GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:68
Tarih:06.04.2016

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milletini canımızdan çok sevdiğimiz gibi, yaşadığımız çevreye, doğamıza ve kanlarımızla yurt yaptığımız vatan topraklarına da âşığız.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak vatandaşlarımıza, gelecek nesillerin güvenliğine, sağlığına ve çevre koşullarına olan duyarlılığımız nedeniyle bugün söz almış bulunmaktayım.

Bu sıralar Suriyeli mültecilerin transit geçiş olarak kullandığı Trakya bölgemizin önemli bir sorunu var; Ergene Nehri. Hakikaten, 300 milyon metrekarelik tarım alanını içine alan ve besleyen Ergene havzasında kirlilik anlamında kritik eşik çoktan geçilmiştir.

Çevre duyarlılığının olmadığı dönemlerde insanoğlu hayatta kalabilmek için, bazen yıkıcı faaliyetler neticesinde kendi doğasını mahvetmiş ve sanayi atılımıyla birlikte birkaç nesil, insan hayatını zehretmiştir. Artık, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, her türlü üretim faaliyetini çevreyi korumak ve gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmak üzerine şekillendirmektedir. Bazı üçüncü dünya ülkeleri ise insanı koruyan bu bakış açısına varamadılar ya da imkânları bu boyuta varmış değil.

Şimdi önümüzde iki tane örnek var: Ya yüzlerce yıl geride kalan bir anlayışa sarılacağız, kendi elimizle kendi doğamızı yıkacağız ve torunlarımızın dünyasını zehirleyeceğiz ya da onlara yaşanabilir bir dünya bırakacağız.

Asya'dan Avrupa'ya geçtiğimiz ve tüm güzellikleriyle Türk milletine vatan olan bu Trakya'nın, şu anda Ergene havzasındaki kirlilik nedeniyle can çekiştiğini görmezden gelmek, bu memlekete yapılmış bir ihanettir. Yapılan araştırmalara göre, doğanın Yıldız Dağlarından kristal netliğinde bizlere sunduğu hayat kaynağımız su, daha birkaç kilometre sonra endüstriyel atıkların hışmına uğramakta, göz göre göre kirlenmekte ve hiçbir yetkilinin dahi kılı kıpırdamamaktadır.

Size soruyorum: Mesela şu suyu içmek ister misiniz veya bu suyun bulunduğu bir ortamda çocuklarınızın yaşamasını, oyun oynamasını ister misiniz? İstemezsiniz, değil mi?

Öyleyse, canlı yaşamını tehdit eden bu doğa katliamının geldiği boyut, korkutucu bir seviyeye ulaşmıştır. İnsan yaşamı için normalde 0,15 miligram olması gereken arsenik miktarı, maalesef, Ergene Nehri'nde 20,8 miligramın üzerine çıkmıştır. Bu, hakikaten korkutucu bir değerdir.

Çevre ve sağlık, birbiriyle çok yakından ilişkilidir. Su kaynaklarının kirlenmesinin hemen ardından sağlık sorunlarının baş göstermesi ve bunun toplum sağlığını etkileyecek boyutlara ulaşması işten bile değildir. Nitekim su yataklarının kirlenmesi, insan sağlığı üzerinde onarılmaz sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Ergene Nehri ve çevresinde de maalesef, kanser vakaları başta olmak üzere bazı hastalıklarda artış olması da bunun bir göstergesidir.

Eskiden balığın ve deniz canlılarının binlerce türüne rastladığımız Marmara Denizi bugün, yaşayan bir ölüye dönmüştür. Maviye ve yeşile duyduğumuz özlemin nedeni her ikisinin de elimizden kayıp gitmesidir. 264 kilometre uzunluğundaki Ergene Nehri, bugün sanayi tesislerinin atıkları için bir otobana dönüşmüş durumdadır. Ücretsiz ve kontrolsüz bu atık otobanı, hiç şüphesiz, AKP'nin çevreye duyarsız politikalarından beslenmektedir. Bugün çevre kirliliği nedeniyle maalesef, her yirmi saniyede 1 çocuk hayatını kaybetmektedir, insanların üzerindeki fiziksel ve ruhsal sorunlar da cabası. Plastik atıkların kendi hâlinde doğada bin yıl kadar kalabildiğini biliyor musunuz? Çarpık kentleşme ve tarım alanlarını mahveden ranta dayalı siyasetin zararlarını maalesef, hep birlikte yaşıyoruz. Anadolu parsı diye bir hayvan vardı, duydunuz mu hiç? Maalesef, şu an hiç yok. Hani şu deniz kaplumbağaları caretta carettalar var ya onların da nesli maalesef tükenmek üzere.

