| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 20.04.2016 |
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 278 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu yasal düzenlemeleri özü itibarıyla Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamında yapıyoruz ama bu düzenlemeler Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda tartışılmadan alelacele Meclise sevk ediliyor. Bu nedenle, biz bu Avrupa Birliği uyum süreçlerinde yasalar yaparken sadece bu yasa için demiyorum, aynı düzlemde bütün yasalar için ülkeyi bir deneme tahtasına çeviriyoruz. "Bu yasayı çıkaralım, sonuçlarına bakalım", "Avrupa Birliği raporlarında bir eksiklik olduğu söylenirse tekrar düzeltiriz" ya da "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkûmiyet kararları çıkarsa tekrar tekrar düşünürüz." mantığıyla yani gerçekten demokratik standartlarda ve ülkenin ihtiyaçlarına göre değil günü kurtarma üzerinden yasa yapıyoruz.
Kanun maddesinin özü şu: Vize muafiyetinden faydalanmak adına Avrupa Birliğince verilen ev ödevidir. Kusura bakmayın ama asgari demokratik standartları oluşturmadan vize muafiyetinden faydalanmamız da Avrupa Birliğine katılmamız da söz konusu olmayacaktır.
Asgari demokratik standartlar demişken, asgari demokratik standartlar olan ülkelerde yasalar herkes için bağlayıcıdır. Adıyamanlı bir köylü hemşehrim için de geçerlidir, ak sarayda oturan başkanlık özlemi içerisinde olanlar için de bağlayıcıdır. Ama "Ben mahkeme kararlarını tanımıyorum, ben yasaları tanımıyorum, gerekirse kanunları bir tarafa bırakın kendi zihinsel inkılabınıza göre karar verin." diyen bir anlayışla bu Meclisten ne kadar kanun çıkarırsanız çıkarın bir sonuç vermeyecektir.
Kanunların uygulamada bağlayıcı olabilmesi için öncelikle Meclisin, en başta Meclis çoğunluğuyla Hükûmetin, Meclisten geçen kanunlara, bütün otoriteler karşısında kendisinin yasama yetkisine sahip çıkması gerekir. Siz bu iradeyi göstermedikten sonra buradan hangi yasayı çıkarırsanız çıkarın vize serbestisini de unutun, Avrupa Birliğine katılmayı da.
Mevcut üzerinde konuştuğumuz yasanın düzenleme şekline baktığımızda da Hükûmetin yasama yetkisine sahip çıkmasını bırakın, Hükûmet Meclisteki çoğunluğuyla Meclisin düzenleme alanı içerisindeki konuları yönetmelik düzenlemek şeklinde merkezî makama yani Adalet Bakanlığına bırakmıştır. Yasayla düzenlenmesi gereken konular yönetmelikle düzenleme yoluna gidilmektedir. Bu parlamenter sistemin ruhuna da özüne de aykırı bir durumdur. Bu nedenle bu düzenleme, Hükûmetin Meclis çoğunluğuyla açıkça Anayasa ihlalidir.
Bu düzenlemeye ilişkin olarak Hükûmetin hazırladığı gerekçe şu şekildedir: "Ülkemiz ile Avrupa Birliği arasında devam etmekte olan 'Vize Serbestisi Diyalogu' süreci kapsamında vize serbestisi yol haritasında yer alan ülkemize ait yükümlülükler arasında adli işbirliğine ilişkin hususlar da bulunmaktadır. Cezai konularda uluslararası adlî iş birliği alanında özel bir kanunî düzenleme yapılması, 'Vize Serbestisi Diyalogu' sürecinin tamamlanması ve ülkemiz ile Avrupa Birliği arasında yürütülmekte olan üyelik hedeflerine ulaşılması ve bu çerçevede Birlik müktesebatının karşılanması açısından da önem taşımaktadır." Bu şekilde izah ediliyor.
Sayın milletvekili arkadaşlarım, bu yasaları vize muafiyeti için yapıyoruz, mayısa yetiştirmemiz gerekiyor sanırım. Hiçbir aklı başında ülkenin, barışın hüküm sürmediği bir coğrafyaya, bir ülkeye vize muafiyeti vermeyi düşüneceğini zannetmiyorum. Bu nedenle, vize muafiyeti istiyorsak öncelikle ülkemizde süren çatışmalı ortam mı dersiniz, savaş ortamı mı dersiniz, adına ne derseniz deyin bu şiddet sarmalından çıkmamız gerekiyor.
Üyelik hedeflerine ulaşılmasından bahsediliyor gerekçede. Üyelik hedeflerine ulaşmak istiyorsak bırakın suçluların iadesini, öncelikli olarak yaşam hakkı ihlallerini gidermeliyiz, düşünceyi, ifade özgürlüğünü kapsayacak düzenlemeleri getirmeliyiz, basın özgürlüğünü sağlamalıyız. Kendi ülkesinin belirli bir bölgesine o bölgenin milletvekili giremiyorsa bu vize muafiyetini unutun. Sokağa çıkma yasakları hâlen devam ediyorsa, ölümler yaşanıyorsa, binlerce insan yerinden yurdundan göç etmek zorunda kalıyorsa, temel sorunlarımızı diyalog, müzakere temelinde çözemiyorsak, Anayasa'yı ihlal ederek milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmaya çalışarak Avrupa Birliği hedeflerine ulaşmamız da mümkün değildir. Bu barış ortamının sağlanmamasında bir numaralı sorumlu Hükûmettir. Bu nedenle, vize muafiyetinde Avrupa Birliği üyelik sürecinde mesafe katetmek istiyorsak ülkedeki bu savaşın bir an önce durdurulması ve insanların düşüncelerini özgürce ifade edebileceği, demokratik bir zeminde tartışabileceği, örgütlenebileceği bir ortamın yaratılması gerektiği düşüncesindeyim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)