GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:69
Tarih:07.04.2016

MHP GRUBU ADINA NURİ OKUTAN (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün yine şehitlerimiz var. Bütün şehitlerimize Yüce Allah'tan bir kez daha rahmet diliyorum. İnşallah, onlar bize şefaat eder ve haklarını helal ederler. Milletimizin başı sağ olsun.

Ayrıca, bütün İslam âleminin bu gece idrak edeceğimiz mübarek Regaip Kandili'ni de tebrik ediyor, kandilin ülkemize, Türk İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.

Teklif, millî mücadele yıllarında verdiği destansı mücadeleyle kahramanlık gösteren Şanlıurfa ilimize İstiklal Madalyası verilmesine ilişkindir. Tarihe "Urfa savunması" olarak geçen şanlı mücadele, millî mücadelede ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda ilham kaynağı olmuştur. Bu şanlı ve kutlu mücadele, millî idarenin kalbi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından dikkate alınmış ve 1984 yılında çıkarılan bir kanunla Urfa'mız, adına yaraşır bir şekilde Şanlıurfa adını almıştır; almıştır ama İstiklal Madalyası yönüyle bu güzel girişim eksik kalmıştır. Şimdi esasen yapılan düzenleme, bu eksikliğin tamamlanması ve bir hakkın teslim edilmesidir.

Değerli milletvekilleri, dünyanın ilk tapınağının bulunduğu, Hazreti Adem ve Havva'nın yeryüzüne indiklerinde tarım yaptıkları, İdris Peygamber'in kurduğu şehir Şanlıurfa, peygamberlerin atası Ceddül Enbiya İbrahim Peygamber'in doğup yaşadığı, Eyüp Peygamber'in çile çekip sabrı öğrendiği, Musa Peygamber'in dağlarında çobanlık yaptığı, İsa Peygamber'in mektubunda "kutlu şehir" diye müjdelediği, birçok din ve medeniyetin yaşadığı önemli ve özel bir şehirdir.

Şanlıurfa, dün olduğu gibi bugün de dünya tarihindeki eşsiz yeri yanında, Türk İslam tarihinde de önemli bir yer işgal etmektedir. Özellikle Hazreti İbrahim'i içselleştirmiş, şahsiyetini kendine örnek almış olan Şanlıurfalılar, bu büyük nebinin cömertliğini, misafire sofralarını açarak sevdiğine karşı muhabbetini İbrahim Peygamber'in "halilullah" sıfatından ilhamla dosta gösterirken, düşmana karşı sarsılmaz irade ve öfkesini Nemrutlara inat sürdürmektedir.

11 Nisan 1920'de Fransızlara karşı verdiği mücadelede aynı inanç ve kararlılıkla sarsılmaz iradesini göstermiş, kutsal vatan parçasını kahramanca savunmuştur.

"Taşları cevherdir, takasım gelir,

Otunu gül gibi kokasım gelir,

Durup şen yüzüne bakasım gelir,

Gönlümden kaygıyı atar bu Urfa.

Kadını erkeği soyca kahraman,

Yurda yan bakana sillesi yaman,

Aslan yetiştirir, bağrında aslan,

Yiğitler kalbinde yatar bu Urfa." diyen Halide Nusret Zorlutuna'nın dilinden dökülen bu mısralar, Şanlıurfalıların 1920'de işgalci Fransızlara karşı vermiş olduğu bağımsızlık savaşından ilhamını almıştır. Yaklaşık altı ay Fransız işgali altında kalan Urfa'yı, Binbaşı Ali Rıza Bey başta olmak üzere, eşraf ve aydınlardan oluşan 12 kişiyle yapılan toplantıda gizli bir cemiyet kurulması ve başkanlığına Ali Rıza Bey'in getirilmesi... Ve kurtuluşa kadar mücadele yolunda Kur'an-ı Kerim'e ant içilmiş ve mücadele başlatılmıştır. Urfa'nın kurtuluşunu başlatan ve tarihe 12'ler olarak geçen işte bu Urfa'nın kahraman evlatlarıdır. Bugünkü anlamının dışında, halk arasında "çeteler" diye nam salan yiğitler ve onlarla el ele veren halk düşmanı bozguna uğratmayı başarmıştır.