İçilebilir su kaynakları hakkında yapılan araştırmalara göre ülkemiz 2030 yılında su kıtlığı çeken ülkeler arasına girmek durumunda kalacak. 22 Mart Dünya Su Günü, hiç duydunuz mu? Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve Sayın Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'na sesleniyorum: Sayın Veysel Eroğlu, 2011 yılında "Biz, Haliç'i temizledik, Ergene Nehri nedir, bizim için çocuk oyuncağı, 2014 yılında Ergene Nehri'ni temiz bir hâle getireceğiz." dediniz. Sayın Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, siz ise 2013 yılında vatandaşlarımıza dediniz ki: "İnşallah, iki yıl sonra hep birlikte Ergene'de balık tutacağız." İnsanlara söz vermek çok kolaydır ama ondan sonra, verdiğiniz sözleri unutarak insanları kandırmanız asla kabul edilemez. Sizleri buradan vicdanlı olmaya ve verdiğiniz sözleri tutmaya davet ediyorum.

AKP Hükûmetini her gün izliyoruz. Söylemleriniz çok parlak, çok şaşaalı ancak bir gün, insanın betonla beslenemediğini, gerçekten vizyonu olan, ülkesini ve milletini seven iktidarların çevreye duyarlı olmaları gerektiğini anlayacaksınız.

Birçok yandaşı zengin etmek için kendinize göre uydurduğunuz ÇED raporlarıyla yola çıktığınız çevre katliamlarının farkındayız. Veya hakkıyla yapılmış olan ÇED raporlarını nasıl hasıraltı ettiğinizi veya görmezden geldiğinizi ve son sürat doğayı yok ettiğinizi maalesef biliyoruz. Sizin aksinize, bizim, ülkemizden, Türkiye'den başka gidecek bir vatanımız yok.

Biz, doğayı korudukça doğa da bizi korur. Pek umutlu olmasak da sizlere bir kez daha "Doğayı tahrip etmeyin." çağrısında bulunuyoruz. İnanın, bizleri dinlerseniz sizlere düşman olmadığımızı ve ülkemizin iyiliği için bizim de söyleyecek sözümüzün olduğunu göreceksiniz. Çevre ve sağlık meselelerini gündelik siyaset girdabına sokmadan, gelin hep birlikte çözüm üretelim.

Çevreye duyarlı bir parti olarak, insanlarımızın temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşaması için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman olduğu gibi bu konuda da önerilerimizi tek tek sıralıyoruz:

1) Öncelikle ülkede tüm su ekosistemini ve Çevre Bilgi Sistemi'ni kapsayacak detaylı bir çalışma yapılmasını öneriyoruz.

2) Çevre zabıtası ve çevre ihtisas mahkemesi kurarak yönetmeliklere aykırı davranışlarda bulunan tüm tesislere gereken cezaların verilmesi sağlanmalı.

3) Kimyasal ilaç ve gübre kullanımı başta olmak üzere çevre kirliliği konularında vatandaşlarımızın, sanayicilerimizin, yerel yöneticilerimizin ve konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarımızın bilinçlendirilmesi için gereken tüm eğitimlerin hepsi verilmeli.

4) Ekonomik kalkınmadan ve üretimden yana olmakla birlikte, arıtma tesisi olmayan tüm sanayi tesislerinin arıtma tesislerinin tamamlanmasını sağlayacak önlemlerin alınması ve bunun için de gerekirse tüm teşviklerin yapılmasından yanayız.

5) Bütüncül çevre politikalarının izlenmesini ve su kaynaklarının kullanımı ve denetiminde etkinlik sağlanmasını öneriyoruz.

Son olarak, yaban hayatının korunmasına özen gösterilmesini ve bunun için gereken her şeyi yapmaya tüm parti, sivil toplum örgütleri ve bilim insanlarıyla birlikte iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Çünkü, gelecek, çocuklarımıza aittir; gelecek, torunlarımıza aittir. İşte, onlara güzel bir dünya bırakmak için, ülkemizin gelişmesi için atılması gereken tüm adımları hep birlikte atalım. Fakat, bazı konular vardır ki -örneğin millî savunma, örneğin sağlık, örneğin işte burada olduğu gibi çevre konuları- bunları hep birlikte istişare edelim ve siyaset girdabı içine sokmadan birlikte en iyi çözüm yollarını bularak ülkemizi çocuklarımıza ve torunlarımıza güzel bir şekilde bırakalım.

Beni dikkatle dinlediğiniz için hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)