| Konu: | Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine Ek Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 20.04.2016 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 279 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye maalesef, gerekli tedbirlerin zamanında alınmaması, denetimsizlik, sevk ve idaredeki yetersizlikler yüzünden yüzlerce can ve mal kaybının yaşanmakta olduğu bir ülke hâline gelmiştir. Terör hepimizin canını yakmaya ve ülkemizin en hayati meselesi olmaya devam etmektedir. Dün de ifade ettim, Kilis başta olmak üzere sınır güvenliğimiz tehdit, sınır boylarında yaşayan vatandaşlarımız risk altındadır. Ayrıca, şiddete, iş ve trafik kazalarına bağlı ölümler ve yaralanmalar yaygınlık kazanmaktadır. Özellikle kadınlara karşı işlenen cinayetler ürkütücü bir hâl almıştır. Evde, okulda, hastanede, iş yerinde, sokakta kadına, çocuğa, öğrenciye, öğretmene, doktora, sporcuya ve vatandaşa şiddet sıradan hâle gelmiştir. Millî ve ahlaki değerlerdeki çürüme, eğitimsizlik, şiddet çağrıştırıcı filmler ve diziler ile sorumluluk mevkisinde olanların sorumsuz üslup, tutum ve davranışları şiddeti körüklemektedir.
AKP'nin her meseleyi yüzde 49'la izah eden ve toplumun yarısını karşısına alan bir tutum içerisinde; kutuplaştırıcı, tahkir ve tahrik edici üslubu hem bireyler arasında gerilimi hem de sosyal katmanlar arasındaki ilişki biçimi şiddeti çağrıştıran bir yöne doğru sürüklemektedir. Ülkemizin geldiği bu nokta on dört yıldır ülkeyi yönetme sorumluluğu taşımakta olan AKP'nin hazırlayıcısı ve uygulayıcısı olduğu politikaların bir sonucudur.
Değerli milletvekilleri, kişisel verilerin korunması temel insan haklarından biridir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, bilgiye erişimin kolaylaşması ve bilhassa İnternet ve telefon gibi teknolojilerin günlük hayatımızda artan rolleriyle birlikte kişisel verilerin korunmasında ulusal ve uluslararası birtakım standartların benimsenmesini zorunu hâle getirmiştir. Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanarak 8 Kasım 2001 tarihinde imzaya açılan ve 1 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine Ek Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokol kişisel verilerin korunması alanında ana sözleşmenin ardından oluşturulan ikinci bağlayıcı uluslararası düzenlemeyi teşkil etmektedir.
Protokolün temel amacı, taraf devletlerdeki kişisel nitelikteki verilerin otomatik işleme tabi tutulması konusunda denetleyici ve yetkili makamlar ile sınır aşan veri akışlarına dair düzenlemelerin yapılmasıdır. Protokolün ekinde yer alan ek beyanda Protokolün onaylanmasının, hukuken geçerliliği bulunmayan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin anılan Protokol'e taraf olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından temsil edildiği iddiasının herhangi bir biçimde kabulü anlamına gelmeyeceğini ve Türkiye'ye sözde Kıbrıs cumhuriyetiyle işbu Protokol kapsamında herhangi bir temasta bulunma yükümlülüğü getirmeyeceğinin beyan edildiği belirtilmiştir.
Kıbrıs, Türkiye'nin en önemli millî davasıdır. Türkiye'nin Kıbrıs üzerinde kurucu antlaşmalardan kaynaklanan, vazgeçilemeyecek ve tartışılamayacak ahdi hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Siyasi çözüm kapsamında Türkiye'nin etkin ve fiilî garantisinin aşındırılması ya da olumsuz etkilenmesi hiçbir şart altında kabul edilmeyecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan soydaşlarımızın uzun yıllardır büyük bir sabır ve feragatle sürdürdüğü onurlu mücadeleyi, Türkiye kuşkusuz her şart altında desteklemeye devam edecektir. Türkiye, Kıbrıslı soydaşlarının varlığını tehdit eden hiçbir yaklaşımın yanında da olmayacaktır. Bu doğrultuda, Protokol'ün onaylanması sırasında konulan ek şerhin isabetli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Avrupa Birliğinin, Türkiye'nin millî birliği ve bütünlüğü; terör ve bölücülük; Kıbrıs, Yunanistan ve Ermenistan gibi temel dış politika sorun alanlarındaki yaklaşımının Türkiye'nin çıkarlarına zarar vermemesini beklemekteyiz. Ancak 14 Nisan 2016 tarihli Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu, Türkiye'nin hiçbir hassasiyetini gözetmemiş, hiçbir değerine saygı duymamış ve dikkate almamış, Türk milletinin terörle mücadelesine kayıtsız kalmıştır. İhanet sürecinin yeniden başlatılmasını, PKK terör örgütünün AB terör örgütleri listesinden çıkarılmasını, Kıbrıs Rum kesimiyle birlikte sözde Ermeni soykırımı iddialarının tanınmasını istemiştir. Rapordan geri kabul anlaşması kapsamında Türkiye'ye sunulacak vize muafiyeti hakkının hazirana yetişmeyeceği de anlaşılmaktadır. Avrupa'nın, Türkiye'nin bölünüp parçalanması için zemin oluşturma gayretini gözler önüne seren bu rapor meşruiyetini Avrupa başkentlerinde arayanlar için şüphesiz bir ibret vesikasıdır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 24 Mart 2016 tarihinde kabul edilerek 7 Nisan 2016 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmıştır, bu protokol ise 1 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Protokole 35'i Avrupa Konseyi üyesi devlet olmak üzere 36 devlet taraf olmuştur, bizim de aralarında bulunduğumuz 8 devlet ise hâlen imza aşamasındadır.
