| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 06.04.2016 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 149 sıra sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 28'inci maddesinin (4)'üncü fıkrasıyla ilgili MHP adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, ilgili maddeyi, ben çok kısa, bu kadar süre içerisinde bir... Biliyorsunuz, ciltlerce yazılan kitaplarda söylenilmeyen şeyler kıssadan hisselerle, fıkralarla çok rahat bir şekilde ifade edilir. Şimdi, ben de maddeyle ilgili konuşmama girmeden önce bir fıkra anlatmak istiyorum gecenin bu saatinde. Erzurum bu bağlamda, kıssadan hisseleri fıkralaştırma noktasında çok zengin bir kültüre sahip, gerçekten bu anlamda çok yetkin şahsiyetlerimiz var. Şimdiden onları rahmetle anıyorum; Naim Hocamızı, Teyo pehlivanımızı, Fereze teyzemizi ve Gullebi Turan'ımızı, hatta Rıza kardeşimizi.
Şimdi, Rıza diye muzip bir çocuğumuz var, ilkokula gidiyor değerli milletvekilleri ama muzip bir çocuk. Akşam geliyor, baba, bir türlü yakalayamıyor, bunun muzipliğini yakalayacak. "Oğlum dersler nasıldı?" "İyiydi baba, her şey güzeldi." Yine, bir gün diyor ki: "Oğlum, gel bakayım, hangi dersleri gördünüz? Defterlerini al, gel yanıma." Rıza geliyor. "Ne yaptınız bugün?" "Baba, matematik." "Matematikte hangi konuyu işlediniz oğlum?" Dedi ki: "Kerrat cetveli baba." "Oğlum, kerrat cetvelinde neyi işlediniz?" "Baba, 3'leri işledik." Bakıyor ki Rıza, baba derinleştirecek sorgulamayı. "Peki, oğlum, sana bir tane sorayım." diyor, 3 kere 3 demeye kalmıyor, Rıza diyor ki: "Bir dakika baba, sayılara henüz geçmedik. Öğretmenimiz, şimdilik, kaidesini öğretti bize." "Oğlum, kerrat cetvelinin kaidesi ne?" diyor. Diyor ki: "Baba, bilmiyor musun sen? 'Dıt dırı dıt dıt, dıt dırı dıt dıt.'" Yani, 2 kere 2, 4; 2 kere 3, 6 gibi.
Şimdi, gerçekten, ben bu kanunla ilgili bizim şu andaki faaliyetlerimizi, biraz bu işin kaidesinde olduğumuzu bilerek söylüyorum. Maalesef, Kopenhag Kriterlerinden başlayın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden başlayın, Venedik, İstanbul Sözleşmesi'nden başlayın; kâğıt üzerinde teorik olarak demokrasinin bütün kurul ve kurumlarıyla ilgili her şeyiyle söyleyecek bir şey buluyoruz ama maalesef, uygulamada bir türlü mevzuya giremiyoruz, Rıza'nın giremediği gibi, biz hep sadece kaide, teori kısmındayız.
Arkadaşlar, bakın, "Bunu nereden biliyorsunuz?" diyeceksiniz. Bunu nereden biliyoruz, biliyor musunuz? Uygulamalarınızdan biliyoruz çok net bir şekilde. Değerli milletvekilleri, Hükûmetimiz her vesileyle... Demokrasi elbette ki kurullarla, kurallarla işler, kurumları kurmak güzeldir ama bu kurumları işler hâle getirmek lazım. İnsan hakları da öyle bir şey, bunu da işler hâle getirmemiz için sadece "biz ve onlar" mantığıyla hareket etmeden, herkesi kucaklayan, muhalefeti de dikkate alarak bu kurumu oluşturan bütün yetkilerin paylaşımı noktasında herkese eşit derecede sorumluluk veren bir yapıyla ancak başarırız; yoksa bugüne kadar yaptığımız birçok icraattaki gibi -Hükûmetin- akşam söylediğimizi sabah tekzip etmek zorunda kalırız. Bunun örnekleri çok yaşandı. İnanın, vakit kaybı olmasın artık. Biz gerçekten amacına uygun birtakım faaliyetlerde bulunacaksak, hep birlikte, "biz ve onlar" diye düşünen, sürekli "yüzde 49" tekrarı yaparak yüzde 51'i yok sayan bir mantıkla, inanın, ortak bir adım atamayız. Bunu bugüne kadarki bürokrasideki atamalardan biliyoruz, sendikal hareketlerden biliyoruz. O kadar yandaşçılık yapılıyor ki liyakat, ehliyet tamamen bir kenara bırakılıyor; hiç de liyakati olmayan, ehliyeti olmayan insanlar birtakım makamlara getirilerek o makamlarda yaşanan uyumsuzluklardan dolayı Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçekten vakit kaybına uğruyor. Bundan sonra yapacağımız her şeyi sadece "Avrupa Birliği uyum yasalarına kendimizi -efendim- adadık, biz yerine getiriyoruz." söyleminden ziyade, bunu icraata geçirelim, hep birlikte Türkiye'mizi daha ileriye, daha müreffeh noktalara taşıyalım diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)