| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 20.04.2016 |
ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün burada, Meclis gündeminde ülkemizde intihar girişimleri ve olaylarının araştırılarak gereken önlemlerin tespit edilmesine yönelik sunduğumuz araştırma önergemizin gerekçesini sizlerle paylaşmak için söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bütün toplumsal olguların temelinde insanın yaşamını devam ettirebilme çabası vardır. Bir kişi yaşamını devam ettirebilmek için iyi, kötü birçok eylemi yapabilmektedir. Kendisi için olumsuz olan şartları değiştirebilmek için elinden gelen tüm çabayı göstermektedir. Fakat intihar eden bir kişi, tüm bu mücadele yollarını bırakarak, kendi yaşamına karşı bir eyleme girişmiş demektir. İntihar olgusunu diğer tüm olgulardan farklı kılan yönü ise kendi yaşamını devam ettirmeye çabalamamak olarak belirtebiliriz.
Buradan yola çıkacak olursak, intihar, aklı başında bir bireyin doğrudan veya dolaylı olarak ve isteyerek kendi yaşamına son vermesidir diyebiliriz. Bir kişinin kendi canına kıymasının intihar olarak adlandırılabilmesi için her şeyden önce kişinin aklı başında olması gerekmektedir. Kendi canına kıyma, gençlik çağında, trafik kazalarından sonra gelen en önemli ölüm nedenidir. İntihar girişimlerinin ise tamamlanan intiharların en az 3 katı olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca erkekler arasında ölümle sonuçlanan intiharlar kızlara göre 3 kat yüksektir.
Sizlerin de bildiği gibi, ülkemizde intihar vakaları son günlerde hızla artış göstermektedir. Neredeyse hemen hemen her gün intihar olaylarıyla karşı karşıya kalmaktayız. Bu da intiharı önemli bir toplumsal sorun hâline getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, intiharlar, birer yardım çığlığıdır ve intihar öncesinde birey davranış ve konuşmasıyla bunu belli etmektedir ve ne yazık ki günümüzde, psikolojik tedavi gören ve ilaç kullanan insan sayısı artmıştır, hızla artmaya da devam etmektedir.
İntihar girişimi, çaresiz kalan kişinin sorunlarından umutsuzca kaçması olarak yorumlanmaktadır. Bu sorunlar kendinden ve çevreden kaynaklanabilmektedir. Kişi hiçbir çıkış yolu olmadığını, olaylar karşısında eli kolu bağlı kaldığını anlamakta, umutsuzluk, karamsarlık ve çaresizlik içine düşmekte, gidiş geliş yaşayarak güçten yoksun kaldığını görmektedir. Kendini ezilmiş, köşeye sıkıştırılmış hissetmekte, duyduğu öfkeyi dışa boşaltamadığı için kendine yönelmektedir.
İntihara kalkışma, hem kendilerini cezalandırma hem de bu duruma düşmesine neden olanlardan bir öç alma davranışıdır. Aynı zamanda, kendilerini affettirme ve ilgiyi toplama, sevindirme çabası olarak da kabul edilebilmektedir.
Bir insanın karşılaştığı zorlama durumlara göstereceği tepki kişinin dayanıklılık gücüne bağlıdır. Zorlamalarla baş etmede yetersiz bir kişi, üstesinden gelemeyeceğine inandığı bir durumla karşılaştığında ise yaşamına son vermektedir.
Güvenini ve çaba gösterme gücünü yitiren kişi, çoğu kez içine kapanarak başına gelenleri anlamaya ve bir çıkış yolu aramaya kalkışmaktadır. Ancak, ne yazık ki ağır zorlanmalar karşısında insan mantıklı düşünemez hâle gelmektedir.
