GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:76
Tarih:20.04.2016

BESİME KONCA (Siirt) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Biz burada kanun tasarıları, kanun yasaları çıkarıyoruz ve yine uyum yasaları çıkarıyoruz. Fakat Hükûmet bu konuda aceleci davranırken Başbakan bu kanunların özellikle Avrupa uyum yasalarının yüzde 90'ını çıkardığını söylemesine rağmen, Avrupa Birliği ülkeleri uyumsuzluk raporları yayınlıyor bu Hükûmetin politikalarına dair. En son yayınlanan rapor 73 sayfaydı ve ciddi eleştiriler söz konusuydu. Hükûmet bütün Avrupa ülkelerini dolaşıyor, kapı kapı dolaşıyor ve bu ziyaretlerde, bu görüşmelerde sonuç olarak başarılı pratikler elde edildiği kamuoyuyla paylaşılıyor. Fakat arkasından Avrupa ülkeleri, Avrupa Birliği yayınladığı raporla aslında bu Hükûmetin iyi işler yapmadığını, Türkiye siyasetinin, Türkiye'yi yöneten Hükûmetin başarılı bir hükûmet olmadığını ortaya koydu.

Suriye için hazırlanan rapor 55 sayfa, Türkiye için hazırlanan rapor 73 sayfa. Üç beş yıl önce de hazırlanan raporlar 45, 43 sayfa. Bu konuda bu Hükûmetin mevcut çıkardığı yasaların uyum yasaları olmadığı, bu konuda Avrupa'ya kendini kabul ettiremediği bu raporda da ortaya çıkıyor ve bu raporu da tekrar iade etme temelinde bir yaklaşımları da var. Bu, bu Meclisin doğru temelde çalışmadığının, sağlıklı yasalar çıkarmadığının, çıkardığı yasaları da uygulamadığının somut bir ifadesi olarak görünen bir tablodur.

Yine, bugün Karaman'da görülen çocuklara cinsel istismar davasına ben de değinmek istiyorum. Tek perdelik bir tiyatro oynanarak aslında ikinci kez kamuoyunun vicdanı yaralandı bugün. Mağdur ailelerin avukatını bile dinlemeyen ve tek celsede bitirilen bir dava, Türkiye'de bu kadar ağır suçun işlendiği bir dava Türkiye'de görülmemiş bir davadır. Ve Ensar Vakfının Başkanının yaptığı -basına yansıyan boyutuyla söylüyorum- sanığın ismini zikrederek "Sanığın en ağır cezayı alması için çalıştık." açıklaması var davadan sonra. Çalışmışlar evet, mahkemeyi etkileyerek "Acaba yüz yıl mı versek, iki yüz yıl mı versek..." En son herhâlde beş yüz sekiz yıllık bir ceza uygulamasıyla, kararıyla anlaştıkları açığa çıkıyor. Oysa bu vakfın bütün sorumluları, başta da başkanı bu davada konu olması gereken kişilerken bu sanığın ceza alması, en ağır cezayı alması için çalıştığını açık bir biçimde ifade ediyor. Yargının nasıl yönlendirildiği, bunun bir yargılama olmadığı, bu suçu kapatmak olduğu, kamuoyunun infial durumunu dindirmek olduğu ve örtbas etmek olduğu çok açık bir biçimde sonuçlanmıştır bu davada. Fakat kamuoyu bunun üzerinde tekrar tekrar duracaktır ve biz de bunu takipçisi olacağız.

Buna benzer bir durum bugün yaşandığı için de burada paylaşmak istiyorum. Muğla Milas'ta Doktor Mete Ersoy İlkokulunda 14 yaşındaki bir kız çocuğu -Olcay Koptekin- bir erkek öğrencinin tacizine maruz kalmıştır ve kendini savunmak için çocuğu tartaklamıştır. Bu durum idareye intikal ettiğinde okul müdürünün yaptığı şey, bir erkek çocuğunu dövdüğü için disipline sevk edeceğini söylemiştir. Bu kız çocuğunun annesini de çağırmış ve idarede bu durum tartışılırken kız çocuğu "Bana tacizde bulundu. Kendimi savundum." dediği hâlde okul idaresi "Seni disipline sevk edeceğiz." demiştir ve kız çocuğu hem okul idaresinin hem annesinin gözü önünde kendini aşağı atmıştır ve şu an Muğla Hastanesinde yaşam mücadelesi veriyor.

Millî Eğitim Müdürlüğü ya da Millî Eğitim Bakanlığı bunun üzerine gidecek mi? Bunu açığa çıkaracak mı? Derhâl o okulun yetkilileri, müdürü ve müdür yardımcıları ve bu kızı bu duruma getiren, 14 yaşındaki kız çocuğunu bu duruma getiren öğretmenler hakkında gereken hukuki işlemlerin yapılması gerekiyor.

İşte, biz, Ensar Vakfında ya da başka vakıflarda ya da başka okullarda yaşanan tacizleri, tecavüzleri bu biçimde sonuçlandırırsak başka okullarda da başka öğretmenlerin hangi sonuçları çıkaracağı, bundan nasıl vazife çıkarıp öğrencilere karşı bir tutum geliştireceği ortadadır.

Bir diğer konu, zamanım kalmadı: Bugün Malatya'da otuz sekiz yıl önce gerçekleştirilen bir katliamın yıl dönümüdür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BESİME KONCA (Devamla) - 1978'de gerçekleşen katliamı kınıyorum. ve bugün o ilin yine köylerinde de oluşturulmak istenen tam da bu katliamı meşrulaştırmanın yöntemleridir. (HDP sıralarından alkışlar)