| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 06.04.2016 |
ERDİN BİRCAN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Edirne'mizin ve Trakya'mızın en büyük sorunu Ergene kirliliğidir. Arkadaşlar, buraya hakikaten biraz vicdanla bakacağız, buraya doğa katliamı olarak bakacağız, on dört yıldır çözülemeyen sorun olarak bakacağız.
METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Kırk yıllık sorun, Sayın Vekilim, "on dört yıl" diye bir şey yok.
ERDİN BİRCAN (Devamla) - Evet, Metin Bey.
Ergene havzası, Trakya'nın nüfus ve yüz ölçümü olarak çok büyük bir bölümünü kapsamaktadır. Yine, Ergene'de, denize döküldüğü, benim de doğduğum yer olan Enez'imiz, çok özel bir ekosisteme sahiptir ve buranın korunması da çok büyük önem taşımaktadır. Ergene Nehri, Enez'in ve Saros Körfezi'nin en büyük kirleticisidir maalesef. Bu kirlilik devam ettiği takdirde, maalesef bir süre sonra Enez'i ve Saros Körfezi'ni de kaybedeceğiz.
Ergene Nehri, Trakya Bölgesi'nde, çiftçilerin yaklaşık olarak 300 bin dekarlık birinci, ikinci ve üçüncü sınıf tarım alanlarının beslendiği en büyük akarsudur. Bir dönem Trakya tarımsal sulamasının simgesi olan Ergene, bugün ülkemizin nehir kirliliğinin sembolü olmuştur.
Trakya'da kamu yararına aykırı plan çalışmaları, gerçek arıtmadan uzak, denetimsiz sanayileşme, doğaya aykırı uygulamalar, çevre denetim görevlerinin etkin yapılamaması sonucunda Trakya ekosisteminin atardamarı Ergene, bir kirlilik kaynağı olmuştur. Bir zamanlar Ergene, geçtiği topraklarda bereket saçarken şimdilerdeyse maalesef zehir saçmakta, çevresinde yaşayanları da öldürmektedir. Bu sorun karşısında Meclisin de acil olarak üzerine düşeni yapması gerekmektedir.
Tekirdağ Saray ilçesi dağlarından berrak doğan Ergene Nehri, ilk 15 kilometrede canlı barındırırken 15 kilometre sonrasındaysa sanayi atıklarıyla buluşup daha sonra da simsiyah akmaya başlamaktadır ve hiçbir canlının, hatta sivrisineğin dahi yaşayamadığı bir nehre dönüşmektedir.
Nehir, dördüncü derece kirli su hâlini almıştır. Dördüncü sınıf su, "hiçbir maksatla kullanılamaz su" demektir. Yani geçenlerde de söylediğim gibi, maalesef, Ergene Nehri'nde su çürüdü arkadaşlar; ağır metaller ve zararlı birçok bileşeni barındırmaktadır. Durum o kadar vahimdir ki Uzunköprü'den alınan su örneğindeki arsenik oranı normal katından tam 200 kat fazladır.
Kirlilik öyle boyutlarda ki geçen ay Uzunköprü'de tarihî taş köprüden atlayarak intihar eden Doğuş Tavukçu kardeşimin cesedi aranamamıştır; on sekiz gün sonra, atladığı yerden 40 kilometre ileride, Adasarhanlı köyümüzde tesadüfen bulunmuştur. Ergene'nin kirliliği nedeniyle arama yapılamamaktadır. Gelen dalgıçlar, Ergene'deki kimyasal atıklar ve siyanür nedeniyle, maalesef, suya giremedikleri gibi, suya giremediklerine dair de tutanak tutturulmuştur.
Benzer bir durum da geçen hafta Lüleburgaz'da meydana geldi. Bir bebek cesedinin aramasını yine dalgıçlar yapamadı arkadaşlar.
Benim Edirne insanım, Ergene yüzünden zehirlenmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar, Ergene çevresinde yaşayan Edirnelilerimizin ve Trakyalılarımızın kansere yakalanma oranının 3 kat fazla olduğunu ortaya koymaktadır.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Tekirdağ da öyle, Tekirdağ.
ERDİN BİRCAN (Devamla) - Trakya, Tekirdağ'dır.
Yine, bu araştırmalara göre, nehir yakınında yaşayanların değerlerinde normal kanser hastalarından 3 kat fazla kanserojen kadmiyum maddesi tespit edilmiştir. Araştırma sonuçları, Ergene çevresinde yaşayanların uzun süreli ağır metale maruz kaldıklarını ortaya koymaktadır. Toprak ve su kirliliği sonucunda, besin zinciri yoluyla Trakya'nın her yerinde yaşayan insanların vücudunda ağır metal birikimindeki artış kanıtlanmıştır.
