GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:76
Tarih:20.04.2016

GÜLSER YILDIRIM (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı üzerine söz almış bulunmaktayım.

Şu an ülkemizde ve bu ülkenin başka şehirlerinde yaşanan o kadar derin yaralar var ki onun için bunu daha öncelikli bir görev olarak burada paylaşmak istedim. Bir Mardin Milletvekili olarak, bölgemizde yaşananları belki birçok defa arkadaşlarımız bu kürsülerden dile getirmiştir ama maalesef bu sesler hiç duyulmadı; sanki kulaklar sağır, gözler kör, yaşanan bütün bu acıları görmek istemeyen bir uygulamayla, bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Bakın, Mardin'den birkaç örnek buradaki milletvekilleriyle, milletin vekilleri olarak buraya gelen vekillerle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz, Nusaybin sekiz aya yakındır zaten fiilî bir uygulamayla, bir ablukayla karşı karşıyaydı. En son 7'nci kez ve 38'inci gününe giren bir sokağa çıkma yasağı ve abluka şu an Nusaybin üzerinde, tankıyla, topuyla, tüfeğiyle, binlerce JÖH'üyle, PÖH'üyle şu an Nusaybin bombalanmaktadır. Nusaybin bu ülkenin bir ilçesi değil midir arkadaşlar? Mardin, Nusaybin, Cizre, Silopi, Şırnak hiç mi size bir şey ifade etmiyor? Burada yaşanan acılar, burada öldürülen siviller, terör adı altında yaşamını yitiren, katledilen çocuklar, kadınlar, yıkılan evler hiç mi sizin vicdanınıza hitap etmiyor?

Bakın, biz burada konuşurken siz o kürsülerden şöyle diyebilirsiniz: "O zaman niye terör var?" Biz de bunun karşısında size şöyle bir cevap verelim: Bu sorunlar, masada çözülme zemini varken, diyalogla çözülmeye yakınken, bütün bu yol, yöntemler varken niye bir halkın en meşru taleplerini, özgürlük taleplerini, eşitlik taleplerini, var olma; özüyle hakikatiyle, kimliğiyle, diliyle var olma taleplerini; kanla, tankla, topla, orduyla bastırma yolunu tercih ettiniz? Buradan sormak gerekir. Eğer, AKP Hükûmetinin zihniyetinde ve devletin şu an bütün kurumlarıyla AKP'nin hizmetine girmiş olan bu zihniyette Kürt sorununu çözmeye yönelik samimi bir duruş olsaydı, bugün Rojava'daki politikası da DAİŞ'le ortaklık değil, DAİŞ'i Rojava'da besleyip Suriye politikasını bu şekilde bataklığa sürükleyen bir politika değil, Kürtlerle barışarak, komşusunu da Kürt olarak seçerek bütün diğer halklarla barışı tercih ederdi.

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Ne barışı ya, hangi barıştan bahsediyorsun?

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Var olma barışı.

Bakın, inancı en çok kullanan AKP Hükûmetidir. Ben gerçek imanlılara buradan soruyorum: İnancı, imanı gerçekten Allah'a bağlı olan ve Allah'ın yaratımı olan bütün farklılıkları tekçiliğe bağlamayan bir yaklaşımla yanaşırdı. Kendi inancına, kendi dinine, imanına, vicdanına, diğer farklılıklara da kendine tanıdığı hak kadar onlara da hak tanırdı, onları da eşit görürdü. Onların varlığına, dinine, kimliğine saygı duyardı. O zaman buradan sormak gerek: Bu nasıl turşu, bu nasıl lahana?

MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Ha, bravo, onu size sormak lazım!

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Eğer benim Türkçemle de alay ederseniz arkadaşlar, ben Kürdüm, benim ana dilim Kürtçedir.

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Ya ne alakası var?

MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Ne alakası var?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Nasıl ne alakası var ya, neye itiraz ediyorsunuz?

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Alakası şöyle var arkadaşlar: Ben Türkçeyi güzel kullanamıyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Güzel kullanıyorsun, sen rahat ol.

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Yalnız bir şey daha söyleyeyim -bakın sürem bitmek üzere- bakın, şu anda Nusaybin'deki uygulamalar... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Sayın Başkan, hakkımdan yiyorlar, onun için bir dakika süre istiyorum, son iki cümle söylemek için bir dakika süre istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Veremem onu, özür dilerim. Diğer arkadaşlara haksızlık yapmış oluruz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, kadınlara pozitif ayrımcılık yapabilirsiniz.

BAŞKAN - Peki veriyorum bir dakika, tamam. Örnek teşkil etmesin ama.

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Bakın, son olarak iki tane örnek vereyim size: Nusaybin'de bütün bu uygulamalara rağmen, valiye sınırsız yetki verilmesine rağmen valinin yetkisi yetmiyormuş gibi valinin yetkisini alıp askeriyeye devrettiniz. Orada sıkıyönetim uygulaması var da haberimiz mi yok? Hangi hukuka dayanarak böyle bir yetkiyi şu an askeriyeye devrettiniz?

Bir diğer uygulama: Öldürülen onca sivile rağmen bunların hesabı soruldu mu?

ALİM TUNÇ (Uşak) - Terörist onlar terörist!

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Terörist onlar, sivil yok.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın, lütfen...

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Siz çocuklara da, kadınlara da "terörist" diyecek kadar vicdansızlaşmışsınız, bu böyle bir gerçeklik.

TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Orada sivil yok.

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Bir diğer konu: Bir vali keyfî muamele olarak bir ay boyunca sokakta herhangi bir eylemi, etkinliği yasaklayabiliyor. Bu hangi hukuka dayalıdır? En ufak bir basın açıklaması bile şu an Mardin'de yasaktır, iki insanın bir araya gelmesi yasaktır.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Hadi oradan, hadi oradan!

GÜLSER YILDIRIM (Devamla) - Bütün bunları hissetmeyen bir Parlamentoyla şu an karşı karşıyayız ama tarih bunu kendi yapraklarında yazacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)