GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:76
Tarih:20.04.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun taşeron işçilerin sorunlarının araştırılması için vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisini bugün Meclise getirerek sıcak gündem içerisinde en önemli sorunun çözümüne dair Meclisin alacağı bir inisiyatifle birlikte geleceğe dair, emek alanındaki büyük bir meseleyi ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz bu grup önerisinde. Umarız ki, iktidar partisinin, bugüne kadar, sadece "muhalefet getirdi" diye reddetmek üzere kalkan elleri taşeron işçilerin yaşadığı devasa sorunlar karşısında, bugün bir kez daha aynı şekilde hareket etmez, vicdandan gelen sesle ve reel politiğin dayatmış olduğu aciliyetle kalkar ve bu önergemize destek verilir.

Tabii, burada, on dört yıl boyunca AKP'nin uyguladığı neoliberal ekonomi politikalarının nasıl emeği sömürdüğünü, nasıl işçilerin, emekçilerin ellerindeki hakları birer birer aldığını ve nasıl sermayeyi kayırdığını defalarca ifade ettik. Maalesef, bütün bu uyarılarımıza rağmen uygulamış olduğunuz bu emek karşıtı, rant ve sermaye yanlısı politikalar, bugün de çalışan emekçi kesimlere büyük mağduriyetler getirmeye devam ediyor.

Çalışma hayatında esnek ve güvencesiz çalıştırma, sendikasızlaştırma, örgütlü yapıları tamamen dağıtma ve işsizler ordusu üzerinden de çalışanları tehdit etme üzerinden kurguladığınız yasal düzenlemeleri, maalesef, gündeminizde tutmaya devam ediyorsunuz. Bunun içindir ki Türkiye'de hem işsizler ordusu her geçen gün büyüyor hem de çalışan, emekçi kesimler yoksullaşırken, rant sahibi, sermaye sahibi olan kesimler daha fazla zenginleşmeye devam ediyor.

Bakın, on dört yıllık iktidarınız süreci içerisinde en yoksul olan kesim ile en zengin olan kesim arasındaki makas, maalesef, her geçen gün açılmış, millî gelirin aslan payını alan yüzde 1'lik kesim yüzde 99'luk yoksul kesimi sömürmeye devam etmiştir. Bu uygulamalar neticesinde, Türkiye'de yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfusun oranı, on dört yıllık süre içerisinde yüzde 50'den yüzde 85'e yükselmiş, ancak banka hesaplarında, banka mevduatlarında milyoner olanların sayısı da iktidarınız döneminde 2 katın üzerine çıkmıştır. Bu yaklaşımın kendisi bile, gelir dağılımı adaletsizliği ve emek alanı çalışma hayatıyla ilgili politikalarınızın neleri öncelediğini açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Yine, sendikasızlaştırma ve örgütsüz çalışmaya mahkûm etme anlayışıyla ilgili tutumunuz ortada. Sadece tek bir rakam üzerinden toplu sözleşme hakkının 2002 yılında ve 2015 yılında yüzde 10,6'dan yüzde 4,5'e indiğini ifade edersek herhâlde gerçeği bir şekilde burada ifade etmiş oluruz diye düşünüyoruz.

Tabii, taşeron işçi mevzusu, sizden önceki hükûmetlerin başlattığı ama sizin muazzam bir şekilde artırdığınız bir sorun olarak emekçi halklarımızın önünde durmaya devam ediyor. Bakın, 2002 yılında 387 bin olan taşeron işçi sayısı sizin iktidarlarınız döneminde uyguladığınız yanlış politikalarla bugün 1,5 milyonu geçmiştir. Yani yüzde 500'ün üzerinde bir artıştan bahsediyoruz.

Yine, kamu alanında 2002 yılında çalışan kadrolu işçi sayısı 450 binken 2014 yılı itibarıyla bu sayı 190 bine düşmüş, kamu alanındaki taşeron işçi sayısı da 700 bine dayanmıştır. Şimdi, sırada bekletmiş olduğunuz bu özel istihdam büroları gibi kölelik yasalarıyla birlikte taşeron sistemini devlet eliyle meşrulaştırmak ve Türkiye'yi tam anlamıyla ucuz emek pazarı hâline getirmek istiyorsunuz. Deyim yerindeyse, ucuz emek alanı açısından Türkiye'yi Çinlileştirmeyi amaçlayan bir uygulamanın altına imza atıyorsunuz.