Meclisimizin 22'nci Döneminde Ergene için araştırma komisyonu kurulması kararı alınmıştı. Maalesef, komisyonun yaptığı tespitler kâğıt üzerinde kalmış, geçen zaman içinde Ergene'nin temizlenmesi için somut hiçbir gelişme yaşanmamıştır. Havanda su dövülmüş, avara kasnak gibi "-cek, -cak"lı vaatler devam etmiş, çözüm tarihi ise sürekli ertelenmiştir. Geçmişteki "-cek, -cak"lı vaatlere bakarsak sorunun şimdiye kadar çözülmüş olması gerekirdi. Oysa, çözülmek bir yana, büyüyerek devam etmektedir.
AKP Hükûmetinin on üç yıldır Ergene'nin temizlenmesine dönük verdiği sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Bakanlar, Ergene'de balık tutma ve yüzme sözleri vermişlerdir ama buna rağmen, Ergene, sanayi tesisleri tarafından kirletilmeye yine de devam etmektedir. Ergene'nin zehir saçan suyuna on üç yıldır bakanlar, aynı bakanlardır, bakıyorlar ama maalesef görmüyorlar.
Ergene'nin temizlenmesi için çare olarak ilan edilen Marmara Denizi'ne yapılacak derin deşarj kanalıyla Ergene'nin suyunun temizlenmesi projesine konunun uzmanları tarafından birçok tepki vardır. Arıtılmış ama tuzundan arındırılamamış suyun deşarjı öngörülmektedir. Tuzdan başka hangi biyolojik ve kimyasal atıkların temizlenemeyeceği de şu anda muallaktadır. Arıtacaksanız verin, çiftçimiz kullansın; arıtamayacaksanız denizi de kirletmeyin. "Tuzluluktan dolayı denize vereceğiz." diyorlar. Peki, o tuzlu suyun bir kısmını nehre bırakmayacak mısınız? Bu suyun tarım arazilerine vereceği zararı hesapladınız mı?
Çözüm olarak sunulan arıtma tesisleri ve ıslah organize sanayi bölgeleri de tam bir çözüm olmaktan uzaktır çünkü yapılan ıslah organize sanayi bölgesine rağmen kirliliğin aynı şekilde devam etmesi oldukça vahimdir. Yaşanan kirlilikten ve kirliliğin yıllardır giderilememesinden, başta idare ve karar alıcılar olmak üzere, önleme yetkisi olan herkes, hukuken ve vicdanen sorumludur. Susmak da bu doğa suçuna, katliama ortak olmaktır.
Hükûmetin Ergene konusundaki eksikliğini gösteren bir de yargı kararı mevcuttur. Danıştay 6. Dairesi kararında "Ergene Nehri'ndeki sanayileşme ve şehirleşmenin yarattığı kirlilikte idarenin hizmet kusurunun bulunduğu açıktır." denmektedir.
Ergene Nehri, Trakya'nın en yakıcı sorunudur. Ergene Nehri'nin kirletilmesi sebebiyle Edirneli çiftçilerimizin yaşadığı tarımsal kayıplardan ise hiç söz edilmemektedir.
Kirli nehir, bir doğa harikası olan Enez'imize dökülüyor. Ergene, kendi kendini temizleyen deniziyle turizm incisi Enez'i ve Saros Körfezi'ni kirletiyor. Buna dur demezsek körfezin doğal yapısı bozulacaktır.
Ergene'nin kirliliğini baştan itibaren gündeme getiren, gündemde tutan, çözüm önerileri sunan, birlikte çok çalışmalar yaptığımız Ergene Platformu, Marmara Çevre Platformu ve çevrecilerimize tüm Edirneli ve Trakyalı hemşehrilerim adına buradan teşekkür etmeyi de bir borç biliyorum.
Çözüm ne peki? Ortaya çıkan kirliliği bertaraf etmek yerine, kirliliğin kaynağında oluşmamasını oluşturmaktır.
Trakya Kent Konseyleri Birliği, kirliliğin çözümü için, atık sularını Ergene Nehri'ne boşaltan tüm sanayi tesislerinin arıtmalarını yapmalarını ve düzenli çalıştırmalarını talep etmiştir. Konsey, yasaların yetkili ve sorumlu kıldığı makamlarca acil önlemlerin alınmasını istemiştir.
Ergene'nin kolları üzerindeki alanlarda açılmak istenen taş, kalker ve benzeri ocakların yapımını engellemek, Ergene'nin kirlenmesini engelleyecektir. Ergene'yi kurtarmaya öncelikle kirlenmeyi önlemekle başlamalıyız.
İktidar aynı iktidar, bakan aynı bakan, sorun aynı sorun. Şimdi, geçen zaman içerisinde yaşanan değişiklikler ve çözüm önerileri üzerinde Meclisimizin yeniden sorumluluk alma zamanı gelmiş de geçmektedir. Biz bunun için tüm partilerden önerimize destek olmalarını istiyoruz. Hazırlamış olduğumuz öneriye destek vermek, Ergene'nin temizlenmesine katkı yapmak, hepimizin halkımıza, çocuklarımıza, geleceğimize, topraklarımıza karşı vatanseverlik görevidir.
Ben, hepinizden bu görevi yerine getirmesini bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)