İntihar eden kişilerin bir bölümünde çöküntü, şizofreni, kişilik bozuklukları gibi ruh hastalıklarının çoğunun olduğu görülmektedir. Elbette ki her çöküntü durumu intiharla sonuçlanmamaktadır ancak her intiharda belli ölçüde çöküntü söz konusudur. İntihar girişimini bir çöküntü belirtisi olarak yorumlamak tek başına yeterli değildir.
Bilindiği gibi intiharlarda birçok etken söz konusudur. Biraz da intihara sebep olan diğer etkenlerden bahsetmek istiyorum.
İntihar davranışı bir anda olan bir eylemdir ancak hazırlığı oldukça uzun sürmektedir ve ülkemizde son günlerde genç intiharlar ön plandadır.
Gencin çocukluğundan bu yana süregelen sorunlara ergenlik çağında ortaya çıkan yeni çatışmalar ve durumlar eklenir. Gencin çevresiyle ilişkileri bozulur, yalnızlaşır, desteksiz kalır. Genelde son bir olay, bir çatışma, bir darbe, örseleyici bir yaşantı gencin savunmalarını yıkarak öz kıyımına tetik çekmesine sebep olur.
Üstünde en çok durulması gereken etkenlerden belki de en önemlisi erken çocuklukta geçirilen yoksunluklardır. Burada aile önemli rol oynamaktadır. Anne babadan ayrılma, anne babadan birinin ölümü ve annesiz babasız büyüme ileri yaşlarda çöküntü ve intihara sürüklemektedir.
Güvensiz olan çocuğun gençlik döneminde karşılaştığı stresle başa çıkması çok zor bir hâle gelmektedir, kendini âciz hissetmekte ve kolaylıkla intihar etmektedir.
İstatistiklere biraz girmek istiyorum: 30 çocuktan 5'i ölüm nedeniyle babasız kalmıştır. Babalardan 1'i, annelerden 4'ü intihar etmiştir. Yakın akrabalarda intihar yoluyla 3 ölüm olayı, bir de intihar girişimi vardır bu insanların. 21 aileden 17'sinde çok belirgin anlaşmazlıklar ve geçimsizlikler saptanmıştır.
İntihar girişiminde bulunan gençlerin çoğunda davranış bozukluğu saptanmaktadır. Gençlerin bir kısmında ise karamsarlık, isteksizlik, üzüntü, yalnızlık gibi içe çekilme belirtileri egemendir. Ailede şiddeti gören, anne babanın devamlı kavga ettiği ailelerde de bunun sonucunda intihar vakaları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, intiharı bir faktöre bağlamak yerine toplumun ruh sağlığıyla ele almak gerekmektedir.
Ülkemizde son zamanlarda çok ciddi göçler alınmıştır ve göç edenlerde depresyonlar oluşmaktadır.
Yine, son zamanlarda sıkça rastlanan tecavüz olayları sonucunda genç kızlarımız, yaşadıkları psikolojik travmalar sonucunda, bunları kaldıramamaktan dolayı intihar etmektedirler
İntihar etmek belki insan doğasına aykırıdır ama elverişsiz toplumsal koşullar da insana karşıdır. Bu elverişsiz koşullara karşı verilen savaşta ise herkesin aynı direnci göstermesi her zaman için olası değildir.
İstatistikler belirli bir toplumda beş on yıllık intiharların yıllık toplamının hemen hemen aynı kaldığını göstermektedir. Bu nedenle intiharların nedenlerinin bireyden çok toplumda aranması gerekmektedir.
Toplum içinde yaşayan bir bireyin yaşamı, onun anlamlı eylemlerinden oluşmaktadır. Birey toplumda eylemleriyle vardır. İntihar eden aklı başında bir bireyin bu eylemi ise yaşamının son ve belki de en önemli eylemidir. İntihar eyleminin yöntem biçimi de bu açıdan çok büyük önem arz etmektedir.
Örneğin, kentin en yüksek binasından atlayarak kalabalık bir seyirci kitlesinin önünde hayatlarına kıyan kişilerin belki de tüm dünyaya olan kızgınlıklarını ilan ettiklerini ve o güne kadar önemsiz kalmış varlıklarına bir an için herkesin dikkatini çekmeyi umut etmiş olduklarını tespit edebiliriz.