"Çeteler geçiyor 11 Nisanda,

Yiğitlik şanındır kaynıyor kanda,

Benzerin bulunmaz koca cihanda,

Tarihe yazılır destanın Urfa." Şairinin dediği gibi, Şanlıurfa kelimenin tam manasıyla destan yazmıştır.

Tarihin en kadim şehirlerinden biri olan Şanlıurfa'ya baktığımızda, yalnızca 11 Nisan 1920'de Fransız işgaline karşı vermiş olduğu bağımsızlık savaşıyla değil, Türk İslam tarihinin birçok döneminde kahramanlık ve yiğitliğiyle öne çıktığını görürüz. İşte bu yüzden Evliya Çelebi "Urfa'yı övmekle dil âciz kalır." demiştir. Şanlıurfa, tarih boyunca, gerek Roma ve Bizans gerek İslam, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde olsun, hep stratejik olarak karargâh görevi görmüştür. Anadolu Selçuklu beylerinden Nureddin Zengi Urfa'yı Haçlıların elinden aldığında Arap şairleri, Urfa'nın fethi üzerine şiirler yazmış, savaşın kazanılmasını Bedir Savaşı'yla eş değer görmüşlerdir. Aynı şekilde, Haçlı dünyası büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Nureddin Zengi Urfa'yı fethettiği için Halep'i, Şam'ı fethedebilmiş; Şam'ı fethettiği için Mısır'ı fethedebilmiş; Şam ve Mısır'ı fethedebildiği için de özenle yetiştirdiği, ordusunun komutanı Selahaddin Eyyubi de Kudüs'ü fethedebilmiştir. Eğer Urfa Haçlılardan alınmamış olsaydı Kudüs fethedilemezdi.

Millî mücadele döneminde Urfa'nın, Maraş'ın, Antep'in işgal edilmesi işgalciler için ne denli hayati öneme sahipse, bu şehirlerin kendilerini büyük bir azim ve manayla, imanla işgalden kurtarmaları da o denli önemli ve hayati bir öneme sahiptir. Millî mücadele zarfında, başta Urfa olmak üzere, bu şehirlerin işgalden kurtarılmaları Ankara Hükûmeti için büyük bir moral kaynağı olmuş, böylelikle bugünkü millî sınırlarımız güvence altına alınmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İbrahim Peygamber'den almış olduğu ilhamla hoşgörüyü, kucaklayıcılığı, dostluğu ve cömertliğiyle kendine sığınanlara kapısını açan Şanlıurfa, bir Suriyeli mültecinin dediği gibi, göçmen kuşlar barınağı, daha açık bir ifadeyle Anadolu'nun Medine'si olmuştur. Şanlıurfa, Anadolu ve Hicaz topraklarının kavşak noktasında bulunduğundan dolayı ayrı bir önemi haiz ve bir İslam âliminin deyişiyle "Taşıyla, toprağıyla mübarek bir şehirdir." Zira, peygamberler nefesiyle toprağı karılmış, alperenlerle İslamlaşmış ve Türkleşmiş ve yurt olmuştur.

Şanlıurfa'ya yapılan bu övgüler, şehrin aynı zamanda Türk İslam dünyası açısından dinî, kültürel ve stratejik önemine dikkat çekmek içindir. Zira, Şanlıurfa Türk kültür ve medeniyetinin canlı yaşadığı bir Türk şehridir. Bugün, hâlen sıra gecelerinde "saray edebiyatı" dediğimiz divan edebiyatının gazelleri okunmaktadır.

