GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:68
Tarih:06.04.2016

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu, son maddelerden birisi, sondan bir önceki herhâlde, yürürlük maddesi. Size söylemek istiyorum ki bu yasayı yürütmeyin lütfen hâlen vakit varken çünkü çıkarttığınız yasa, yasanın çıkış sebebiyle tamamen ters bir istikamette inşa edildi.

Her çıkan konuşmacı söyledi, Paris İlkelerinden söz etti ama onlardan daha bağlayıcı, Paris İlkelerine dayanan daha bağlayıcı bir hüküm var, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulunun 1993'te (48/134) sayılı Kararı, Türkiye bu kararın tarafı. Dolayısıyla, Avrupa Birliği tarafından falan zorlanmış da değil, bizzat bu uluslararası sözleşme, şimdi tarafı olduğumuz için bizim bütün yasalarımızın önüne geçiyor. Dolayısıyla, bu sözleşmeye aykırı bir yasa çıkarmakla aslında imkânsız bir iş yapmış oluyor çünkü Anayasa Mahkemesinden bunun dönmesi zorunlu, kaçınılmaz eğer muhalefet partileri bir araya gelir ya da ayrı ayrı bunu Anayasa Mahkemesine taşırlarsa.

Paris İlkeleri ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı şu açıdan önemli: Devletler karşısında toplumların hak ihlallerini önleyebilmeleri için toplumsal güçlerin elini kuvvetlendiriyor. Oysa, biz çıkarttığımız bu yasayla devletin ve Hükûmetin elini güçlendiriyoruz çünkü bir ulusal insan hakları kurumunu doğrudan doğruya Hükûmete ve Cumhurbaşkanına bağlıyoruz. Oysa, bunun kendisine dayandırıldığı ilke şunu söylüyor, iki önemli hususu var insan hakları kurumu oluşturmanın: Birincisi, bağımsızlık; ikincisi, çoğulculuk. Bağımsızlığın tamamen saf dışı olduğu ortada. Çoğulculuk açısından belki hiç değilse Parlamento devreye sokulabilirdi ama Paris İlkelerinin ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararının öngördüğü çoğulculuk ilkeleri, esasen toplumsal çoğulculuğun, sivil toplum kuruluşlarının, çeşitli dinsel kurumların ve mezheplerin ve üniversitelerin sürece dâhil edilmesiyle, toplumda olan çokluğun bu kurulun yönetimine yansıtılmasıyla ilgili. Çünkü, insan hakları ihlallerini devletler işledikleri için, toplum, devletin elini bağlasın diye bütün bunlar yapıldı. Şimdi ise siz öyle bir yasa çıkarıyorsunuz ki devlet, toplumun elini bağlıyor. Bu yasa çıktıktan sonra, bu yasayla birlikte kurulacak olan kurumun -önceki örnekte de görüldüğü gibi- görevlerini kendisinden beklendiği bu ilkelere uygun bir biçimde yerine getirmesi imkânsız. Kısaca göz attım İnsan Hakları Kurumunun şimdiki arşivinde ne var diye. En önemli belgelerden bir tanesi Gezi Raporu. Gezi, 27 Mayıs 2013'te başladı, İnsan Hakları Kurumunun raporu yayımladığı tarih 30 Kasım 2014. Olan olmuş, iş işten geçmiş, yaralanan yaralanmış, gözü kör olan kör olmuş, sakat kalanlar sakat kalmış ve İnsan Hakları Kurumu öylesine hijyenik bir dille, öylesine steril bir dille yazmış ki raporunu, söylediklerinden insan hakları ihlali var mı diyor, yok mu diyor anlaşılmıyor. Haklarını yemeyeyim, sonunda "İnsan hakları ihlali var." demişler ama kim bunu umursamış? Hiç kimse umursamamış, öyle umursamadığı belli ki, Cumhurbaşkanı hâlâ kalkmış diyor ki: "Gezi daha da tehlikelidir her şeyden, şiddetten daha tehlikelidir." Ya bu kurum bir işe yarar ya da Cumhurbaşkanı böyle konuşur; ikisi birden olmaz.

Bu kurum eğer gerçekleşirse şimdiki bileşimiyle, örneğin Cumhurbaşkanı kalkıp dediğinde "Bunların yurttaşlık haklarını da elinden alacağım." o kurumun şunu diyebilmesi lazım: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin dediğine göre 15'inci maddede "Her kişinin, herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır. Hiç kimsenin yurttaşlığı keyfî bir biçimde elinden alınamaz." "Cumhurbaşkanı da olsanız böyle konuşamazsınız." diyen bir insan hakları kurumumuz olacak mı? Bunun olmayacağını siz de biliyorsunuz. Zaten bu kanunu, olmasın diye çıkarttınız fakat hâlâ, yedi saniye sonra, benim önerimi destekleyerek aslında bunu yürürlükten kaldırabilirsiniz. Sizi tekrar uyarmak istiyorum, bunu yürütmeyin çünkü önünde sonunda Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna, Anayasa'mıza, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne aykırı bir karar almış olacaksınız.

Sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)