GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:76
Tarih:20.04.2016

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6'ncı maddeyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah'ın bizatihi yaşayıp yaşatmaya çalıştığı ilahi ilkeleri ve emirleri amacına uygun bir biçimde, yani riyadan, gösterişten, kibirden ve siyasetten uzak olarak idrak etmeye çalıştığımız Kutlu Doğum Haftası'nın tüm insanlığa, hassaten ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bir yandan varlık ve yoklukta aşırılıkların yaşandığı, öte yandan haklı çıkmak adına veya yolsuzluklara dayanak oluşturmak için ifrat ve tefrit gelgitleri yaşadığımız bugünlerde, asıl görmemiz ve anlayarak farkında olmamız gereken şeyler içimizi acıtan gerçeklerdir. Bunların başında da ihmal ve iltimaslar sonucu yaşadığımız terör vahşeti ve çocuklarımızın maruz kaldığı tacizler gelmektedir. Bu anlamda, Diyanet İşleri başta olmak üzere tüm yetkili kurumlar, bu Kutlu Doğum Haftası'nı vesile kılarak her iki vahşete de hiçbir ikbal tasası taşımadan dikkat çekmek zorundadırlar. Bu görevi ifa ederken Allah kelamını yani hakkı ve hakikati bilakayduşart her zaman söylemekle yükümlü yetkililer siyasi iradenin güdümünden korkmamalı ve endişeye kapılmamalıdır çünkü ilim kapısı Hazreti Ali'nin buyurduğu gibi Hakk'ın hatırı dostun hatırından evladır ama dünyevi makamlara ve maddi varlıklara ram olmuş zihniyet haksızlığa ve rızksızlığa itiraz edecek azim ve kararlılığı gösteremez. Bu yüzden mahşerî vicdanlarda da, bir büyük zatın ifade ettiği gibi "Sultan sofrasında oturan âlimin fetvası caiz değildir."den öteye gidemez.

Değerli milletvekilleri, siyasi literatürümüzde "algıda seçicilik" diye bir kavram var, bunu hepimiz zaman zaman kullanıyoruz. Maalesef, on dört-on beş yıllık bu iktidarın buna bir kavram daha kattığını görmekteyiz, algıda seçiciliğin yanı sıra yargıda da seçicilik olmaya başladı. Maalesef, bugün baktığımızda, biz yargıda da seçici davranıldığı kanaatindeyiz. Bunu sadece biz siyasi saiklerle ifade etmiyoruz. Uluslararası platformlarda da, hazırlanan raporlarda da, yaptığımız anlaşmalar ve anlaşmaların gereği yapmak zorunda olduğumuz birtakım yükümlülükleri ifa edememekten de kaynaklanan birtakım uygulamalarda açıkça görmekteyiz yani daha somut bir hâle getirmek gerekirse, Türkiye Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi'ne taraftır ve kamu görevlilerinin adil olmayan şekilde mal edinimi cezaya tabi hâle getirilmiştir. Uygulamanın ilk gözden geçirme belgesi haziranda yayınlanmıştır. Türkiye, Avrupa Konseyi yolsuzluğa karşı özel hukuk sözleşmelerini ve uluslararası ticari işlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Hakkında OECD Sözleşmesi'ni imzalamış ve onaylamıştır ama maalesef, bugün, bu bağlamda OECD raporlarına baktığımızda Türkiye'nin notu hiç de iyi değildir. Hem Birleşmiş Milletler hem Avrupa Parlamentosu hem de OECD raporlarında, özellikle Deniz Feneri'yle başlayıp 17-25 Aralıkla devam eden süreçte ve bugün içinde bulunduğumuz yargı sürecinde, Türkiye hiç de yükümlülüklerini yerine getiren bir durumda ya da imza attığı anlaşmalara uygunluk ifade ettiği durumda değildir. Peki, bunu nereden anlıyoruz? Çok rahat, bakıyoruz birkaç uygulamaya. Gerçekten, bir sürü sonradan olma zenginlerin, Sayıştay raporlarında verecekleri, efendim, borçlu olduğu vergi dilimlerinin bir kalemde silindiğine tanıklık etmekteyiz.

Şimdi, biraz önce veciz bir ifadede bulunduk. Değerli milletvekilleri, bizim haktan, hakikatten daha önemli ilkemiz olamaz, daha önemli düsturumuz olamaz. Ama maalesef burada mütemadiyen tekrar ediyoruz, kişilere, siyasi eğilimlere olan bağlılıklarımız gözümüzü o kadar kör ediyor ki Hakk'ı da hakikati de bir tarafa bırakıyoruz. Ama ben yine sözümü Hazreti Ali'nin o lafıyla bitiriyorum: "Dostun hatırından evladır Hakk'ın hatırı." diyorum, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)