Değerli milletvekilleri, "Ülkemizde son zamanlarda intiharlar artmakta." dedik ve birkaç tane örnek vermek istiyorum:
Bugün Mersin'de, adliye seçim bürosunda görevli 31 yaşındaki Cesur Arslan girdiği bunalım sonucu kafasına tabancayla bir el ateş ederek intihar etmiştir.
Kocaeli'de iki gün önce, 23 yaşındaki genç Facebook'tan helallik isteyerek intihar etmiştir.
Yine, aynı şekilde, 17 Nisanda -üç gün önce- 60 yaşındaki Servet Işık oğlunun düğün günü intihar etmiştir.
Seçim bölgem olan İstanbul'da, yaklaşık yirmi gün önce 18 yaşındaki kızımız kendini asarak intihar etmiştir.
Yine, 19 yaşındaki kızımız 5'inci kattan atlamıştır.
Yine, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuyan 2 öğrencimiz üç gün arayla evlerinde intihar etmişlerdir.
İstanbul'da, üniversite öğrencisi bir kızımız emlakçının tecavüzünden kaçmak için 10'uncu kattan atlamıştır.
Yine, aynı tarihlerde İstanbul Bilgi Üniversitesinde, 22 yaşındaki bir evladımız okulun terasından aşağı atlayarak intihar etmiştir.
31 Martta Bursa'nın Gemlik ilçesinde, bir bankacı kardeşimiz kendisini asmıştır.
Aynı gün İstanbul Esenler'de, Suriye uyruklu bir kişi rögar kapağını açıp kanalizasyona atlayarak intihar etmiştir.
25 Martta Gaziantep'te, ailesiyle tartışan lise çağındaki bir evladımız iple kendisini asmıştır.
23 Martta Sivas'ın Şarkışla ilçesinde, eşinden ayrıldığı için bunalıma giren bir kızımız kendisini asarak intihar etmiştir.
21 Martta ise yine Suriye uyruklu bir genç trenin önüne atlayarak intihar etmiştir.
Bunları saymayla bitiremeyeceğimizi görüyoruz.
Son üç yılda, 99 çalışanımız mobbing, borç kıskacı ve işsizlik gibi nedenlerle intihar etmiştir.
Ne yazık ki ülkemizde, işe bağlı nedenlerle 2013 yılında 15, 2014 yılında 25, 2015 yılında ise 59 çalışan intihar etmiştir. İntihar edenlerin 49'u işçi ve 23'ü memur olmak üzere 72'si ücretli çalışan, 11'i esnaf ve 3'ü de çiftçiydi.
Ataması yapılamayan öğretmenler de dâhil olmak üzere, benzer koşullardaki 13 işsiz kardeşimiz de intihar etmiştir.
Daha bundan birkaç gün önce, siz de biliyorsunuz, Karaman'da, 12 inşaat işçisi sekiz aydır paralarını alamadıkları için çatıya çıkıp intihar etmek eyleminde bulunmuşlardır.
Değerli milletvekilleri, evet, bizim intiharı önlemeyle ilgili vazifelerimiz var ve bu düşünceler doğrultusunda intiharı önleme çalışmalarının amacı, intihar krizlerinde ve ruh hastalıklarında intiharın sebeplerinin açığa çıkarılması, müdahale tekniklerinin geliştirilmesi ve korunmanın sağlanması olmalıdır. İntiharların nedenlerini anlamak ve risk faktörlerini araştırmak bizim vazifemiz, intiharları önlemek de tabii ki bu şekilde.
Bu arada, bu gerekçeler doğrultusunda, ülkemizde intihar girişimlerinin nedenlerinin araştırılması, gereken önlemlerin tespit edilmesi için Meclis araştırması açılmasını arz eder, saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)