operasyonlarla, tutuklamalarla ve katliamlarla bu sorunun çözülmeyeceği artık görülmek zorundadır ve çok geç olmadan, bu ülkenin birlikte yaşam duygusunun altına dinamit konulmadan bu soruna bir çözüm bulunmak, bu operasyonel ve askerî yöntemlerden vazgeçilmek durumundadır.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)