GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:68
Tarih:06.04.2016

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri; Türkiye İnsan Hakları Kurumunun Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu şeklinde değiştirilmesiyle ilgili, bu maddeyle ilgili önergede söz almış bulunuyorum.

Siyasetçiler, toplumu etkileme amacı güden yazarlar, sık sık, kadınların nasıl var olması gerektiğini tarif ediyor ve kadın gibi olmanın aşağılayıcı bir şey olduğunu ifade etmekten de hiç mi hiç çekinmiyorlar. Özellikle de siyaset içindeyseniz ya size kadın olmanız sebebiyle sataşılıyor ya da erkekler arasındaki laf atışmalarında açık aşağılamalara maruz kalıyorsunuz. Erkekler, birçok yerde olduğu gibi, siyasette de kadınlarla eşitlenmeyi aslında kabul etmiyorlar ve istemiyorlar. Söz konusu aşağılamalar, cinsiyetçi ifadeler kesinlikle rastlantısal sözler değiller. İktidarla, erkek egemenliğiyle bu sözler arasında sistematik bir ilişki var ve her birimizin hayatlarını, alışkanlıklarını da etkiliyor. Üstelik bu sözleri sarf edenler, herhangi birileri de değiller; kamu yetkilileri, siyasetçiler, gazetelerde her gün sayfa sayfa yazılar yazanlar, âdeta öldürülen, tecavüze uğrayan kadınlardan hesap soruyorlar, arzu ettikleri ya da tarife uymayan kadınları hedef gösteriyorlar. Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki âdeta nefret yarıştırıp tiraj artıranlar, kadın katline bahane arıyorlar. Oysa bahane aramaya lüzum yok. Zaten kadın olmak katledilmeye yetiyor. Saçını boyatmak, yeni elbise almak, yemek yapmamak şiddete mazeret olabiliyor. Yargı da bu mazeretin koluna girince indirimler art arda geliyor. Özellikle son dönemlerde yargıda gerçekten çok ciddi ihlaller görüyoruz bu ayrımcılıklar ve kadınlara yönelik şiddet konusunda verilen kararlarda.

Kendisi başlı başına bir şiddet olan cinsiyetçi söylemlerin, kadınların mücadelesini sakatladığı bir gerçek. Özellikle kamuoyunda bilinen kişilerin ve siyasetçilerin bu tür cinsiyetçi söylemleri kullanmalarının kadına yönelik şiddeti körüklediğini defalarca ifade ettik. Ayrıca özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan kadınların da "Bu, benim Cumhurbaşkanım, bu, benim parti başkanım, bu, benim Başbakanım." demeden gerçekten cinsiyetçi olan söylemleri eleştirmeleri ve birbirleriyle dayanışma içerisinde olmaları önem taşıyor. Diğer yandan da her dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarının kadına yönelik şiddete karşı bu şiddeti önemsizleştiren ve "Bu, bir algı sorunudur." diyen söylemler yerine, onun yerine gerçekten cinsiyetçi ve kadınları aşağılayıcı söylemleriyle şiddeti kışkırtan erkeklere karşı tavır almaları gerekiyor.

NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) - Bakana söylediği şeye ne diyorsunuz?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Biz bu nedenle özellikle ne eşitliğe ne ayrımcılık kriterlerine ne insan haklarına uymasa da bugünkü kanunda en azından bu kurulun, eşitlik sağlayabilmesi için en azından yarısının kadınlardan oluşması gerektiğini düşünüyoruz.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)