| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 06.04.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu geç saatinde 149 sıra sayılı Kanun Tasarısı'yla ilgili son maddeyi görüşüyoruz. Son yapılan konuşmaların tamamında, bu yanlıştan vazgeçmeniz, bu tasarıyı geri çekmeniz ve muhalefetin görüşleri doğrultusunda, ortaklaşılarak insan haklarını baz alan bir kanun tasarısıyla Genel Kurula geri getirmenizi ben de ısrarla ve şiddetle buradan öneriyorum. Ancak maalesef, gerek Komisyondaki tavrınız gerek Genel Kurul görüşmeleri sırasındaki tavrınız, bu yönlü son dakikada gelen önerilere de hiçbir şekilde riayet etmeyeceğiniz ve kabul etmeyeceğiniz yönünde bir intiba uyandırıyor.
Genel Kurul görüşmeleri sırasında, bu tasarı üzerine yaptığımız istişarelerde, en azından bu Parlamentonun kurul içerisindeki temsiliyetiyle ilgili sağlanan bir mutabakatı bile maalesef kabul etmediniz. Biz hatta HDP olarak o mutabakatı yetersiz bularak sadece 5 Parlamento üyesinin temsiliyetinin yeterli olmadığını, mutlaka insan hakları kurumlarından, derneklerinden ya da sivil toplum örgütlerinden de 2 temsiliyetin olması gerektiğini ifade ettik ama en azından -"kötünün iyisi" de demek gelmiyor içimden- bu Parlamentonun bir temsiliyetini sağlamış olsaydınız, hiç olmazsa halk iradesiyle insan hakları konusundaki ihlallerin denetimi konusunda kısmi de olsa palyatif bir adım atmış olacaktınız. Ama bu konuda sizin katılımcılık ya da bağımsızlık gibi bir ilkeniz olmadığı için, 3 Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun 9 üye tayiniyle ortaya çıkmış olan bir kurulu, tekrar Genel Kurula ve Türkiye halklarına dayatmış oldunuz.
Geçen yasa tasarısında da aynı şeyi yaptınız. Yani kişisel verilerin korunmasıyla ilgili bir kurul oluştururken de Meclisteki muhalefet partilerine sadece 2 üyelik temsiliyeti vererek ve burada bulunan bir muhalefet temsiliyetine de hiçbir şekilde üye hakkı tanımayarak, aslında ne kadar çoğulcu bir anlayışa sahip olduğunuzu ortaya koydunuz. Oysaki buradaki muhalefet partisine oy veren seçmenler, kişisel verileriyle ilgili denetimleri sırasında bizim ortaya koyduğumuz çalışmaya güvenmeyebilirler, o kurula baktıklarında kendilerinden yana bir denetimin olduğunu o kurulun içerisinde görmek isteyebilirler. Siz, maalesef, bunun yerine daha çok Cumhurbaşkanı ve Hükûmete inisiyatif veren bir yaklaşım üzerinden her 2 yasa tasarısında da kurul oluşturdunuz ve büyük yanlış yaptınız.
Bakın, niye bunlar kaygı uyandırıyor? Şimdi 50 milyon insanın kişisel bilgilerinin, kimlik bilgilerinin sızdırıldığı haberleri kaç zamandır kamuoyunda tartışılıyor. Bu ülkenin Ulaştırma Bakanı çıkıp bu haberlerin doğru olmadığını söyledi. Yani, Sayın Binali Yıldırım'ın yapmış olduğu açıklamaları bugün hem Adalet Bakanı hem de Başbakan bir yerde yalanladı ve bu sızdırmanın olduğunu ama endişe edecek bir durumun olmadığını söyledi. Şimdi, ne kadar güvenilir bilmiyorum ama kulislerde dolaşan bilgilere göre, mayıs ya da haziran ayında yapılacak bir kongreyle birlikte Sayın Davutoğlu'nun görevden alınacağı ve yerine Sayın Binali Yıldırım'ın Başbakan ve Genel Başkan olacağı söyleniyor. Şimdi, Başbakanlığa hazırlanan ya da kulislerde öyle dillendirilen bir Bakan, çıkıp, ortaya çıkmış gerçek bir durumla ilgili kamuoyuna doğru bilgi vermiyorsa biz sizin yapacağınız hangi denetime güveneceğiz? Dolayısıyla, bu konuda yapmış olduğunuz işlemler doğru değildir.
İnsan haklarıyla ilgili burada yasalar görüşerek, yasalar geçirerek de ilerleme sağlamamız mümkün değil, zihniyeti değiştirmek lazım. Bu yasayı görüştüğümüz bugün, bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp "Biz binaları boşaltır, oraları yıkarız." diyorsa orada insan haklarından kimse bahsedemez. Tıpkı 1990'lı yıllardaki gibi "Biz köyleri boşaltır, o evleri de yakarız." diyenler gibi insan hakları konusunda ne yaparsanız yapın inandırıcılığı sağlamanız mümkün değil.
Bakın, ben gün içerisinde, bugün Silopi'de evi top, tank atışıyla bombalanan 4 sivilin yaşamını yitirdiğini söylemiştim, o sayı 7'ye yükseldi. Sizin bakış açınızla söyleyeyim, hayatını kaybeden, terörist olarak gördüğünüz son kişi, 70 yaşındaki bir kadın, Zülfiye Şalk'tı. Bu zihniyetle insan hakları konusunda ilerleme sağlamamız mümkün değil. Denetim konusunda sağlıklı bir mekanizma oluşturmanız mümkün değil diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)