Bilgi güvenliğinin sağlanması stratejik öneme sahip bir husustur. Dolayısıyla, bilgiye erişim, bilginin paylaşılması ve korunmasına ilişkin yasal düzenleme yapılması ile bu yönde teşkilatlanma, teknoloji ve insan gücü altyapısının oluşturulması bir zorunluluktur. Kişisel verilerin korunması hususu Anayasa'nın 20'nci maddesinde düzenlenmiş temel bir hak olmakla birlikte, Türkiye, maalesef, kişisel verilerin izinsiz paylaşıldığı, yasal olmayan dinleme ve izlemelerle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği bir ülke konumundadır. İnsanlar telefonda, işte ve evde dinlenildikleri kuşkusuyla ve endişesiyle yaşamaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde bilgi güvenliğinin sağlanmasının stratejik öneme sahip olduğunu, bilgiye erişimin, paylaşılmasının ve korunmasının güvenliği için gerekli hukuki, kurumsal ve teknolojik altyapının oluşturulacağını; kişisel, kurumsal ve ulusal bilgilerin güvenliğinin sağlanmasında yönetici, kullanıcı, üretici, satıcı, uygulayıcı, denetleyici ve düzenleyici tarafların sorumluluk içinde hareket etmesinin sağlanacağını ifade etmiştik.
Özel hayatın gizliliğini ihlal eden yasal olmayan dinleme ve izlemeler ile bunların yayınlanmasının engelleneceğini, vatandaşların iletişim özgürlüğü ve özel hayatının gizliliğini teminat altına alan koruyucu tedbirlerin alınacağını, faillerin etkin cezai müeyyideye tabi tutulmasının sağlanacağını belirtmek suretiyle konunun önemine dikkat çekmiş, çözüm yolunu göstermiştik.
Ayrıca, ülkemizde, özellikle sosyal güvenlik, adres, kimlik, seçmen, vergi kayıtları gibi kritik kişisel verileri, bilgi ve belgeleri işleyen, sunan ve saklayan kuruluşların bilgi ve iletişim güvenliğini temin edecek bir altyapıya sahip olmalarının sağlanması gerektiğine önceden işaret etmiştik. Bize göre kişisel veri güvenliği millî güvenliğin vazgeçilmez unsurudur. Ancak, geçtiğimiz günlerde yaklaşık 50 milyon vatandaşımıza ait temel kimlik ve adres bilgilerini içeren bir veri tabanı, Romanya kökenli bir siteye yüklenmiş ve buradan da dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. Sadece bu olay bile ülkemizdeki güvenlik duvarlarının ibretlik görüntüsünü gözler önüne sermiştir. Tam bir skandal olan bu durumu, Hükümetin basite indirgemesi ve alelacele, bilgilerin sızmasının kendilerinden kaynaklanmadığını söylemesi, ülke yönetiminde bulunduklarını unuttuğunu gösteren bir sorumsuzluk örneğidir.
Değerli milletvekilleri, yaşanan bilgi sızmasını sadece "Kişisel Verileri Koruma Kanunu'ndan önceydi." şeklinde izah etmek de yanıltıcı olacaktır. Kanunda verilen yetkilerin amaca uygun kullanılmaması hâlinde kanun hükümlerinin suistimal edilebileceğini, tasarının görüşülmesi sırasında defaatle dile getirmiştik. Dolayısıyla, doğru uygulanmaması durumunda söz konusu kanunu çıkarmış olmak bir anlam ifade etmeyecektir. Bu nedenle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun uygulamasının önemine bir kez daha dikkat çekerek Hükûmeti uyarıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)