Türkçe bir hikmet dilidir ve hikmet şiirinin kutbu, Urfalı şair Nâbi'dir. Urfa'da orta yaş üstü hemen herkes Fuzûlî'nin beyitleriyle birbirine hitap etmektedirler. Türk İslam sanatının her dalında Urfa'nın izi ve sözü vardır. Şanlıurfa, dinî anlayışı, kültür ve mimarisiyle örnek bir Türk şehridir, Anadolu'dur, bereket ve hilalin kilit taşıdır.

Şanlıurfa-Halep sınır hattı boyunca Araplar, Türkmenler, Kürtler, Nogaylar, Çerkezler yaşamaktadır. Anadolu kadınlarının ilmek ilmek işlediği halı ve kilimlerdeki iç içe geçmiş renk ve desenler gibi, binlerce yıldır Şanlıurfa'da iç içe yaşamaktadırlar.

Suriye savaşının başladığı günden bu yana Şanlıurfa, en çok göçmen barındırmış şehir olarak öne çıkmıştır. Sığınmacıların büyük bir kısmını Şanlıurfalıların kendi evinde, köyünde misafir etmesi, modern dünyanın algılayabileceği bir iş değildir. Şanlıurfa'nın bu erdemli ve hoşgörülü davranışı, onu tarih boyunca şahsiyetli bir şehir yapmıştır. Yabancıya karşı hoşgörülü ve samimi davranışıyla şehir, kendisine gelen herkesin gönlünü kazanmayı bilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Şanlıurfa'nın işgali ve kurtuluş tarihine dikkat ettiğimiz zaman, Şanlıurfa halkının ve bu milletin özünü ve ruhunu son derece kuşatıcı bir şekilde yansıttığını görürüz. Urfa, bizim medeniyetimizin özünü oluşturan kesrette vahdettin, vahdette kesretin en muhteşem misalini oluşturur. Orada herkes kendisiyle barışık, hem kendisidir hem mensubu olduğu büyük Türk milletinin bir parçasıdır; tıpkı bir orkestradaki enstrüman gibi hem kendi sesini çıkarır hem de orkestranın gereği olan ortak ruhun parçasıdır.

Bugün Şanlıurfa, üzülerek belirtmeliyim ki hak ettiği yerde değildir. Ben Şanlıurfa'nın, kucaklayıcı, temsil edici, birleştirici ruhunun icabı olarak bugün bulunduğu yerden çok daha merkezî, çok daha önemli olması gerektiğini düşünüyorum.

Şanlıurfa, kimliği, kişiliği ve ruhu olan bir şehirdir. Şanlıurfa bu yapısıyla hem gönül coğrafyamızı daha yakından tanımaya hizmet eden hem de bölgemizde huzur ve barışın tesisinde önemli roller üstlenebilecek kentin adıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Kurtuluş Savaşı'nda önemli rol oynayan tüm illerimiz İstiklal Madalyası'yla taltif edilmeyi hak etmişlerdir. Bu manada Edirne'yi Kars'tan, Muğla'yı Artvin'den, velhasıl 81 ilimizi birbirinden ayrı düşünemeyiz. Bizler, doğusu batısıyla, kuzeyi ve güneyiyle bütün yurdumuzu bölünme kabul etmez bir bütün olarak görüyoruz. Esasen, bütün milletimizin de bu şekilde düşündüğünü biliyoruz. Bu manada Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa da bu unvanları ve İstiklal Madalyalarını bütün illerimiz adına, bütün Türk milleti adına almışlardır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURİ OKUTAN (Devamla) - ...çünkü diğer illerimizin de o gün kalpleri ve ruhları bu illerimizle birlikteydi.

11 Nisan 1920'de Fransız işgalinden kurtulan Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası verilmesi konusunda -konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi- aslında geç kalınmıştır. Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası verilmesi bir hakkı teslim etmek demektir. Geç kalınmış olsa da bu güzel, hayırlı ve değerli adımı şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bütün kalbimizle desteklediğimizi belirtiyor, bu tarihî karara oylarıyla imza atacak yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)