Bakın, bütün bu sorunları sizler de görmüş olacaksınız ki hem seçim programınızda, seçim vaadinizde hem de seçim sonrasında Başbakanın yapmış olduğu açıklamalarda bu sorunları ortadan kaldıracağınızı 78 milyona deklare ettiniz. Başbakan Davutoğlu'nun 22 Martta yapmış olduğu açıklamayı aynen okuyorum: "Taşeron işçilerimizle, kardeşlerimizle ilgili bir müjdeyi paylaşmak istiyorum. Seçim vaatlerimizde asıl işlerde çalışanları kamuya alacağımızı söylemiştik. Çalışmalar... Asli asıl işlerde çalışan personelimizi kamuya alıyoruz, hayırlısı olsun. Vaatlerimiz arasında olmamasına rağmen adalet ve eşitlik gereği bir karar daha aldık. Yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimiz için de Hükûmet olarak kamuya almayı kararlaştırdık." Yani ister asli iş olsun, asıl iş olsun ister yardımcı işlerde olsun, bütün taşeronların kadroya alınacağını 22 Mart 2016 tarihli grup konuşmasında Başbakan Davutoğlu ifade etti. Ancak, henüz yirmi dört saat geçmemişken, 23 martta, aynı kabinede olan Maliye Bakanı, Başbakanın bu açıklamasını tekzip edecek şekilde şu açıklamaları yaptı: "Biz taşeron işçilere yeni bir statü olan özel sözleşmeli personel statüsü getireceğiz. Sözleşmeler üç yılda bir yenilenecek. Belediye işlerinde çalışan taşeronlar kapsama alınmayacak. 1 Kasım 2015 tarihinden sonra bu statüde çalışanlar muaf tutulacak. 1 Kasım 2015'ten önce olanlarda da on iki ayı tamamlamış olması şartını arayacağız. Sosyal güvenlik sistemine göre, emeklilik yaşını dolduranları muaf tutacağız ve en sonunda da en önemli kriter olan sınav şartı olacak." gibi bir cümleyi Başbakanı tamamen boşa çıkaracak şekilde ortaya attı.

Yani, sadece, taşeron sisteminin, taşeron kölelik sisteminin ismini değiştirmiş olacaksınız. "Özel sözleşmeli personel" diyerek en sonunda da bütün bu hakları, taşeron işçilerin mevcut haklarını da elinden alarak, bir sınav sistemi üzerinden mevcut taşeronları da AKP'li olan ve olmayanlar şeklinde bir mülakata tabi tutarak bu süreçleri işleteceksiniz.

Sayısal olarak söyleyeyim: Başbakanın yaptığı açıklamaya göre 720 bin taşeron işçinin tamamı kadroya alınacak ama Maliye Bakanının yaptığı açıklamaya göre bu 720 binden sadece 150 bini bu kriteri yerine getirecek. O 150 bin işçi arasında da en son yapılacak bir sınavla AKP'li olan ve olmayanlar arasında bir ayrım yapılarak bu şekilde taşeron işçilere vermiş olduğunuz vaatleri de maalesef çiğnemiş olacaksınız. Bu, son derece yanlış bir yaklaşım. Bakın, mevcut, sizin getirdiğiniz bu özel sözleşmeli personel statüsünde, işçilerin elinde olan birçok hak da zaten alınmış olacak. Yani, kıdem tazminatından tutun, işte, çalışma iznine kadar, ücretli çalışma iznine kadar, yine, özel bu istihdam bürolarıyla, getirmiş olduğunuz yasalarla birlikte, emeklilik hakkına kadar pek çok hakkı zaten çalışandan, taşeron işçiden almış olacaksınız.

Şimdi, biz Maliye Bakanının ya da yapmak istemiş olduğunuz bu düzenlemelerin yanlış olduğunu ifade ediyoruz ve Başbakan Davutoğlu'nun yapmış olduğu o açıklamaların arkasında AKP Grubunun durması gerektiğini düşünüyoruz. Olabilir, bununla ilgili yeterli bir bilgiye sahip olmayabilirsiniz, taşeron işçilerin sorunlarını yeterince tartışmamış olabilirsiniz. O nedenle de özellikle Mecliste dört siyasi partinin oluşturacağı bir komisyonla birlikte bütün bu sorunları araştıralım, sizin seçim vaatleriniz, Başbakanın yapmış olduğu açıklamalarla birlikte bunları raporlaştırıp Genel Kurula ve Türkiye kamuoyuna sunalım diyoruz. Eminim ki vicdanının sesini dinleyen hiçbir AKP'li milletvekili de bu önerimize karşı çıkmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - O nedenle, özetlemeye çalıştığım bu sorunların bir an önce çözüme kavuşması için bu önergemize, ezberleri bozarak, oy vermenizi özellikle taşeron işçiler adına rica ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)